Ünite 3: Tefsirin Tanımı ve Niteliği - Sorularla Öğrenelim

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1. Tefsîr sözlük anlamı nedir?

Cevap:Keşfetmek, ortaya çıkarmak, üzerindeki örtüyü
açmak, beyan etmek, açıklamak, anlaşılır hale getirmek
gibi manalara gelmektedir.

2. Tefsîr kavram olarak ne demektir?

Cevap: Kur’ân âyetlerini Arap dili ve edebiyatı açısından
tahlile tâbi tutup kastedilen manayı tespit etmek’tir.
3. Te’vîl kelimesi, sözlük manası nedir?

Cevap:       
Aslına dönmek anlamına gelen (أول )kökünden
(تفعيل) vezninde mastar olup, döndürmek ve herhangi
bir şeyi varacağı yere vardırmak demektir.

4. Te’vîl’in Kur’ân bütünlüğü içerisindeki anlamları nelerdir?

Cevap:
• Tefsîr, ”/ Onun tefsîrini ancak Allah bilir”
(Âl-i İmrân (3), 7),

• Sebep, ‘’ / Hakkında sabredemediğin şeylerin
te’vîlini/sebebini sana bildireceğim”
(Kehif (18), 78),

• Sonuç.”/ Bu daha iyidir ve te’vîl/sonuç
bakımından daha güzeldir” (Nisâ (4) 59),

• Rüyâ tabiri, ”/ Ve Yûsuf dedi ki: Babacığım! İşte
bu daha önce gördüğüm rüyanın te’vîli/tabiridir”
(Yusuf (10), 100).

5. Tefsîr ile Te’vîl arasındaki fark nedir?

Cevap: Tefsîr, tek anlama gelebilen; te’vîl ise, birden
fazla manayı da içeren kelime ya da cümleler için söz
konusudur.

6. Te’vîlin şartları nelerdir?

Cevap:
• Te’vîle esas olan mananın, mecâz yoluyla da olsa
lafzın kendisine delâlet ettiği manalardan olması
lazımdır.
• Te’vîlin anlam yönüyle açık bir âyete ters
düşmemesi gereklidir.
• Lafzın ilk anda akla gelen zâhirî anlamının
dışında başka bir mananın verilmesine imkân
tanıyan dînî bir delile dayanması zorunludur.

7. Te’vîlin çeşitleri nelerdir?

Cevap: Beyânî, burhânî ve irfânî te’vîldir.

8. Beyânî te’vîl nedir?

Cevap: Bu yöntem, daha ziyade kelâmcıların, fakihlerin,
müfessir ve dilcilerin kullandığı bir yorum yöntemidir.
“Arap dilinin kuralları dahilinde hareket edilerek
Kur’ân’dan anlamlar üretmek” olarak tanımlanmaktadır.

9. Burhânî te’vîl nedir?

Cevap: Burhânî te’vîlin İslâm düşüncesindeki en meşhur
kuramcısı İbn Rüşd’dür. Bu yüzden söz konusu te’vîli İbn
Rüşd’ün anlayışı istikametinde tanımlamak
gerekmektedir. Ona göre; nassları bütünsellik içinde ele
alarak, zâhirî manalarına uygun düşecek şekilde
yorumlamaktadır.

10. İrfânî te’vîl nedir?

Cevap: Bu te’vîl tarzı da tasavvuf erbâbının kalbine sezgi,
keşf ve ilham yoluyla doğan bir bilgi türüdür.

11. Tefsîr ve te’vîl kavramları arasındaki başlıca farklar
nelerdir?

Cevap:
• Tefsîr, Hz. Peygamber ve sahâbeden geldiği için
kesinlik arzeder; ancak te’vîl herhangi bir
karîneden/delilden dolayı lafzın muhtemel
manalarından birisini tercih etmek anlamı taşıdığı
için katiyet (kesinlik) ifade etmez.
• Tefsîr, ekseriya âyetlerin lafızlarında, te’vîl ise
manalarında görülür.
• Tefsîrde hakikate delâlet ettiği için ekseriyetle
tek bir anlam, te’vîlde ise yoruma müsait olması
hasebiyle birden çok anlam söz konusudur.
• Tefsîr hakikat yoluyla lafızların zâhirî
manalarını, te’vîl ise onların içsel anlamlarını
ortaya çıkarmaktadır.
• Te’vîl ekseriya semâvî kitaplarda kullanılır, tefsîr
ise bu kitaplarda kullanıldığı gibi bunların
dışındaki kitaplarda da kullanılmaktadır.

12. Tercüme kelimesi sözlükte ne anlama gelir?

Cevap: Bir kelâmı bir dilden başka bir dile çevirmek, bir
sözü diğer bir dilde tefsîr ve beyân etmek, bir lafzı
kendisinin yerini tutacak başka bir lafızla değiştirmek”
gibi manalara gelmektedir.

13. Tercüme çeşitleri nelerdir?

Cevap: Lafzî ve tefsîri tercümedir.

14. Lafzî tercüme nedir?

Cevap: Nazmında yani söz dizimi ve tertibinde aslına
benzemesi gözetilen tercüme çeşididir.

15. Tefsîrî tercüme nedir?

Cevap: Asıl dildeki kelimelerin tertibine ve nazmına bağlı
kalmaksızın herhangi bir sözün anlamını bazı şerh ve
izahlarla başka bir dile nakletmekten ibarettir.

16. Tefsîrle tercüme arasındaki farklılıklar nelerdir?

Cevap:
• Tercümeyle, asıl metinden müstağni olma
kastedilir. Tefsîr aslın aynı olmayıp
açıklamasıdır.
• Tercümede istidrat (daha fazla izah ve açıklama)
mümkün değildir. Tefsîr ise böyle değildir. Onda
istidrat yapmak caiz, hatta bazen gerekli bile
olmaktadır.
• Tercüme örf yönünden aslın bütün mana ve
maksatlarına uygunluk manasını taşır. Tefsîr için
böyle bir durum söz konusu değildir. Tefsîr aslın
bütün mana ve maksatlarına uygun olma manasını ihtiva etmez.
• Tercüme, teknik anlamda mütercimin naklettiği
maksat ve manaların, tercümesi yapılan sözün
ifade ettiği anlamlar olduğuna ve bu sözün
sahibinin de söz konusu anlamları kasdettiğine
dair bir güven duygusu vermelidir. Halbuki tefsîr
böyle değildir. Ancak müfessirin yanında birçok
delil bulunursa karşı tarafta böyle bir güven
duygusu oluşur.

17. Meâl kavram olarak ne manaya gelir?

Cevap: Bir sözün manasını tam olarak değil de, biraz
noksanıyla ifade etmek demektir.

18. Müfessir ne demektir?

Cevap: Kur’ân’ı başından sonuna kadar âyet âyet ele alıp
belli bir yöntemle açıklamaya çalışan kiş demektir.

19. Müfessir ‘in bilmesi gereken ilimler nelerdir?

Cevap:
• Arap dili ve Edebiyatı,
• Kur’ân İlimleri,
• Fıkıh,
• Fıkıh Usûlü,
• Hadis,
• Sosyo-Kültürel Tarih,
• Sosyal-Psikoloji,
• Astronomi .

20. Tefsîr ilminin konusu ve gayesi nedir?

Cevap: Konusu Kur’ân, gayesi de Kur’ân’ın içerdiği yüce
manaları ve hakikatleri araştırıp ortaya çıkarmak ve
insanın bu hakikatlere göre bir hayat sürmesini
sağlamaktır.

21. Kur’ân’ı tefsîr etmeyi zorunlu kılan hususlar nelerdir?

Cevap:
• Bütün âyetleri muhkem yani tefsîre ihtiyaç
göstermeyecek derecede açık ve anlaşılabilir
nitelikte değildir. Bir kısmı böyle olmakla
beraber bir kısmı da tefsîre ihtiyaç duyacak
âyetlerden oluşmaktadır. İşte bu özelliği
sebebiyle söz konusu kitabın tefsîr edilmesi
elbette ki zarurîdir.

• Yüce Allah Hz. Peygamber’e, “Ey Peygamber!
Sana Rabbinden gönderileni tebliğ et. Eğer bunu
yapmazsan O’nun elçilik görevini (insanlara)
ulaştırmamış olursun” (Mâide (5), 67). “Sana
Kur’ân’ı gönderdik ki insanlara indirileni onlara
açıklayasın” (Nahl (16), 44) âyetlerinde de ifade
edildiği gibi Kur’ân’ı tefsîr etmesini emretmiştir.

• Kur’ân, ilk muhataplarının terim olarak anlamını
bilmedikleri “salât/الصلاة”, “zekât/الزكاة” vb.
birtakım kavramlara yeni mana ve mefhumlar
yüklemiştir.

• Kur’ân, müminlerin şahsî ve toplumsal
hayatlarını düzenlemek gayesiyle ibâdât ve
muâmelât konularında hükümler koymuştur. Bu
hükümleri ortaya çıkarmak yalnızca Kur’ân
metnini dilsel açıdan çözümlemekle mümkün
değildir.

• Kur’ân’da mecâz, kinâye, istiâre ve teşbih gibi
edebî sanatların yer aldığı da bir vâkıadır. Tabii
ki bu tarz âyetler söz konusu sanatları iyi bilenler
tarafından tefsîr edilmelidir.

• Kur’ân-ı Kerîm’de ayrıca bilimsel hakikatler
içeren kevnî (kozmolojik) âyetler bulunmaktadır.
Bu nassları bilimsel keşiflerden istifade ederek
tefsîr etmek gerekmektedir.

• Kur’ân ulûhiyyet, nübüvvet, insan, ibâdet ve
âhiret gibi temel konuları da ihtiva etmektedir.   
Bu yüzden Kur’ân’ın beşerî telif mantığına
uymayan bu farklı beyân tarzını, onun asıl
gayesine uygun olarak tefsîr edip bütün
muhataplarının zihnine yerleştirmek
gerekmektedir.

• Herkes kendi anlayışına göre Kur’ân’a mana
verirse bir çok hatalar meydana gelir ve
hakikatler kaybolur. Bu nedenle onun ehlince
tefsîri yapılmalıdır.

22. Tefsîrde öznellik hangi sebeplere dayanır?

Cevap: Kur’ân’dan kaynaklanan öznellik, müfessirden
kaynaklanan öznellik.

23.Tefsîr ilmi hangi ilimlerden yararlanmıştır?

Cevap: Hadis, siyer ve tarih ilminden; ayrıca hem
Kur’ân’ın hem de bütün İslâmî ilimlerin dilini oluşturan
Arapça’dan yararlanmıştır.

24. Kur’ân’dan kaynaklanan öznelliğin sebepleri nelerdir?

Cevap:
• Muhkem âyetlerin anlaşılması ve yorumunda
herhangi bir problem söz konusu değildir. Ancak
müteşâbih âyetlerde antropomorfik (insan
biçimci) ve sembolik bir dil kullanıldığı için
onları anlamada bazı sıkıntılar bulunmaktadır.

• Kur’ân-ı Kerîm, gaybî (metafizik) konulara da
zaman zaman değinmektedir. Anlatılanların
muhataplar tarafından tecrübe edilme imkânı da
olmadığı için, söz konusu nassların farklı
yorumlanmaları mümkün olabilmektedir.

• Kur’ân, indirildiği dönemin Arap toplumundaki
bireysel ve toplumsal hayatla ilgili cevaplar,
tespitler, öğütler, tavsiyeler, emir ve yasaklara
yer vermiştir. Bu tür nasslar da yorumcunun
farklı bir şekilde onları anlamasına ve te’vîl
etmesine yol açabilmektedir.

• Esasen Kur’ân, bütün insanlığa hitap etmektedir.
Yani Kur’ân aynı zamanda bilgi, kültür ve
anlayış seviyesi itibariyle sıradan insanlardan filozoflara,
bilim ve fikir adamlarına kadar geniş
bir kitleyi muhatap almaktadır. Böyle olması
sebebiyledir ki Kur’ân’ın anlam boyutuyla
ilgilenen herkes gerek anlama gerekse
yorumlama konusunda kişisel tercih ve
yaklaşımlarda bulunmaktadır.

• Müfessirlerin farklı anlayışlara gitmesine yol
açan önemli bir öznellik sebebi de Kur’ân’ın
farklı kırâatlerle okunmasıdır.

25. Müfessirden Kaynaklanan Öznellik sebepleri nelerdir?

Cevap:
• Müfessirler akıl, zekâ, kabiliyet ve bilgi birikimi
yönünden birbirlerinden farklı seviyede olması.

• İnsanların farklı medeniyet, kültür, çevre ve
ortamlarda sahip oldukları bilinç farklılığı da
Kur’ân yorumcusunun öznel anlayışında etkili bir
unsur olarak görünmektedir.

• İlk dönemlerden itibaren Kur’ân tefsîrinde
başlıca iki eğilim söz konusudur. Bunlardan biri
naklî, diğeri aklî yaklaşımdır.

• Bilindiği gibi insan, olgular dünyasında
yaşamaktadır. Yani o, bulunduğu dünyaya ve
yaşadığı çevreye aittir. Bu sebeple içinde var
olduğu anlam dünyasından koparak yorumda
bulunamaz.

• İslâm düşünce tarihi boyunca çeşitli ilim
dallarına mensup din bilginlerinin, Kur’ân
nasslarını yorumlama konusunda farklı bakış
açısı benimsedikleri anlaşılmaktadır. Bu gruplar
içerisinde kesinlikle kabul edilemeyecek nitelikte
olanı, Kur’ân nasslarının zâhirî tarafını hiç
dikkate almayarak yalnızca bâtınî yönüne itibar
etme anlayışıdır. İşte bu anlayışın tezâhürüne
aşırı yorum denilmektedir.