Ünite 5 - Yakın Dönem Hadis Çalışmaları Çözümlü Test I

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
1. Osmanlı’da ilk dârulhadîs kimin zamanında
kurulmuştur?
A) Osmangazi
B) Orhangazi
C) I. Murad
D) II. Murad
E) I. Mehmed

Çözüm: Osmanlı dârulhadîsinin I. Murad devrinde
İznik’te Çandarlı Hayreddin Paşa tarafından yaptırıldığı
kabul edilir. Doğru cevap C’dir.

2. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı hadis
müderrislerinin yeterli ve çok çeşitli eser
verememeleri nedenleri arasında yer almaz?
A) Hadis geleneği diğer bölgelere oranla Anadolu’ya
daha geç gelmiştir. Nitekim ilk dârulhadîslerde
hocalık yapanlar rivayet ilimlerinde uzmanlaşmış
kişiler olmaktan ziyade aklî ilimlerde yetişmiş
ama bu arada Buhârî ve benzeri eserleri de
okumuş kimselerdi.
B) Osmanlıda âlimler üzerindeki idârî motivasyon,
diğer bölgelerden çok daha güçlüdür.
C) Hadisle meşgul olanlar bu alanda yeterliliklerini
ispatlamaya yetecek tarzda çalışmalarla
yetinmişlerdir. -
D) Osmanlı eğitim sisteminde hadis ilmi önemli
görülmemiştir ve sistemde hadis ilmine yer
verilmemiştir.
E) Osmanlı’da egemen mezhep olarak Hanefîliğin
kabul edilmesi ekoller arasındaki rekabetin
oluşmasını ve tabiatıyla farklı eserlerin yazımını
azaltmıştır.

Çözüm: Osmanlı hadis müderrisleri incelendiği zaman,
hadis sahasında çok miktarda ve çok çeşitli eserler
vermedikleri görülür. Bu durumun Osmanlı eğitim
sistemindeki fıkıh-kelâm merkezlilikten ve medrese
mezunlarının ağırlıklı olarak idareciliğe
hazırlanmasından kaynaklandığı söylenebilir.
Osmanlılarda ilk Dârulhadîs I. Murad döneminde 14.
yüzyılda yapılmıştır. Osmanlı eğitim sisteminde önemli bir
yer tutan Dârulhadîslerde Buhâri ve Müslimin eserleri
okutulmuştur. Buna rağmen İslam kültüründe Osmanlı
dönemi bir olgunluk ve özümseme dönemidir. Hadis
sahasında da eser yazmak değil hazım ve özümseme
önemlidir. Osmanlılarda hâdis ilmi önemli bir yer tutar.
Bu nedenle Osmanlı eğitim sisteminde hadis ilmi önemli
görülmemiştir ve sistemde hadis ilmine yer verilmemiştir
şeklindeki bir ifade doğru değildir. Doğru cevap D’dir.

3. Aşağıdaki eserlerden hangisi önemli Osmanlı Hadis
âlimleri arasında yer alan Ahmed Ziyâeddîn
Gümüşhânevi’nin eserleri arasında yer almaz?
A) Râmûzü’l-ehâdîs
B) Levâmi‘u ’l-ukûl
C) Garâibü’l-ehâdîs
D) Letâifü ’l-hikem
E) Te’nîbü’l-Hatîb

Çözüm: Gümüşhânevî, Râmûzü ’l-ehâdîs’i daha sonra
Levâmi‘u ’l-ukûl ismiyle kısa olarak şerh etmiş ve bu eser
beş cilt halinde basılmıştır. Bunların yanı sıra onun
Garâibü’l-ehâdîs adıyla 800 kadar hadisi içeren başka bir
eseri daha vardır. Bunu da yine kendisi Letâifü ’l-hikem
ismiyle şerhetmiştir. Te’nîbü’l-Hatîb ise yine önemli bir
Osmanlı hadis âlimi olan Muhammed Zâhid el-Kevserî’ye
ait bir eserdir. Doğru cevap E’dir.

4. Türkiye’de akademik hadisçiliğin başlatıcısı kimdir?
A) M. Tayyib Okiç
B) İbrahim Canan
C) Ahmet Demirci
D) Ali Yardım
E) M. Yaşar Kandemir

Çözüm: Türkiye’de akademik hadisçiliğin başlatıcısı,
aslen Bosnalı olup uzun yıllar başta Ankara İlâhiyat
Fakültesi ve Erzurum İslâmî İlimler Fakültesi’nde dersler
veren M. Tayyip Okiç’tir. Mehmed Said Hatiboğlu ve
Talat Koçyiğit Ankara İlâhiyat Fakültesi’nde onun
yetiştirdiği iki hadis profesörüdür. Doğru cevap A’dır.

5. Türkiye’de hangi tarihler arasında hadis çalışmaları
büyük bir durgunluk yaşamıştır?
A) 1960-1970
B) 1980-1990
C) 1990-2000
D) 1920-1950
E) 1970-1980

Çözüm: İslâmî ilimlerle ilgili çalışmalarda
Cumhuriyetten sonra bir müddet hem nitelik hem nicelik
bakımından bir duraklama ve gerileme oldu. Dinî eğitim
açısından fetret devri olarak isimlendirilebilecek olan
1920-1950’li yılların hadis çalışmaları açısından da çok
farklı olmadığı görülmektedir. Genel olarak
değerlendirildiğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluşundan 1950’li yıllara kadar hadis çalışmaları
açısından ciddi bir durgunluk yaşanmış, bu tarihten sonra
ise yeni bir döneme girilmiştir. 1960-70’li yıllar telif ve
tercüme açısından açılım yılları olarak görülebilir.
1980’lere gelindiğinde ise klasik hadis kitaplarının
tercüme edilmesinin yanında bunların Arapça baskıları da
gerçekleştirilmiştir. Bugün artık, ulusal ve uluslararası
düzeyde de ciddi çalışmalar ve yayınlar yapılmaktadır.
Doğru cevap D’dir.

6. Aşağıdakilerden hangisi Hind alt kıtasında megazi ve
siyer ilmiyle ilk uğraşan ikinci asır hadis
âlimlerindendir?
A) Ebû Musa Necîh es-Sindi
B) Hasan el-Basrî
C) Ebu Cafer ed-Deybülî
D) Şeyh İsmail
E) Radıyyuddîn Hasan b. Muhammed el-Behmeni

Çözüm: İkinci asır hadisçilerinden biri de Sind’e nisbetle
bilinen Ebû Musa Necîh es-Sindî’dir. Hz. Peygamber’in
hayatını ve şahsiyetini, tebliğ faaliyetlerini, siyasî ve
askerî mücadelelerini konu alan bilim dalı olan meğâzî ve
siyerle ilk uğraşanlardandır. Doğru cevap A’dır.

7. Elbani nisbesiyle anılan Muhammed Nâsırüddîn
hangi eserinde zayıf ve uydurma kabul ettiği hadisleri
toplamıştır?
A) el-Hadîs huccetün bi- nefsih fi’l-akâid ve’lahkâm
B) Silsiletü ’l-ehâdîsi’z-za‘îfe ve’l-mevzû‘a
C) Silsiletü’l-ehâdîsi’s-sahîha
D) Vücûbü ’l-ahz bi-hadîsi’l-âhâd fi’l-akâid
E) Sünen-i erba‘a

Çözüm: 1914 yılında Arnavutluk’un İşkodra şehrinde
doğduğu için Elbânî nisbesiyle anılan Muhammed
Nâsırüddîn hadis alanında pek çok eseri bulunan son
dönem âlimlerindendir. Elbânî, özellikle İbn Teymiyye ve
İbn Kayyim el-Cevziyye ekolünü benimseyip ilmî
çalışmalarını Selefi bir çizgide sürdürmüştür. Elbânî’nin
hadis konusunda dikkat çeken yönlerinden birisi,
güvenilirlik açısından hadisleri yeniden değerlendirmeye
tabi tutarak müstakil eserler yazmasıdır. Kendi sahihlik
ölçütlerini esas alarak güvenilir bulduğu hadisleri yedi
cilt halinde Silsiletü’l-ehâdîsi’s-sahîha; zayıf ve uydurma
kabul ettiği hadisleri de dokuz cilt olarak Silsiletü ’lehâdîsi’z-za‘îfe
ve’l-mevzû‘a ismiyle yayınlamıştır. Doğru
cevap B’dir.

8. Modern oryantalizm çalışmaları ne zaman
başlamıştır?
A) I. Dünya Savaşından sonra
B) Sanayi Devriminden sonra
C) Fransız Devriminden sonra
D) Arap-Bizans Savaşından sonra
E) II. Dünya Savaşından sonra

Çözüm: Modern oryantalizmin başlangıcı Fransız
İnkılabı’ndan (1789) sonra olmuştur. 1795’de Paris’te
Sylvestre de Sacy tarafından Yaşayan Doğu Dilleri Yüksek
Okulu kuruldu. Bu okul bütün Avrupa’ya şarkiyatçı
hocalar yetiştirdi. Doğru cevap C’dir.

9. Aşağıdaki hadis âlimlerinden hangisi eserini Hanefi
mezhebinin hadislere dayanmadığı eleştirililerine
cevap vermek amacıyla yazmıştır?
A) Muhammed Abdülhayy Leknevi
B) Muhammed Enver Şâh Hüseynî Keşmîrî
C) Fazlurrahman
D) Zafer Ahmed Tehânevi
E) Seyyid Süleyman Nedvî

Çözüm: Muhtelif sahalarda birçok eseri bulunan
Tehânevî’nin en meşhur eseri şüphesiz İ‘lâü’s-sünen’dir.
Müellif yirmi yıllık çalışmasının ürünü olan eserde Hanefî
mezhebinin görüşlerini destekleyen genellikle ahkâm
hadislerini derleyip şerh etmiştir. Esas itibariyle Ehl-i
Hadis ekolüne mensup bazı kişilerin Hanefî mezhebinin
hadislere dayanmadığı ve kıyası hadise tercih ettikleri
yolundaki iddialarına cevap olarak telifine başlanan eser,
neticede kapsamlı bir hadis mecmuasına dönüşmüştür.
Fıkıh bablarına göre düzenlenen eser “Kitâbü’t-tahâre”
ile başlayıp “Kitâbü’l-edeb ve’t-tasav- vuf’la sona
ermektedir. Müellif zaman zaman çağdaş problemleri de
ele almış bu arada, Kâdiyânîlik hareketine, faizi helal
kılma gayretlerine karşı çıkmıştır. Doğru cevap D’dir.

10. Aşağıdakilerden hangisi oryantalistlerin hadis ilmine
bakış açısını yansıtmaz?
A) İslamiyet’te rivayet edilen hadislerin büyük
çoğunluğunu sahih hadisler oluşturmuştur.
B) Hz. Muhammed hadislerin yazılmasını
yasaklamıştır bu da rivayet edilen hadis sayısını
azaltmıştır.
C) Hadisler ortaya çıkan meseleleri çözmek için
sonraki yüzyıllarda İslam hukukçuları tarafından
uydurulmuştur.
D) Hadislerin bir kısmı Tevrat ve İncil ve eski
hurafelerden derlenmiştir.

E) Hadislerin cerh ve ta’dil kriterleri yeterli değildir.
Çözüm: Farklı görüşleri benimseyenler olmakla birlikte
oryantalistlerin önemli bir kısmı, Hz. Peygamber’in
hadisleri yazmayı yasaklaması sebebiyle sahâbîler
tarafından pek az hadisin rivayet edildiğini ve hadis
külliyatını dolduran rivayetlerin çoğunun Hz.
Muhammed’le ilgisinin bulunmadığını ileri sürerler.
Onlara göre hadisler, ortaya çıkan yeni meselelere çözüm
getirmek için II (VII) ve III. (IX). yüzyıllarda İslâm
hukukçuları tarafından uydurulmuştur. Ayrıca hadislerin
farklı görüşlere mensup kimseler tarafından ortaya
atılması yüzünden birbiriyle çeliştiğini, esasen bir
kısmının Tevrat’tan, İncil’den ve eski hurafelerden
derlendiğini iddia ederler. Özetle Müslümanların hadis
kaynaklarına yaklaşımını ön yargılı bulmak ve onların
otorite kabul ettikleri kaynaklara eleştirel yaklaşmak, cerh
ve ta‘dîl kriterlerini yeterli görmemek, hadisleri
değerlendirmede hadis dışı kaynakları kullanmak gibi
hususlar oryantalist bakış açısının temel
özelliklerindendir. Oryantalistler çoğu zaman yaptıkları
çalışmalarda Arapça metinleri tam anlayamadıkları için
hep menfi sonuçlara ulaşmışlardır. Bu nedenle de genelde
olumsuz düşünme yoluna gitmişlerdir. Doğru c