AĞLADI RESÛLULLAH
Vaktiyle Resûlullah düşünce o çukura,
Kâfirler, öldüğünü zannettiler o ara.
İblîs, fırsat bilerek bağırdı ki şöylece:
(Ey insanlar, Muhammed öldürüldü az önce.)
Medîneye erişti iblîsin bu sedâsı,
"Hazreti Fâtıma" da işitti bu âvâzı.
Hemen iki elini başına götürerek,
Çok ağladı, gözünden kanlı yaşlar dökerek.
Hiçbir şeyin değeri yoktu artık gözünde,
"Yetîmlik" eserleri zâhir oldu yüzünde.
"Âişe", "Ümmü Süleym" ve dahî "Ümmü Eymen",
Gibi hanımlar dahî, Uhud' a koştu hemen.
Ve "hazreti Fâtıma", Resûl-i kibriyâyı,
Hayâtta görür görmez, bıraktı ağlamayı.
Yaralı olduğunu farketti ama birden,
Tekrardan ağlamağa başladı kederinden.
Tesellî etti onu, o Server bizâtihî,
Su getirdi kalkanla "hazreti Alî" dahî.
Babasının yüzünün kanlarını, Fâtıma,
Kalkandaki su ile yıkadıysa da ama,
Yüzünden akan kanlar, bir türlü dinmiyordu,
Fâtıma hazretleri, buna üzülüyordü
Bir hasır parçasını, alıp yaktı sonradan,
Külünü, o yaraya bastırınca durdu kan.
Sonra harp meydanına hep birlikte gittiler
Ölü, yaralıları bir bir tesbît ettiler.
Müşrikler, şehîderi kesip biçmişler idi,
Bâzısını tanınmaz hâle getirmişlerdi.
Peygamber Efendimiz, şehîdleri gördüler,
Onların hâllerine, pek fazla üzüldüler.
En seçkin sahâbîler şehîd edilmişlerdi,
Ve Uhud toprağında, yere serilmişlerdi.
Küffârın, şehîdlere yaptıklarına fakat,
Tahammül getirmeğe, yok idi güç ve tâkat.
Ağladı Resûlullah, derin üzüntüsünden,
Yaş aktı uzun müddet, hem de iki gözünden.
Buyurdu: (Ben bunların, Allah yolunda elbet,
Öldüklerine, yârın edeceğim şehâdet.
Yemîn ediyorum ki, kıyâmet günü bunlar,
Mahşere, yaraları kanayarak gelirler.
Kanları, "Kan" renginde olsa da âhirette,
Kokusu, "Misk"ten güzel olacaktır elbette.)
Sonra suâl etti ki: (Hamza nerelerdedir?
Onu göremiyorum, acabâ hâli nedir?)
Sonra onu buldurup, yanına yaklaştılar,
Çok müthiş manzarayla birden karşılaştılar.
Zîra burnu, kulağı kesilip atılmıştı,
Hattâ karnı yarılıp, ciğeri alınmıştı.
Mübârek gözlerinden yaşlar aktığı hâlde,
Hâtab etti Hamza' ya, üzgündü fevkalâde.
Buyurdu ki: (Ey Hamza, hiçbir zaman, hiçbir fert,
Görmedi ve görmez hiç, böyle fecî musîbet.
Ey Allah ve Resûlün arslanı olan Hamza!
Sana, rahmet eylesin Hak teâlâ her lahza.)