Ramazan, rahmet, feyiz, bolluk ve bereket ayı. Rahmet ve mağfirete her zaman ihtiyacımız var. Özellikle hata ve isyanımızın yeri göğü hiddete getirdiği bugünlerde daha çok ihtiyacımız var.
Dolayısıyla eskiden Ramazan ayını ihya etmeye ne kadar gayret ediyorsak, bu yıl bir kat daha fazla cehd ve gayret içinde olmalıyız.
Ramazan'da yapılan hayır ve ibâdetlere kat kat sevap verildiği için sıradan günler gibi geçirmek büyük bir gaflet olduğundan öteden beri farklı değerlendirilmiş ve büyük bir ihtimama mazhar olmuştur. Bu ayda akıldan ziyade kalp hissedar olduğu için daha fazla zikir, şükür, tefekkür, ibâdet, hayır ve salih amel peşinde olmak gerekir.
Bu aydaki rahmet ve mağfiretten istifade etmek için mutlaka, "titizlikle uygulayacağımız" bir programımız olmalıdır.
Ramazan'a büyük ehemmiyet veren bazı kimseler, bu ayın gündüzünü oruçla ve gecesini ibadetle geçirirler. Öyle ki, Ramazan'ın her gecesini, bizim Kadir Gecesini ihyâ ettiğimiz gibi sabaha kadar ibâdetle değerlendirirler. Hatta böylelerin bir kısmı gündüzlerini dahi Kur'ân, zikir ve ibadetle geçirir.
Peygamberimiz (a.s.m.), sahabeler (r.a.) ve Bediüzzaman Hazretleri gibi mânevî şahsiyetlerin Ramazan'ı ihya etmesi bu şekildedir.
Ancak bu tür bir ihyanın sadece onlara has olduğunu düşünüp yükümlülük altına girmekten kaçmamak gerekir. Geçen yıl bir vesileyle bir derse iştirak ettik. Saat 12'ye yaklaştığı halde hiç kimse çekip gitmiyordu. Salon tıklım tıklımdı. Teravih, ders, Cevşen, cüz okuması ve aralarda şahsî programlar ve ikramlarla ihya gayreti sahura kadar devam ediyordu. Programa katılan birisi, "Âdeta yenilendik. Bambaşka bir âleme girdik. Kalbimiz ve ruhumuz öylesine tatmin oldu ki!" diyerek memnuniyetini bildirdi.
İlk bakışta böyle bir gayretin imkânsızlığını iddia edebiliriz. Ama zor görünen herşeyi başarmak, sadece şiddetli istemeye ve gayret etmeye bağlıdır. Coşkun bir isteği engelleyecek hiçbir şey yoktur.
Diyelim ki, herşeye rağmen bizim gücümüz buna yetmedi. Daha doğrusu, böyle bir şiddetli isteği ateşleyemedik. O zaman kısmen ihya etmeye çalımak gerekir. Meselâ, hemen herkes teravihi kılıp birkaç saati o geceyi ihya için harcayabilir. Eğer iftar davetlerinden sonra dünyevî sohbetlerle dolu ikram israflarıyla zamanımızı zayi etmezsek herkesin ahirete harcayıp ebedîleştireceği 3-4 saati vardır. Birçok işyeri iftara göre mesaisini düzenliyor. İftar ortalama 5 civarında olduğuna göre, teravih ve sonrası için 4 saatini harcayan pekâlâ uykusunu da alır, sahura da kalkabilir. Yeter ki, zamanını fuzulî sohbet ve meşguliyetlerle israf etmesin.
Geçenlerde bir grup arkadaşın her akşam biraraya gelip teravihten sonraki 3-4 saati ders, Cevşen, Kur'ân ve duâ ile değerlendirmeyi kararlaştırdıklarını öğrendim ve çok memnun oldum. İsteyince herşey olur.
Evet, bu Ramazan rahmet ve gufran ayı. Epeydir Rabbimizin rahmetini değil, gazabını celbedecek işler yapıyoruz. Onun affına, mağfiretine, rahmetine çok muhtacız. Belki bu Ramazan'da Onu razı edip, rahmetini çekebiliriz.
Yoksa! Gerisini ne düşünmek istiyorum, ne de yazmak!