Düşünce Yazıları
Duygu ve düşüncelerin yazı ile anlatılmasına yazılı
anlatım denir.
Okuyucuyu herhangi bir konu üzerinde düşünmeye,
irdelemeye, gerçekleri ortaya çıkarmaya yönlendiren yazı
türlerine düşünce yazıları denir.
Düşünce yazılarında sanatsal gayelere rastlanmaz, yazar
okuyucuyla; konu ile ilgili düşüncelerini, gözlemlerini,
deneyimlerini paylaşır.
Bazı düşünce yazı türlerinde bilimsel kavram ve terimlere
yer verilir.
Kendi içerisinde çeşitli özelliklere ayrılan düşünce
yazıları; araştırmaya dayalı bilgi verme amaçlı, sosyal ve
kültürel konularda düşünceleri paylaşma amaçlı öznel yanı
bulunabilen ya da gündelik hayata dair yazılar olabilir.
Düşünce yazılarının genel özellikleri aşağıdaki biçimde
sıralanabilir:
• Bilgilendirici
• Öğretici
• Bilgi verici
• Düşünsel
Düşünce yazıları aşağıdaki maddeler altında toplanır:
• Makale
• Fıkra
• Eleştiri
• Deneme
• Söyleşi/Sohbet
• Röportaj
• Gezi Yazısı
• Anı
• Günlük
• Yaşam Öyküsü/Biyografi
• Öz Yaşam Öyküsü/Otobiyografi
Makale: Gazetecilikle doğmuş ve gazetecilikle gelişmiş
bir yazı türüdür. Bir konuda bilgi verme, bir düşünce ya da
konuya açıklık getirme, yeni bir düşünceyi ileri sürme,
araştırmalara dayanan kanıtlarla ortaya atılan yeni
düşüncelerin doğruluğunu kanıtlamak amacıyla yazılan
bilimsel ağırlıklı gazete ve dergi yazılarıdır. Bir uzmanlık
alanıyla ilgili olup ayrıntılı araştırmalara dayanan bilimsel
yanı ağır basan makaleler ile gazetelerde yayınlanan
güncel konulu makaleler birbirinden ayrılır. Açıklama ve
bilgi verme amaçlı anlatım türlerinden biri olan makalede
konu sınırı yoktur. Makale giriş, gelişme ve sonuç
bölümlerinden oluşan bir plan içinde yazılır. Sözcüklerin
mecaz anlamlarından çok gerçek anlamlarının kullanıldığı
yalın bir anlatıma sahiptir. Makalelerde öne sürülen görüş
ve düşünceleri kanıtlamak için karşılaştırmalardan, sayısal
verilerden, farklı örneklerden, alıntılardan
faydalanılabilinir. Makale; açık ve tarafsız şekilde,
bilimsel bir tazda, üçüncü tekil anlatımıyla yazılmalı ve
sonuç kısmında bir yargıya varılmalıdır.
Fıkra: Gazete ve dergilerde yayımlanan, kanıtlama ve
belgelendirme amaçı taşımayan, yazarın bir konu, günlük
olaylar, ülke sorunları gibi konular hakkında görüşlerini
paylaştığı kısa yazılardır. Öznel bir anlatıma sahip olan
fıkra yazıları, geniş kitlelere hitap ettiği için kolay anlaşılır
duru yazılardır. Fıkra yazılarında bilimsel bir gerçeği
ortaya koyma iddiası yoktur. Gazete fıkralarında temel
amaç okuyucunun dikkatini çekmek ve konu üzerinde
düşünmesini sağlamaktır. Bu tir fıkralar günümüzde köşe
yazısı olarak da tanımlanmaktadır.
Eleştiri: Yazılı anlatım türü olarak eleştiri; eseri, sanatçıyı,
dönemi ya da okuyucuyu değerlendirme amacıyla yazılan
yazılardır. Eleştirinin temel amacı eser hakkında
bilgilendirmektir. Eleştiri yazıları olabildiğince öznellikten
uzak şekilde, belirli ölçütlere göre bir amaç doğrultusunda
değerlendirilip yazılmalıdır. Eleştiri türleri yapılarına
göre; sanatçıya dönük eleştiri; eleştirmenin
değerlendirmesi eserin sanatcısına yönelik yaptığı, yapıta
dönük eleştiri; eleştirmenin bakış açısınında sanat eserinin
kendisi olduğu okura dönük eleştiri; eleştirmenin yapıtın
kendisinden ziyade okuyucu üzerindeki etkisini
değerlendirdiği topluma dönük eleştiri; değerlendirilen
yapıtın ortaya konduğu dönemdeki toplumsal ve tarihsel
özelliklerin yağıt üzerindeki etkilerinin gözlemlendiği,
çözümleyici eleştiri; yukarıdaki türlerin yetersiz kaldığı
durumlarda birden çok yöntemle konuya yaklaşarak bir
değerlendirme sunmaya çalışan eleştiriler olarak beş
grupta toplanır. Eleştiri yıkıcı değil, yapıcı ve yol gösterici
olmalıdır.
Deneme: Herhangi bir konuyu yeni ve kişisel düşüncelerle
ele alarak yazılan düzyazılara deneme denir. Deneme
yazılarında makaledeki belgelerle kanıtlama, fıkradaki bir
düşünceyi benimsetme, eleştirideki bir yargıya varma
çabalarına rastlanmaz. Söyleşi havasında, içten bir dille
kaleme alınan yazılardır. Anlatımda öznelliğin hakim
olduğu deneme yazılarında ironiden geniş ölçüde
yararlanılır. Her konuda deneme yazılabilir. Deneme
yazılarında bilgi vermekten çok düşündürme amacı
güdülür. Deneme yazıları klasik deneme, edebi deneme,
felsefi deneme, eleştirel deneme olarak dört biçimde
değerlendirilirler.
Söyleşi/Sohbet: Yazarın kendi seçtiği herhangi bir konuyla
ilgili görüşlerini konuşma doğallığı içinde anlattığı, nesnel
olma zorunluluğu bulunmayan yazılara söyleşi denir. Bir
düşünce yazısı olan söyleşi, karışılıklı konuşma havası
içinde kaleme alınır. Konusu genellikle günlük sanat
olaylarıdır. Konuşma doğallığında kaleme alınan söyleşi
yazılarında sıklıkla devrik cümlelere rastlanır. Yazar;
şiirlerden, atasözlerlerinden, deyimlerden, özdeyişlerden
yararlanır, konuya ilişkin okuyuculara soru sorar.
Röportaj: Tanınmış bir kişiyi, yeri, sanat dalını okuyucuya
kendi düşünce ve görüşleriyle birleştirerek inceleme
yoluyla tanıtan ve ayrıntılı bilgi veren yazılardır. Röportaj
yerine “mülakat, görüşme” terimleri de kullanılmaktadır.
Röportaj türünde görüşme tekniğinden yararlanılarak bir
yeri, yapıtı ya da bir kişiyi tanıtmak için sorular hazırlanır.
Röportaj yazıları gerçekleri olduğu gibi ele alan haber
yazılarıyla benzeşse de, düşünceye dayalı bir anlatıma
sahip olması ve yazarın kendi birikimi ile gerçeği
saptırmayacak ölçüde öznellik katmasıyla, tümüyle nesnel
olan haber yazısından ayrılır.
Gezi yazısı: Yazarın gözlem ve bilgiye dayalı olarak
gördüğü yerleri farklı yönleriyle anlattığı yazılara gezi
yazısı denir. Gezi yazısında okuyanın ilgisini çekebilmek,
gezip görme arzusunu tesvik edebilmek, beğeni
duygusunu uyandırmak önemlidir. Bu sebeple, yazarın
akıcı ve etkileyici bir anlatıma sahip olması, sıradanlıktan,
sıkıcılıktan uzak olmak için hem betimleyici hem de
öyküleyici anlatım diline sahip olabilmesi gerekir. Gezi
yazılarında gözlemlerden beslenen nesnelliğin yanı sıra,
yazarın kendi izlenimlerinin öznelliği de bulunur. Gezi
yazısında öncelik olarak anılar değil coğrafyalar temel
alınır. Osmanlı imparatorluğunun son yüzyıllarında Batı
ile ilişkilerin geliştirilmesi maksadıyla gönderilen elçilerin
yazmış olduğu Sefaretnameler de gezi yazısı sınıfında
değerlendirilebilmektedir.
Anı: Anı yazıları yaşanan ya da tanık olunan olayları
paylaşma amaçlı kaleme alınan yazı türüdür. Bir dönemi
geleceğe aktarma ya da tarihe ışık tutma gereksiniminin
bir ürünüdür. Anı türünde yaşanılanların tüm detayının
eksiksiz anlatılması beklenmez. Yazarın belleğinde iz
bırakmış olayların anlatılmasında inandırıcılığı sağlamak
için çeşitli belgeler, tanıklar, mektuplardan
faydalanılabilir. Anı yazıları farklı amaçlarla yazılabilir
yazarın toplumdaki yerine, mesleğine, ya da yazının
içeriğine göre sınıflandırılabilir. Siyasi anılar, askeri
anılar, gençlik anıları, öğretmenlik anıları, kültürel anılar,
edebi anılar gibi farklı biçimlerde toplanılabilir. Anı
yazılarında her ne kadar öznellik söz konusuysa da,
gerçeği saptırmamak ve içsel olaylardan ziyade dışsal
olaylara yer vermek önemlidir. Tarih sırası olmaksızın
veya kronik sıralamayla yazılabilir. Tanzimat öncesindeki
menakıpname, vakayi’name, gazavatname, fetihname,
sefaretname gibi eserler bugünkü anlamıyla birer anı türü
olmasalar da anı türüne özgü özellikler taşırlar.
Günlük: Kişinin kendi algı ve bakış açısına göre günü
gününe yazılan, üzerinde yazıldığı günün tarihi bulunan
yazılara ve bu yazılardan oluşturulan yapıtlara günlük
denir. Günlükler bir anlamda yazarın kendisi ile
konuşması, iç dökmesidir ve yazıldığı andaki duygu ve
düşünceleri, değişikliğe uğramadan bugüne taşırlar.
Günlük yazıları, olayların yaşandığı zaman diliminde
kaleme alınırlar ve bu yönleriyle olayların yaşandığı
zamandan çok sonra bir kerede kaleme alınan anı
yazılarından ayrılırlar. Günlük yazıları üç biçimde
değerlendirilebilir bunlar; yazarın kendi iç dünyasını içten
bir şekilde yansıttığı içe dönük günlükler, yazarın dönemin
önemli olaylarını, tarihi, sosyal yapıyı anlattığı dışa dönük
günlükler ve yazarın günlükte yapıtı ile ilgili kaygılarını,
çalışma yöntemini gösterdiği yapıt ortaya çıkarma
sürecini günü gününe aktardığı günlükler olarak
sıralanabilir. Günlük yazılarında bir şeyi kanıtlama amacı
bulunmaz, içtenlik çok önemlidir. Eğer bir olay
anlatılacaksa mantıksal bir düzen içerisinde anlatılmalıdır.
Günlüklerde öznel ve konuşma diline yakın bir dil
kullanılır.
Yaşam Öyküsü/Biyografi: Edebiyat, spor, sanat, fen ve
sosyal bilimler gibi alanlarda tanınmış, ünlenmiş kişilerin
yaşam öykülerini araştırıp derleyerek okuyucuya bilgi
veren yazı türüdür. Yaşam öykülerinin belirli bir ölçüsü
yoktur, bir fıkra kadar kısa ya da roman kadar uzun
olabilir. Yaşam öyküsü belgelere dayalı, öznelliği ve
düşleri karıştırmadan olabildiğince nesnel bir yazım
diliyle yazılmalıdır. Tarihsel gerçekliğin çok önemli
olduğu yaşam öyküleri açık, sade ve tarafsız bir dille
yazılır. Yaşam öyküsü anlatılacak kişinin çocukluğundan
itibaren öğretim yaşamı, yetişmesini etkileyen başlıca
etkenler ele alınır. Yaşam öyküsünde ele alınan kişinin
ürettiği değerler, başarılar ve bunların önemi aktarılır.
Gerçekler saptırılmadan sanatçı duyarlılığı ile yazılır.
Yaşam öyküsünde üçüncü kişili anlatım kullanılır. Yaşam
öyküleri amacına göre; kişinin yaşamından önemli
kesitlerin verildiği, ama yaşamına dair bilgi verilmediği
Ansiklopedik yaşam öyküleri, söz konusun kişiyi ayrıntılı
olarak anlatan belgesel yaşam öyküleri, tanınmış kişilerin
yaşamının yazınsal bir değer taşıyacak şekilde yazıldığı
Edebi yaşam öyküleri ve kişi hayatteyken birinci elden
toplanan bilgi ve belgelerin birleştirilmesiyle üretilen
söyleşi biçiminde yaşam öyküleri olarak dört başlıkta
değerlendirilir.
Öz Yaşam Öyküsü/Otobiyografi: Bilim, sanat, siyaset, spor
vb. alanlarının herhangi birinde tanınmış kişilerin, kendi
yaşamını anlattığı yazı türüdür. Öz yaşam öyküsü birinci
kişi ağzından anlatılır. Bu yönüyle anı türüne benzer;
ancak anı türündeki gibi dönemi yansıtmak kaygısı yoktur.
Yazar merkeze kendisini alır ve zamansal sıralamaya
dikkat ederek, gerçeğe bağlı kalarak, doğal ve yalın bir
dille kendi yaşamını yazar. Öz yaşam öyküleri, belgesel öz
yaşam öyküleri ve edebi öz yaşam öyküleri olmak üzere
iki biçimde yazılabilir. Belgesel öz yaşam öyküsünde
yazan kişinin kendi hakkında bilgi aktarımı, kendini
tanıtma amacı ön olandadır. Bu tip yazılarda sanatsal
kaygı geri plandadır. Edebi öz yaşam öykülerinde ise,
yazar kendisi hakkında geçmişinden kesitleri paylaşırken,
eserini sanatsal bir kaygı ile ortaya koyar. Yazar öykü ya
da roman olarak öz yaşam öyküsünü kaleme alır ve bu tür
öz yaşam öyküleri anı yazıları ile benzerlik taşırlar.