Kurduğu imparatorluğun yönetiminde Perslerden etkilenen Büyük İskender, satraplık idaresini benimsemiştir. Büyük İskender’in uyguladığı yönetim sistemi de Roma İmparatorluğu’na örnek olmuştur. Roma, satraplık idaresini
geliştirerek eyalet sistemini uygulamıştır.
Roma’da kraldan sonra etkin bir danışma kurulu olan senatoya, soylular girebiliyordu. Roma toplumu patriciler, plepler ve köleler olmak üzere üç sınıfa ayrılmıştı. Senatoda görev yapan soylu sınıfa patrici, Roma’ya sonradan gelip yerleşenlere de plep adı verilirdi. Köleler ise Roma’nın işgali
altındaki ülkelerden getirilmiş, patricilerin evlerinde hizmetçilik ya da uşaklık yapan, tarlalarda işçi olarak çalışan sınıftı.
Sasanilerde Roma İmparatorluğu’nda olduğu gibi yönetime aristokratlar hâkimdi. Sasanilerdeki danışma meclisi, Roma’daki konsüllerle benzerlik gösterse de Sasanilerin soya bağlı hanedan üyelerinin mecliste etkin olması, Roma’dan farklılık gösteriyordu. Ayrıca Sasani İmparatorluğu’ndaki siyasi meşruiyet ve idari yapı, dinî bir karakter taşımaktaydı.
Çin İmparatorluğu’nda yönetim, imparatora karşı yükümlülükleri olan toprak sahiplerinin elindeydi. Çin toplumu, toprak sahipleri ve avam halk olarak iki temel sınıfa bölünmüştür. Avam tabakasının büyük çoğunluğu köylü, toprak sahipleri ise soylu ailelerdir.
Moğol İmparatorluğu’nda kurultay adında bir danışma meclisi vardı. Bu kurultaydaki görevliler soylu oluşlarına göre değil liyakat esasına göre seçilirdi.
Batı Roma İmparatorluğu’nun 476’da yıkılmasından sonra Avrupa’nın sosyo-ekonomik, siyasal ve kurumsal yapısında büyük değişiklikler yaşanmıştır. Roma İmparatorluğu’nun eski gücünü kaybettiği ve özellikle de bireyleri korumakta yetersiz kaldığı dönemde Avrupa’da feodal siyasi yapılar ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Batı Roma İmparatorluğu’nun bıraktığı boşluğu Katolik kilisesi ve feodal sistem doldurmuştur.