1. Tasavvur kapasitesinin insana sağladıkları nelerdir?
Cevap: İnsanın tasavvur kapasitesi, onu biyolojik bir
makine, sırf bir algı kutusu olmaktan çıkarmış, tarih
yapan, kültür ve medeniyet kuran bir varlık haline
getirmiştir.
2. Tasavvurların gelişmesinin nedeni nedir?
Cevap: Tasavvur, anlama, kavrama, ilişki kurma gibi
bütünüyle insani bir çabadır. Mutlak Varlık ya da Nihaî
Hakikat tasavvuruna sahip olan dinî sistemler, insanın bu
çabasını dikkate alarak çeşitli tasavvurlar geliştirmiştir.
Ayrıca vahiy kaynaklı dinler, mensupları için inanıp
bağlanacakları Varlığın niteliklerini geniş kapsamlı bir
şekilde ortaya koyarak, bu çabayı genellikle teşvik edip
desteklemiş ve yönlendirmiştir.
3. Tanrı’ya inanan insanlar bile, birbirinden farklı
tasavvurlara sahip olabilmektedir. Bunun nedeni nedir?
Cevap: Çünkü “Tanrı’ya inanan insanlar, yalnızca O’na
imanın gücünde değil, O’nun mahiyetinin nasıllığında da
birbirlerinden çok farklıdırlar.” Bu farklılığın Tanrı’dan
değil insandan kaynaklandığı açıktır. Çünkü farklılık
aslında insanın algılarına bağlı olarak var olmaktadır.
İnsan Tanrı’yı, Tanrı’nın olduğu gibi değil, sadece insanî
terimlerle düşünüldüğü veya tecrübe edildiği gibi
tanımlayabilmektedir.
4. İnsanın bütün psikolojik özellikleri nasıl doğar?
Cevap: İnsanın bütün psikolojik özellikleri, ondaki
tasavvur dünyasına imkân veren sembolik düşünme
kapasitesinden doğar. Bu kapasiteyle kurulan tasavvur
dünyası, insanın fizik ötesini tasavvur etmesine de imkân
sağlar.
5. İnsanın Nihai Hakikat tasavvurunu besleyen birincil
kaynak nedir?
Cevap: İnsanın Nihaî Hakikat tasavvurunu besleyen ve
şekillendiren birincil kaynak, mensup olduğu dindir ve
tasavvurları bu kaynak çerçevesinde bir anlam ifade eder.
6. Dinin en vazgeçilmez unsuru olan Tanrı kavramından
söz ettiğimizde neden söz etmiş oluruz?
Cevap: Dinin en vazgeçilmez unsuru olan Tanrı
kavramından söz ettiğimizde, bireyin üzerinde, ötesinde,
ondan farklı ama onunla irtibatlı bir yaratıcı hissi ve
düşüncesinden söz ediyoruz demektir. Bu varlığa inanma,
bağlanma ve onu tasavvur etme, insanın kendi iç
dinamikleriyle bağlantılı olduğu gibi, mensubu bulunduğu
din ve kültür ile de yakından alakalıdır. Dolayısıyla, Tanrı
tasavvuru, hem insanın hem de bağlı bulunduğu din,
gelenek ve değerlerin tanınıp anlaşılması bakımından
büyük önem taşımaktadır.
7. Din psikolojisinin görevi nedir?
Cevap: Din Psikolojisi’nin görevi, Tanrı’yı ispat etmek,
tanımlamak, tavsif veya tasvir etmek ya da insanın bu
konudaki yeterliliğini iddia etmek değil; Tanrı-insan
ilişkisi çerçevesinde, insanın inanıp bağlandığı Tanrı
tasavvurunu anlamaya çalışmaktan ibarettir. Din
Psikolojisi’nde tanrı tasavvurunun oluşumu, gelişimi ve
şekillenmesinde etkisi ve katkısı bulunduğu düşünülen
bütün etkenler dikkate alınmakta; bu çerçevede ana baba
imajlarının etkisi, Tanrı tasavvurundaki kültürel
farklılıklar ve bu tasavvurun psikolojik yansımaları da
incelenmektedir.
TANRI KAVRAMI VE TANRI TASAVVURU
8. Düşünme nedir?
Cevap: Düşünme, nesne ve olayları temsil eden
imajların, sembollerin, kavramların belli bir amaca
yönelik olarak işletilmesi, idare edilmesi veya
kendiliğinden gelişmesiyle tanımlanan, açık ve sembolik
veya örtülü her türlü bilişsel etkinlik olarak
tanımlanmaktadır.
9. Düşünmeyi ifade eden bilişsel etkinlikler neler
olabilir?
Cevap: Bu etkinlikler arasında kavram oluşturma, akıl
yürütme, tasavvur etme, tahayyül etme, sorun çözme,
öğrenme, hatırlama, tasarlama ve benzerleri
sayılabilmektedir.
10. Düşüncenin ortaya çıkmasında öncelikle neden
yararlanılır?
Cevap: Düşüncenin ortaya çıkmasında, en başta
kavramlardan yararlanılır. Düşünce kavramların birbirine
anlamlı bir şekilde bağlanmasıdır Ancak düşünme,
kavrama ve öğrenmeyi aşan üst seviyede psikolojik bir
faaliyettir.
11. Dini kavramlar nedir, nasıl elde edilir?
Cevap: Bütün diğer kavramlar gibi doğrudan duyusal
verilere dayanmazlar, tecrübe edilen diğer algı ve
kavramlardan elde edilirler.
12. Dini düşünce nasıl gerçekleşir?
Cevap: Dinî düşünce, çeşitli tecrübelerin, önceki algıların
ve hâlihazırda kazanılmış olan kavramların kutsal alana
aktarılmasıyla gerçekleşir.
13. Tanrı kavramı nasıl oluşmaktadır?
Cevap: Tanrı kavramı da diğer dini kavramlar gibi aynı
süreci izlemektedir. İnsan, Tanrı’yı, bildiği kavramlar
aracılığıyla kavramlaştırabilir. Ancak bu kavramlaştırma
benzetme yoluyla yapılabilmektedir. Allah’ın, kendisini
hakikate uygun olarak, fakat insanların anlayabileceği
tarzda tanıttığını ifade etmek mümkündür. Çünkü insan
aklı sınırlı özellikleri nedeniyle her türlü işleminde
soyutlama mekanizmasına başvurduğu için, Allah
hakkında ancak benzetme (teşbih; temsil; kıyas) yoluyla,
görüp bildiği varlıklara bakarak fikir sahibi
olabilmektedir.
14. Tasavvur nedir?
Cevap: “Ruhsal güçler veya duyusal uyarılarla zihinde
önceden oluşan herhangi bir nesnenin, olayın, fiilin ya da
bir kavramın istekli olarak yeniden özel bir biçimde
şekillenmesi, canlanması, anlam kazanması veya
hatırlanmasıdır.
15. Dini tasavvur nedir?
Cevap: Dinî kavramların, dinî olayların ve nesnelerin
zihinde canlandırılması, şekillendirilmesidir.
16. Tanrı tasavvuru nedir?
Cevap: Bireylerin küçük yaşlarından itibaren zekâ
gelişimlerine, edinmiş oldukları bilgi ve yaşantılarına,
yetişme ve düşünüş tarzlarına ve bağlı oldukları dinin
inanç esaslarına göre Tanrı’yı zihinlerinde
canlandırmaları, biçimlendirmeleri ve anlamlandırmaları
olarak tanımlanabilir.
17. Dini kavramları anlama nasıl gerçekleşmektedir?
Cevap: Dinî kavramları anlama, yorumlama ve tasavvur
etme din dili ile gerçekleşmektedir.
18. Din dili çerçevesinde kullanılan ifadelere örnekler
veriniz?
Cevap: İbadet anında yapılan dualar, tövbeler,
temenniler, yakarışlar, hamd, şükür, öğüt niteliğinde dile
getirilmiş ifadeler, kıssalar, kâinat ile ilgili açıklamalar,
peygamber sözleri, dinî tecrübeler, dinî davranışlar ve
ahlâk kuralları din dili çerçevesinde kullanılan bazı
ifadelere örnektir.
19. Bireyin tanrı tasavvurunu şekillendiren faktörler
nelerdir?
Cevap: Bireyin Tanrı tasavvurunu şekillendiren beş
faktör bulunduğu öne sürülmüştür.
1) Ana-baba ile ilişkiler.
2) Diğer önemli kişi ve gruplarla ilişkiler.
3) Kendilik kavramı veya öz-saygıya ilişkin
duygular.
4) Tanrı konusundaki öğrenim ve Tanrı’nın
insanlıkla ilişkisi.
5) Dini uygulama, dua, ibadet, kutsal metin okuma,
dini tartışmalar ve kişinin kendi düşünceleri.
(Grom 1981).
20. Tanrı kavramı ile Tanrı tasavvuru arasındaki ayırım
nedir?
Cevap: Psikolojik düşüncede, Tanrı kavramı (god
concept) ile Tanrı tasavvuru (god image: god
representation) arasında ayırım yapma yönünde güçlü bir
eğilim bulunduğu görülmektedir. Tanrı kavramı, bilişsel
veya teolojik Tanrı anlayışına göndermede bulunurken;
Tanrı tasavvuru, bireyin Tanrı’yı duygusal olarak tecrübe
etmesidir.
21. Tanrı tasavvuru konusundaki araştırmalarıyla tanınan
Rizzuto’ya göre Tanrı tasavvuru ile Tanrı kavramı neden
birbirinden farklıdır?
Cevap: Çünkü Tanrı kavramı, teologların düşüncelerine
dayanır, varlığı veya yokluğu metafiziksel muhakeme
yoluyla tartışılır. Fakat bu Tanrı insana tesir etmeyebilir.
Filozof ve mistikler bunu herkesten daha iyi bilirler. Tanrı
tasavvurunda ise, insanın duygusal olarak kabullendiği bir
tasarım söz konusudur. Tasavvur edilen Tanrı, daha önce
çocukluktaki Tanrı tasavvurunun ayrıntılarını, bu
tasavvurun daha sonraki ayrıntılarıyla bağlantılandıran
birçok duygu, tasavvur ve hatıra sağlar ve uyandırır.
22. Tanrı tasavvuru neyi belirler?
Cevap: Tanrı tasavvuru, büyük ölçüde dinî ilişkinin
mahiyetini belirler. Bununla beraber, kendi dinlerinin
Tanrı’sının tasvirini teşkil eden vasıfların bütünü içinde
inanan kişiler; kendi psikolojilerinin, eğitimlerinin ve
kültürel çevrelerinin onların hayatında bütünleştirme
imkânı verdiği şeyi vurgularlar.
23. Tanrı kavramının Tanrı tasavvurunun oluşumunda
oynadığı roller nelerdir?
Cevap: Tanrı kavramı, Tanrı tasavvurunun oluşumunda
çeşitli roller oynar. Bunlardan ilki, soyut mantıkîmatematiksel kavramlaştırma kapasitesi ortaya çıktığında,
Tanrı hakkındaki yaygın dilin anlamını ayrıntılarıyla
kavramak için bir yöntem sağlamasıdır. İkincisi ise,
tasavvurlarımız bizi dehşete düşürdüğünde ya da
mükellefiyetimizi aşan bir şey olduğunda düzenleyici
olmasıdır.
24. İnsanın Tanrı kavramının gelişimi nasıl oluşur?
Cevap: Tanrı kavramının gelişimi doğrudandır. Tanrı
kavramı büyük oranda kişinin Tanrı hakkında ne
düşündüğü ve ne öğrendiği sayesinde gelişir, bilişseldir.
25. Psikolojide tanrı tasavvuru nasıl yorumlanmaktadır?
Cevap: Tanrı tasavvuru, Tanrı kelimesine dair duygusal
tepkilerle yakından ilişkili bireysel tecrübelere işaret
etmesi dolayısıyla psikolojide, düzenleyici ilke veya
hayat-anlamı sistemi olarak da yorumlanmaktadır.
Düzenleyici ilke, bilinçdışı dünya görüşlerini düzenleyen,
dolayısıyla onların ilişkisel epistemolojilerini yapılandıran
veya yorumlayan, insanın temel ilişki modelinin parçası
olarak tanımlanmaktadır. Hayat-anlamı sistemi ise, hem
biyolojimizi ve hem de değer ve tutumlarıyla birlikte
psikolojimizi kapsayan bütün diğer ortak sistemlerin içsel
uyumu demektir (Manock, 2003). Dolayısıyla Tanrı
tasavvuru, sadece duygusal nitelikli bireysel bir tecrübe
değil, kavramlar arasındaki ilişki bağını kuran, dünya
görüşlerini yapılandıran, hayata dair anlamlar üreten ve
bütün bunları tutarlı ve uyumlu bir halde düzenleyen daha
üst bir yapılanmadır.
26. Psikolojide Tanrı tasavvurunun genellikle çok sınırlı
bir biçimde tanımlanmasının nedeni nedir?
Cevap: Psikolojide Tanrı tasavvurunun, genellikle çok
sınırlı bir biçimde tanımlandığı görülmektedir. Bunun
nedenlerinden biri Freud’un dine ve Tanrı’ya yönelik
yaklaşımlarının olumsuz içeriklerle yüklü olması ve
sonraki psikologların bu yaklaşımı aşma yönündeki
çabalarının yetersizliğidir. Özellikle psikanalitik
düşünürlerin çoğu bu konudaki düşüncelerini Freud’un
yaklaşımıyla sınırlandırmış, Tanrı tasavvurunun farklı
bakış açıları ve alternatif yaklaşımlar içerisinde ele
alınmasından kaçınmıştır.
27. İnsanın Tanrı hakkındaki bilgisinin temel kaynağı
nedir?
Cevap: Tanrı, gözlenebilir ve algılanabilir bir nesne
değildir. O’na benzeyen hiçbir şey yoktur (Şûrâ, 42/11).
Bu nedenle, insanın Tanrı hakkındaki bilgisinin birincil
kaynakları kutsal kitaplardır. İnsan kutsal kitaplardaki
Tanrı bilgilerini, kendi donanımlarını ve toplumsal
kalıpları kullanarak, bir Tanrı kavramına ulaşır.
TANRI TASAVVURUNUN OLUŞUMU
28. Din psikolojisi’nde, insanların gerekli ve yeterli bir
derûni Tanrı tasavvuru oluşturmak için izledikleri yollar
konusunda esasa ilişkin birtakım tezler ileri sürülmüştür.
Bunlar nelerdir?
Cevap: Tanrı tasavvurunun oluşumu konusundaki yaygın
tezlerden biri, Piaget’nin kuramını temel alan bilişsel
tezdir. Bu tezlerden diğeri, insanların temelde ilişkisel
varlıklar oldukları düşüncesinden hareketle ortaya atılan
ilişkisellik tezidir.
29. Piaget’in bilişsel tezi nedir?
Cevap: Zihinsel faaliyetlerin bütününü anlatmak için
kullanılan biliş kavramı, Piaget (2005) tarafından
gelişimle bağlantılandırılmış ve insanın kalıtımsal olarak
getirdiği ve tüm gelişimi süresince değişmeden kalan bir
kısım biyolojik kökenli işlevlere dayandırılmıştır.
Doğumla başlayıp ergenlik dönemine kadar devam eden
dört ardışık temel dönemde, bu işlevlerin ve bunlara bağlı
birtakım süreçlerin yaşanmasıyla daha üst bilişsel yapılara
ulaşılmakta ve bu yapılar niteliksel özellikler
göstermektedir.
30. Bilişsel Psikolojide Piaget tarafından tanımlanan ve
Din Psikolojisinde dini düşünce ve kavram gelişimi
konusunda sık sık başvurulan dört ardışık temel dönem
hangileridir?
Cevap: Duyusal-motor dönem (0-2 yaş), işlem-öncesi
dönem (2-7 yaş), somut işlemler dönemi (7-12 yaş) ve
soyut işlemler dönemi (12 yaş ve üzeri) olarak
adlandırılmaktadır. Dini kavramlar, çoğunlukla soyut
oldukları için bunlar ancak en son dönemde tam olarak
kavranabilmektedir.
31. Din Psikolojisinde dini düşünce ve kavram gelişimi
konusunda sık sık başvurulan dört ardışık temel dönemin
özellikleri nedir?
Cevap: Bu dönemlerin ilkinde insanbiçimci
(antropomorfik) ve somut özellikler gösteren Tanrı
tasavvuru, sonraki iki dönemde somut ve soyut düzey
arasında geçişli bir özellik arz etmekte, son dönemde ise
somut özelliklerinden sıyrılan Tanrı kavramı ile birlikte
artık soyut bir karaktere bürünmektedir. Bu son dönem
çocuğun, nesne ve olayı görmeden kavram geliştirebildiği,
kendi düşüncelerini eleştirebildiği, somut varlık ve
olaylara ilişkin kavramlarını soyut davranışlara
dönüştürebildiği evredir.
32. Tanrı tasavvurunun oluşumu konusundaki yaygın
tezlerden bir diğeri olan ilişkisellik tezi nedir?
Cevap: İnsanların temelde ilişkisel varlıklar oldukları
düşüncesinden hareketle ortaya atılan ilişkisellik tezine
göre (Hall ve Brokaw, 1995) Tanrı, gerçekte insanları
kendisiyle ilişki kurmaya çağırır. Dolayısıyla Tanrı
tasavvuru, tabiatı itibariyle temelde ilişkiseldir. Bu
yüzden, ilişkisellik, Tanrı tasavvurunu ve onun oluşum ve
gelişimini anlama girişimimizde temel bir anahtar
varsayımdır. Bu ilişkide iki saha mevcuttur. İlki, insanı
Tanrıya çağıran dikey saha; diğeri de ötekilere çağıran
yatay sahadır.
33. İslam düşünce ekollerinden Kelâm’ın, Allah ile ilgili
olarak geliştirdiği en temel tasavvur nedir?
Cevap: İslam düşünce ekollerinden Kelâm’ın, Allah ile
ilgili olarak geliştirdiği en temel tasavvur, Allah ile diğer
varlıklar arasındaki ilişkinin kişisellik taşıdığı şeklindedir.
Bu kök tasavvur, yaratıklarıyla ilişki içinde olan, onları
duyan, cevap veren bir Varlık’tan hareket etmektedir. Bu
tasavvur, bağışlayan bağışlanan, seven-sevilen gibi
kişiselliği çağrıştıran modellemeler yanında, kişisel
olmayan tabiî bir çerçevede sunulmaktadır. Allah
tasavvurunun temellendirilmesinde, varlık ve aktiflik
kavramlarının yanı sıra karşılıklı bağlılık/bağımlılık
kavramı da yer almaktadır (Düzgün, 2005). Karşılıklı
bağlılık/bağımlılık kavramı ise, içerisinde ilişkiselliği
barındırması açısından, Allah tasavvurunun oluşumu için
önemli bir rol oynamaktadır.
ANA BABA İMAJLARI VE TANRI TASAVVURU
34. Çocukta Tanrı tasarrufu nasıl oluşmaktadır?
Cevap: Çocuğun tasavvurlarının oluşumuna kaynaklık
eden anne ve baba, onun ilk Tanrı tasavvurlarının da en
derin ve en önemli kaynağıdır. Her ihtiyacı olduğunda
annesini yanında bulması, çocukta temel güven duygusu
geliştirir Dinin ve Tanrı tasavvurunun kökleri bu duyguda
gizlidir. Tanrı tasavvuru, bu dönem boyunca anneyle
yaşanan ilişkinin bütün niteliklerini taşır. Bu, belki de
çoğu insanın niçin Tanrı’ya gerçek bir güven duyduğunu
ve önemli imtihan ve sıkıntı anlarında ondan yardım
dilediğini açıklayabilir. Temel güven duygusu, sağlıklı
gelişim için gereklidir ve daha sonraki bütün dinî/manevî
deneyimler için destek sağlar.
35. Din Psikolojisi alanında Tanrı tasavvuruyla alakalı
olarak gerçekleştirilen Batılı araştırmaların pek çoğu ne
ile bağlantılıdır?
Cevap: Din Psikolojisi alanında Tanrı tasavvuruyla
alakalı olarak gerçekleştirilen Batılı araştırmaların pek
çoğu, bu tasavvurun altyapısını ana baba imajlarının
oluşturduğunu varsayan Freudyen kuramlarla bağlantılıdır.
Dinle ilgili yorumunu baba fikri üzerine yoğunlaştırmış
olan Freud (1997, 1999), bütün insanların erken çocukluk
tasavvurlarını, hayatın belirsizlikleri karşısında var oluşsal
çaresizlik duygusunun bir hafifletilmesi olarak evrensel
Tanrı tasavvurları içerisinde yansıtmış olduklarına
inanmış; Tanrı inancının bir “evrensel saplantısal nevroz”,
Tanrı’nın da basitçe “yüceltilmiş bir baba” yansıtması
olduğunu varsaymıştır.
36. Yansıtma hipotezi nedir?
Cevap: Yansıtma hipotezi, psikolojide, Tanrı
tasavvurlarının araştırılması konusundaki temel fikirlerden
biri haline gelmiş, Batı’da bu hipoteze dayalı olarak
gerçekleştirilen araştırmaların sonuçları, çocukların
Tanrı’yı genelde insani özellikler taşıyan bir erkek olarak
tasavvur ettiklerini göstermiştir.
37. Freud’un din ve Tanrı ile ilgili görüşlerini inceleyen ve
bunların savunulamaz olanlarını reddeden Rizzuto’nun
ileri sürdüğü tezler nelerdir?
Cevap: Freud’un din ve Tanrı ile ilgili görüşlerini
inceleyen ve bunların savunulamaz olanlarını reddeden
Rizzuto, Tanrı tasavvuru alanında önemli ve kabul
edilebilir tezler ileri sürmüştür. Ona göre, Tanrı
tasavvurunun oluşumunda ana baba imajları başat rol
oynar, çünkü çocuğun ilişki kurduğu ilk insanlar annesi ve
babasıdır, zira Tanrı görülmezdir. Dolayısıyla Tanrı’dan
bahsedilerek büyütülen çocuğun duygularının tümü,
Tanrı’nın güçlü, saygın, her şeyi yöneten ve her yerde
olduğu şeklindedir. Çocuk, edindiği deneyimlerin neticesi
olarak bu niteliklere sahip sadece iki insan tanır: annesi ve
babası. Bu nedenle çocuğun Tanrı tasavvuru, uygun anda
en önemli ebeveyn imajını kullanır ve malzemenin
tümünü veya çoğunu resmeder. Ancak birden fazla
malzeme kaynağı mevcutsa, Tanrı tasavvuru daha zengin
hale gelecektir. Tanrı tasavvuru süreci yaratıcı bir süreçtir.
Geçiş nesnesi, gözlenebilir özel bir nesneye bizzat uymaya
zorlanmadığı için, çocuk, Tanrı tasavvuru sürecinde hayli
özgürdür. Ana baba imajlarını Tanrı tasavvurunu
oluşturmak için birkaç şekilde kullanabilir: Ya tasavvurlar
arasında doğrudan devamlılık veya karşıtlık kurar ya da
tasavvurların benzer ve karşıt niteliklerini birleştirir.
Sonuçta kendi ruhsal gücüne katkıda bulunur. Arzular,
savunmalar ve korkular, Tanrı tasavvurunun hamurunu
biçimlendirir. Rizzuto’ya göre, Tanrı tasavvurunun
izlenebilir ilk bileşeni anne yüzüdür. Tanrı tasavvuru,
çocuklukta sürekli olarak gelişir. Entelektüel olgunluk
arttıkça ebeveynlerle ve dış dünyayla kurulan ilişkiler ve
kazanılan deneyimler Tanrı hakkında düşünmek için
bireye imkân verir ve onun Tanrı tasavvurunu
dönüştürebilir. Bu değişim bir kaç şekilde gerçekleşebilir.
Mesela, birey daha önce kurduğu ilişkileri yeni bir anlayış
içerisinde değerlendirebilir. Bazı değişimler, Tanrı
tasavvurunu şekillendirmek üzere kullandığı kişi ya da
kişilerle ilişkisindeki güncel değişikliklerle (mesela ana
babadan birinin ölümü) alakalı olabilir. Ayrıca dini
öğretilere dair yeni bir anlayış, daha önceki Tanrı
tasavvurunda bazı değişiklikler yapmasına katkıda
bulunabilir. Bu dönüşüm, bireyin Tanrı ile ilgili duygusal
yaşantısının ve ona bilinçli veya bilinçdışı bir şekilde
atfettiği niteliklerin değişimine imkân tanıyan öznel bir
değişikliktir. Tanrı tasavvuru oluşturma ve biçimlendirme
süreci, devam eden, sona ermeyen bir süreçtir. Rizzuto,
çoğu insanın nihaî Tanrı tasavvuruna karar verme
fırsatının, kendi ölümlerini geciktirmeyi tasarladıklarında
geldiğini belirtir. İnsanların oluşturdukları Tanrı tasavvuru
dinamiktir. Tanrı tasavvuru gerçekte “yaşayan bir
Tanrı’nın” canlı bir tasavvurudur (Rizzuto, 1974, 1979,
1980).
38. Psikolojik düşüncede, Tanrı kavramı ve Tanrı
tasavvuru konusunda birçok psikoloji ekolünün ve
kuramın etkisi bulunmaktadır.Bunlar nasıl sıralanabilir?
Cevap: Psikanaliz-den başlayarak, Nesne İlişkileri
kuramı, Bağlanma kuramı, Yapısal-Gelişimsel kuramlar,
Analitik Psikoloji, Bilişsel Psikoloji, Sosyal Psikoloji ve
Kültürel Psikoloji olarak sıralanabilir.
39. Ülkemizde anne baba imajları ile Allah tasavvurları
arasında nasıl bir ilişki vardır?
Cevap: Ülkemizde ise, anne baba imajları ile Allah
tasavvurları arasındaki ilişki üzerine doğrudan değil,
genellikle Allah’ın isimleri ve temel sıfatlarından
hareketle birtakım araştırmalar gerçekleştirilmiş ve
insanımızın Allah’ı daha çok hangi isim ve sıfatlarıyla
tasavvur ettikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Ancak bu
araştırmalarda elde edilen sonuçlar dolaylı olarak bazı
yorumlar yapmamıza imkân verebilmektedir. Mesela
kadınlar, Allah’ın sevgi, şefkat, merhamet gibi daha çok
anne imajını çağrıştıran isim ve sıfatlarını; buna karşılık
erkekler, Allah’ın güç, kudret, otorite ve ceza gibi daha
çok baba imajını çağrıştıran isim ve sıfatlarını tercih
etmektedir (Kuşat, 2006; Mehmedoğlu, 2007). Diğer
taraftan, anne ve baba imajlarının, Allah tasavvuru
üzerindeki etkilerinin farklı olduğu; anne imajı nasıl olursa
olsun genelde benzer etkilerde bulunduğu ve Allah
tasavvurlarında farklılık oluşturmadığı; buna karşılık baba
imajlarının farklı Allah tasavvurlarına yol açtıkları
bulunmuştur (Mehmedoğlu, 2007).
TANRI TASAVVURU VE KÜLTÜREL
FARKLILIKLAR
40. Herhangi bir sosyo-kültürel ortamda kişinin Tanrı ile
ilişkisini tanımlayan ve düzenleyen birincil kaynaklar
nelerdir?
Cevap: Hiç şüphe yok ki, herhangi bir sosyo-kültürel
ortamda kişinin Tanrı ile ilişkisini tanımlayan ve
düzenleyen birincil kaynaklar kutsal kitaplar ve bu
kitapları o topluma ulaştıran elçiler, bunların sözleri ve
bütün yapıp ettikleridir. Diğer kaynaklar bunların anlaşılıp
açıklanmasını ve yorumunu içerir. Dolayısıyla her toplum
ve her kültür, öncelikle kendi inanç gelenekleri içerisinde
kaydedilmiş ve kutsanmış olan bu kaynaklardaki bilgi ve
değerlerle çerçevelenmiştir. Bu açıdan bakılınca, kültürler
arasında din bakımından ortaya çıkan farklılaşmanın,
Tanrı tasavvurları konusunda da mevcut olacağı
söylenebilir.
41. Vahiy kaynaklı dinlerde Tanrı nedir?
Cevap: Vahiy kaynaklı dinlerde Tanrı, insanla ve evrenle
ilişkili, bilinçli ve faal bir varlıktır. Çeşitli sıfatları ve
isimleri mevcuttur. Ezeli ve ebedidir. Her şeye kadirdir.
Her şeyi bilir. Evreni ve evrenin içerdiği her şeyi yaratan,
her yerde hâzır ve nâzır, hayatı ihsan eden, merhametli ve
bağışlayıcıdır. Aşkın ama aynı zamanda içkindir. Hesap
gününde tüm insanlığın adil yargıcı, ebedi mükâfatı veya
cezayı veren tek varlıktır.
42. Çeşitli dinlerde, Tanrı mefhumu konusunda tercih
edilen yöntemler nelere yol açmıştır?
Cevap: Çeşitli dinlerde, Tanrı mefhumu konusunda
tercih edilen yöntemler, zamanla çeşitli mezhep, ekol veya
anlayışların ortaya çıkmasına yol açmış, buna bağlı olarak
farklı Tanrı tasavvurları ortaya çıkmıştır. Mesela İslam
düşünce ekollerinden Kelam ve Tasavvuf, aynı kaynaklara
dayanmakla birlikte, yöntem bakımından farklı tercihlerde
bulunmuşlar; Kelam, “aklî istidlal, zihnî tecrîd ve mantıkî
kıyas”ı kullanırken; Tasavvuf daha çok “keşf ve marifet”i
tercih etmiştir.
43. Tanrı tasavvurunda yaş faktörünün ne gibi etkileri
vardır?
Cevap: Tanrı tasavvurlarında yaş ta önemli bir etkendir.
7-16 yaş arasındaki çocuk ve gençlerin Tanrı
tasavvurlarını da içeren bir araştırma sonuçlarına göre, 9-
10 yaşındaki çocuklar Tanrı’yı nesnel sıfatları bağlamında
tasavvur etmektedirler. 12-13 yaşlarındaki çocuklarda
Tanrı’nın özellikleri iyilik ve adalet olarak düşünülmekte;
Tanrı’nın hâkimiyeti, bağışlayıcılığı ve Baba oluşuna
vurguda bulunulmaktadır. 15-16 yaşlarındaki çocuklarda
ise, Tanrı’nın güç ve güzellik sıfatları baskın
görünmektedir. Bu dönem Tanrı tasavvurlarında sevgi,
dua, bağlılık, güven, diyalog, şüphe, terk etme ve korku ön
plana çıkmaktadır.
44. Ülkemizde yapılan araştırmalardan birine göre 7-12
yaş arasındaki çocukların tanrı tasavvuru nasıldır?
Cevap: Ülkemizde de Tanrı tasavvurunu konu edinen
çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Bunlardan birisinde 7–12
yaş arasındaki ilköğretim çağı çocuklarının Allah’ı, ilahî
bir varlık, her şeyin yaratıcısı, kişisel hayatın devam
ettiricisi, fiilde bulunan, kişi ve toplum hayatını
düzenleyen ve iyiliği emreden, kötülüğü yasaklayan olarak
tasavvur ettikleri anlaşılmaktadır. Bu sonuçlar, çocukların,
“Allah’ı, O’nun temel nitelikleriyle ilişki kurarak tasavvur
ettikleri”nin göstergesidir. Dolayısıyla çocukların
tasavvurları Kur’an kaynaklıdır ve soyut Allah
tasavvuruna yöneldiklerini göstermektedir (Yavuz, 1983).
45. Okul öncesi ve ilköğretim çağı (4-10 yaş) çocuklarının
Allah tasavvuru nasıldır?
Cevap: Okul öncesi ve ilköğretim çağı (4–10 yaş)
çocuklarının Allah tasavvurlarına ilişkin bir başka
araştırmada ise, çocukların 4 yaşlarında Allah’ı çok büyük
olarak algıladıkları ve zaman zaman da ifade edemedikleri
bulgulanmıştır. Allah’ın 5 yaş çocukları tarafından büyük
bir insan gibi, gökyüzünde oturan aksakallı bir dede gibi
tasarlandığı ve ebeveyn ilişkilerine göre bazen nûranî ve
güler yüzlü, bazen de öfkeli ve asık suratlı, kızgın bir
varlık olarak anlaşıldığı gözlemlenmiştir. 6 yaş grubunda
ise Allah’ı yine insana benzetme devam etmekle birlikte
tasvirlerin saygı uyandıran bir biçime dönüştüğü; 7
yaşında kendisini ve yakınlarını yaratan olarak
tanımladıkları ve daha ilişkisel ifadeler kullandıkları
görülmektedir. Bu dönemde Tanrı hâlâ iyilik ve güzellik
ifadeleri ile tanımlanmaktadır. 8 yaş çocuklarında Allah’ın
görülemezliği tartışılır hale gelirken; 9 yaşındaki çocuklar
Allah’ı maddî/somut biçimde tanımlamaktan en azından
görünürde vazgeçmiş gözükmektedirler. 10 yaşında ise
artık Allah’ın sıfatlarına atıflarda bulunma becerisinin
geliştiği anlaşılmaktadır.
46. 14-18 yaş arasındaki ergenlerin Tanrı tasavvuru
nasıldır?
Cevap: 14–18 yaş arasındaki ergenlerin Tanrı
tasavvurları konusundaki bir araştırmada, genel olarak
ergenlerin Allah’ın “yaratıcı, bağışlayıcı ve yerin göğün
sahibi oluşu” sıfatlarını en baskın vasıflar olarak öne
çıkardıkları; buna karşılık “öç alıcı, istediğini yapan
istemediğini yapmayan, her şeyden sorumlu” sıfatlarının
ise en az tercih edilen sıfatlar olduğu bulgulanmıştır.
Cinsiyet açısından bakıldığında kızların daha çok Allah’ın
“yakınlığını, koruyuculuğunu, sevgisini”; buna karşılık
erkeklerin “gücünü ve cezalandırıcı” özelliğini
vurguladıkları görülmüştür.
47. Üniversiteli gençlerin Tanrı kavramına bakışları
nasıldır?
Cevap: Üniversiteli gençlerin Tanrı
kavramlarının/anlayışlarının belli başlı yönelim ve
özelliklerini ortaya koymak amacıyla gerçekleştirilen bir
araştırmada ise, “affedici-merhametli” sıfatının gençlerin
bütünü tarafından; “yaratıcı, güvenilir, güçlü, cömert,
hoşgörülü, doğru sözlü, ferasetli, mütehakkim, bel
bağlanabilir, şefkatli ve ileriyi gören” sıfatlarının
yarısından fazlası tarafından tercih edildiği bulgulanmıştır.
Buna karşılık Tanrı’nın “cezalandırıcı” özellikleriyle ilgili
herhangi bir sıfatının gençlerin hiçbiri tarafından
işaretlenmemiş olduğu görülmüştür. Araştırmacıya göre
bu bulgular, gençlerin Tanrı hakkında konuşmaktan
çekindiklerine ve genel olarak Tanrıyı “korkulası” değil
“sevilesi” olarak gördüklerine işaret etmektedir (Bacanlı,
2002).
TANRI TASAVVURUNUN PSİKOLOJİK YANSIMALARI
48. Bir Tanrı tasavvuruna sahip olmak neler kazandırır?
Cevap: Bir Tanrı tasavvuruna sahip olmak, insanın din
ve Tanrı ile ilişkisini belirlediği gibi, kendisiyle, diğer
insanlarla, toplumla, doğayla ve evrenle ilişkisini de
belirlemekte, bunlara ilişkin bir bakış açısı
kazandırmaktadır. Hatta insanın bilim, sanat, siyaset, tarih,
kültür, ekonomi, spor ve benzeri diğer bütün alanlardaki
düşünce ve yorumları, bu tasavvurun oluşturduğu bakış
açısının etkisiyle şekillenebilmektedir. Tanrı tasavvurları,
öncelikle iç ve dış gerçeklikler arasında köprü görevi
yapar. Olumlu veya yardımsever bir Tanrı tasavvuru,
derûni gerçekliği desteklemek suretiyle dış gerçeklikle
daha fazla ilişki kurabilmeyi sağlayan benlik duygusunu
güçlendirir. Yardımsever Tanrı tasavvuru, endişeyi
dindirerek, yalnız başına var olmaya katlanma yeteneğini
geliştirip, daha büyük ve daha güçlü bir varlığa bağlanma
duygusu temin eder ve temel güveni destekler.
49. Olumsuz Tanrı tasavvurunun insana ne gibi zararları
vardır?
Cevap: Olumsuz bir Tanrı tasavvuru, endişeyi tahrik
edip, temel güvensizliği besleyebilir. Mesela, eleştirel
veya talep edici bir Tanrı, yetersizlik hissi uyandırabilir.
Olumsuz Tanrı tasavvurları, olumsuz yansıtmada
bulunmaya neden olur ve genellikle olumsuz sonuçlara yol
açar. Tanrı tasavvurları ile ruh sağlığı arasındaki ilişkileri
konu edinen birçok araştırmada, olumsuz Tanrı
tasavvurlarının ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri
açıkça görülmüştür. Olumsuz Tanrı tasavvurları, ruh
sağlığı ile doğrudan ilişki içerisindedir. Yani, Tanrı
tasavvurları ne kadar olumsuzsa, ruh sağlığı da o kadar
bozuktur (Murken, 1998).
50. Tanrı tasavvurlarının öz-kavramı ile ilişkisi nedir?
Cevap: Tanrı tasavvurlarının, düşünce ve duyguların
oluşmasında, başkalarının ve sosyal çevredeki olayların
yorumlanmasında temel ve vazgeçilmez bir etkisi olduğu
yaygın şekilde kabul edilen ve öz-tutum, öz-değer, özgüven, öz-saygı (izzet-i nefs) gibi isimlendirmelerle ifade
edilen öz-kavramı ile yakın bir ilişkisi vardır. Özkavramına yüklenen anlam ve değer, Tanrı tasavvurları
üzerinde de etkili olmaktadır. Hıristiyan kültüründe
yetişmiş gençler arasında yapılan araştırmaların
birçoğunda, yüksek öz-saygı ile olumlu (koruyan,
kollayan) Tanrı tasavvuru arasında; düşük öz-saygı ile de
olumsuz (cezalandıran, öç alan) Tanrı tasavvuru arasında
doğru orantılı bir ilişki olduğu belirtilmektedir.
51. Tanrı tasavvuru ile işbirliği ve uyum arasında nasıl bir
ilişki vardır?
Cevap: Tanrı tasavvuru, işbirliği ve uyum ile de
irtibatlıdır. Gençler üzerinde yapılan bir araştırmanın
sonuçlarına göre, “yardımsever, güçlü, koruyan, sağlam,
kararlı, ölümsüz” gibi niteliklerden oluşan olumlu bir
Tanrı tasavvuruna sahip bireylerin, problemlerini çözme
konusunda Tanrıyla işbirliği içerisinde ve psikolojik
olarak daha uyumlu oldukları bulunmuştur. Buna karşılık,
olumsuz bir Tanrı tasavvuruna sahip olan ve problemlerini
çözme konusunda başına buyruk davranan bireylerin katı,
asabi, endişeli oldukları ve psikolojik olarak uyum
bozuklukları sergiledikleri tespit edilmiştir. (Schaefer ve
Gorsuch, 1991).
52. Tanrı tasavvuru birden fazla ise ne gibi sonuçlar
doğurabilir?
Cevap: Tanrı tasavvuru birden fazla ise, ya herhangi biri
hayatın farklı bir noktasında, tutarlı bir dünya görüşüne
katkıda bulunarak ağır basabilir ya da başka bir zamanda
çatışan tasavvurlar kendiliğinden harekete geçip
karmaşaya yol açabilir. Tanrı tasavvuru da dâhil derûnî
tasarımlar, ilişkisel bakış açısının ana temellerinden
biçimlenir. Tanrı tasavvuru, Tanrı ve dünya ile bir barış ve
uyum halinden; öfke, yalnızlık ve âleme karşı olunan bir
hale yayılan temel yönelimleri hem etkiler hem de
bunlardan etkilenebilir.
53. Yetkin veya Kadir-i Mutlak bir Tanrı tasavvuru neler
sağlar?
Cevap: Yetkin veya Kadir-i Mutlak bir Tanrı tasavvuru,
her şeyin nedenini açıklamak için güçlü bir referans
kaynağı sağlar. Sebeplilik zinciri, O’nun sonsuz kudretinin
tasarrufunda bir anlam ifade eder (Zümer 39/62–63). Her
şey onunla izah edilir (Necm 53/42). Tanrı’yı her şeyi
yaratan, her şeye gücü yeten, her şeyi bilen, her şeyi gören
gibi yetkin vasıflarla tasavvur eden insan, böylece varlığın
bütününü açıklayıp anlamlandırabilir. Çünkü “insan, kendi
güvenliği için, reelin bütüncül açıklamasının mümkün
olduğuna inanmaya muhtaçtır.” (Gusdorf, 2000) Bu
tasavvur, ahlakî değelerin de kaynağıdır. İnsanın, böyle bir
tasavvur sahibi olmadan kendi içindeki, insanlararası
ilişkilerdeki ve dünyadaki düzeni sağlaması güç
gözükmektedir.
54. Kadir-i Mutlak Tanrı anlayışının olumsuz tarafları
nedir?
Cevap: Kadir-i Mutlak Tanrı tasavvuru, olumsuz
anlamda ikili bir anlayışın oluşmasına yol açabilir. Bu
tasavvur, bir taraftan insanın her türlü müdahalesini boş
kılan bir kaderciliğe, diğer taraftan her türlü sebeplilik
bağının kaybolduğu tam bir pasif dünya anlayışına
götürebilir. Günümüz dünyasının post-modern şartları,
Kadir-i Mutlak Tanrı tasavvurunun olumsuz şekillerinden,
daha çok ikincisini yansıtmaktadır. Çünkü inanç, estetik
ve etiğin pozitivist ve kapitalist değerler tarafından sürekli
aşındırıldığı, geleneksel değer ve bağların koparıldığı
günümüz dünyasında insan, geçmişinden habersiz,
hâlihazırda endişe, kaygı ve stres yüklü ve geleceğinden
umutsuz bir haldedir.
55. Esmaü’l-hüsna nedir?
Cevap: Esmâü’l-hüsnâ, Allah’ın güzel isimleri demektir.
Bu tabir, Allah’a mahsus olan bütün isimleri ifade eder.
Kur’an’ın çeşitli ayetlerinde ve hadislerde geçen bütün
ilahî isimleri kapsar. İslam geleneğinde bu isimler ve
anlamları önemli bir yer tutar. Bu isimler, gündelik
hayatta çeşitli işlevler icra eder. Müslüman birey için
bunlar, sevgi, güven, emniyet, merhamet, şefkat, adalet
gibi birtakım psikolojik ihtiyaçların giderilmesine imkân
sağlayan bağlantı noktalarıdır. Allah tasavvuru genelde bu
isimlerle şekillenen müslüman bir bireyin, başta kendisiyle
olmak üzere bütün ilişkileri bu farkındalık doğrultusunda
gerçekleşir.