Kur’an’da da belirtildiği üzere dünya hayatı kısa ve geçicidir. Esas ve kalıcı olan ise ahiret hayatıdır. Bir ayette, “Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve
oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!” buyrulur. (Ankebût suresi, 64. ayet.)
Başka bir ayette de “Sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa ahiret daha hayırlı ve süreklidir.” ifadesi yer alır. ( A’lâ suresi, 16-17. ayetler)
Ahiret hayatı ebedîdir, orada ölüm yoktur. “İlk tattıkları ölüm dışında, orada artık ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur
(sürekli hayata kavuşmuşlardır).” ayeti (Duhân suresi, 56. ayet.), ahiretin ebedî olduğunu açıklamaktadır.
İnancımıza göre dünya, ahiretin tarlasıdır. Yani insan dünyada ne ekerse ahirette onu biçecektir. İyilik yapan ahirette mükâfat, kötülük yapan da ceza görecektir. İslam inancına göre bu dünya hayatı bir imtihandır. Allah (c.c.), dünyada insanı çeşitli şekillerde imtihan etmektedir. Bazı kullarını varlıkla, bazılarını yoklukla, bazılarını hastalıkla, bazılarını da ölüm acısıyla enemektedir. Esasen dünya hayatının yaratılış gayesi, insanın imtihan edilmesidir. Bu durum bir ayette şöyle açıklanmaktadır: “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”(Mülk suresi, 2. ayet.)
Dünyada imtihan edildiği bilinciyle yaşayan ve iman edip güzel davranışlarda bulunanlar, ahirette bunun mükâfatını alacaklardır.