TÜRKİYE'DE DALGA VE AKINTILARIN OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER
Yeryüzünün şeklini değiştiren dış etkenlerden birisi de dalga ve akıntılardır. Dalga ve akıntılar, deniz ve göl kıyılarını şekillendirir. Akarsular, çözülme, kütle hareketleri ve su yosunları gibi canlılar kıyıların şekillenmesini etkiler. Ayrıca insanlar da iskele, liman, balıkçı barınağı, deniz feneri, tersane, dalgakıran, su ürünlerinin üretme ve yetiştirme tesisleriyle kıyıların şeklini değiştirirler. Moloz, toprak, cüruf, çöp atık ve artıklar da kıyıların şeklini değiştiren etkenlerdir.
Türkiye kıyılarının aşınımında en önemli etken olan dalgalar, akıntılarla birlikte kıyılarda, taşıma ve biriktirme işlevi görür. Bu nedenle dalgaların dik ve derin kıyıları aşındırması ile falezler (yalıyarlar), falezlerin önlerinde de dalga aşınım düzlükleri oluşur (Şekil 5)
Bir Falezin Oluşumu ve Gelişimi
Dağların kıyıya paralel uzandığı Karadeniz ve Akdeniz kıyılarımızda, diğer kıyılarımıza oranla falezler daha fazla görülür. Doğu Karadeniz'de Sarp-Samsun kıyıları ve Batı Karadeniz'de Sinop-Karadeniz Ereğlisi arasındaki İne-bolu-Cide kıyılarında, ayrıca Akçakoca ve Şile kıyıları, İstanbul Boğazı'nın her iki yakası, Tekirdağ kıyıları, Biga Yarımadası'nın batı kıyıları, Çeşme, Datça, Bozburun, Bodrum, Teke Yarımadası'nın kıyıları, Antalya çevresi, Alanya-Silifke arasındaki özellikle Alanya-Gazipaşa arası kıyılar ve ayrıca Silifke-Mersin arasındaki kıyılar yüksek kıyıların ve falezlerin görüldüğü alanlardır. Dalga-akıntı iş birliği ile taşınarak biriktirme yoluyla alçak ve sığ kıyılarda kıyı setleri, kıyı okları, kıyı kordonu ve tombolo gibi bağlama setleri, deltalar oluşur. Bunların gerisinde kıyı setlerinin oluşturduğu kıyı set gölleri (lagün), rüzgârların oluşturduğu kıyı kumulları bulunur. Alçak plajların önünde ve gerisinde gelişen kıyı setleri plajların genişlemesine yol açar. Ülkemizde akarsu ağızlarındaki alçak alanlarda plajlar yer alır. Bunların yanı sıra Karadeniz kıyılarımızda Sinop, Ayancık, Cide, İnebolu, Akçakoca, Karasu, Ağva, Şile, Kumköy, Ormanlı, Yalıköy, Kıyıköy ve İğneada; Marmara kıyımızda Tekirdağ-Kumbağ, Şarköy, Karabiga-Gönen deltası arası, Erdek, Kocasu deltası, Kumla; Ege kıyılarımızda Enez-Mecidiye arası, Saros körfezi güney kıyıları, Ayvalık, Dikili, Foça, Kuşadası, Altınkum, Güllük, Bodrum, Datça, Marmaris; Akdeniz kıyılarımızda Fethiye, Ölüdeniz, Belceğiz, Kalkan, Kaş, Kemer, Antalya, Side, Alanya, Gazipaşa, Anamur,Silifke, Mersin, Yumurtalık, Dörtyol-İskenderun arası kıyılar ülkemizin önemli plâj alanlarıdır. Bir buruna bağlı olarak birçok kıyılarımızda kıyı oklarının geliştiği görülür. Bunların daha da gelişerek bir körfez ya da koy ağzını kapatmasıyla kıyı kordonları oluşmuş, gerilerinde de kıyının bir setle kapatılmış olması dolayısıyla lagünler gelişmiştir. Marmara denizi kuzeyinde Küçük Çekmece ve Büyük Çekmece gölleri böyle gelişmiş lagünlerdir. Bağlama setlerinden, adayı karaya veya adaların dalga ve akıntılarla taşınan malzemelerle birbirine bağlanmasıyla tombolo oluşur.
Marmara denizinin güneyinde eski bir ada olan Kapıdağ'ı Anadolu'ya bağlayan Belkıs tombolosu böyle bir bağlama setidir. Ayvalık çevresindeki adalar yine birbirleriyle bu şekilde sonuçta da karaya bağlıdırlar. Kıyı birikim şekillerinden bir diğeri olan deltalar ülkemizin önemli tarım alanlarından-dır. Karadeniz kıyılarımızda Kızılırmak deltasında-ki Bafra Ovası, Yeşilırmak deltasındaki Çarşamba Ovası; Akdeniz kıyılarımızda Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin oluşturduğu Çukurova en tipik örneklerdir. Ayrıca Batı Anadolu çöküntü (graben) alanlarının ağzındaki Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes deltaları, bir de Enez'deki Meriç deltası, Marmara denizinde Hersek, Gönen, Kocasu deltaları; Akdeniz'de Göksu ve Asi deltaları diğer önemli delta örnekleridirler. Bunların tamamının kıyı gerisinde lagünleri de bulunur.
Son buzul döneminden sonra (günümüzden yaklaşık 10 bin yıl önce), sıcaklığın artışına bağlı olarak buzullar eridiğinden bütün dünya kıyılarında deniz seviyesi yükselmiştir. Bu yükselme sonucunda ülkemiz kıyıları da boğulmuş kıyılar grubuna girmektedir. Bu nedenle çeşitli kıyı tipleri oluşmuştur. Yükselen denizin, kıyıya dik dağlar arasındaki vadi ve ovalara sokularak yerleştiği yerlerde kıyı çok girintili ve çıkıntılı olmuş, Ege kıyılarımız gibi enine kıyılar oluşmuştur.
Dağların kıyıya paralel uzandığı Akdeniz ve Karadeniz kıyılarımızda boyuna kıyılar gelişmiştir. Ayrıca platoları yaran derin akarsu vadilerinin sular altında kalması ile Çanakkale Boğazı, İstanbul Boğazı ve Haliç, ayrıca Güneybatı Anadolu kıyılarımızda Fethiye ve Marmaris körfezleri gibi rialı kıyılar oluşmuştur. Yine, alçak tepelik alanlardaki geniş vadilerin sular altında kalması ve bunların önünün koy setleriyle kapatılması ile Küçük Çekmece ve Büyük Çekmece göllerinde olduğu gibi li-manlı kıyılar oluşmuştur. Bir de denizin, kıyıya paralel dağlar arasındaki vadilere sokulduğu, kıyıya paralel adalar, kayalar, kayalıklar, bunlar arasında su geçidi ve kanallarının bulunduğu Güneybatı Anadolu'da Teke Yarımadası'nda Kaş-Demre arasında görülen dalmaçya tipi kıyılar oluşmuştur. Karstik alanlarda geniş kireç taşı çatlakları boyunca denizin metrelerce karaya doğru sokulduğu, ülkemizde Taşeli Yarımadası sahillerinde Gazipaşa-Anamur kıyılarında, Şile ve Kefken'de görülen ka-lanklı kıyılar gelişmiştir. Kıyılarımızın çökmesi veya yükselmesi sonucunda, faylarla oluşan Batı Karadeniz kıyılarımızda Cide ve Akçakoca kıyıları; Marmara denizi kuzey kıyılarında Tekirdağ-Gazi-köy arası; Ege denizinde Saros Körfezi kıyıları, Biga Yarımadası güneyinde Baba Burnu-Edremit arası, Gökova Körfezi kuzey kıyıları; Akdeniz'de Teke Yarımadası doğu kıyılarında Kırlangıç Burnu-Antalya arası kıyılarımız tektonik kıyıların örnekleridir.