Türkçede İslâmlaşmak, İslâmiyet’i benimsemek, Müslüman olmak, İslâmiyet’e
yönelmek, İslâmî mahiyet kazanmak gibi anlamlara gelir. Sosyolojik
bir terim olan İslâmlaşma ise, bireyin yahut toplumun İslâm diniyle tanışması
ve bu dinin esaslarını benimsemesi anlamında kullanılan bir kavramdır.
Edebiyatın, bireysel ve toplumsal değişmeyi ifade eden İslâmlaşmaya katkısı
olmuş mudur? Diğer bir ifadeyle Türk-İslâm Edebiyatının, Türkler arasında
İslâm’ın yayılmasında ve benimsemesinde herhangi bir katkısı olmuş mudur?
Bu sorular dikkate alınarak Türk-İslâm Edebiyatının eserlerini dört bölümde
ele almak mümkündür. Bunlar:
1. İslâm inancının, düşüncesinin ve değerlerinin anlaşılmasını ve öğrenilmesini
sağlayan eserler.
2 .İslâm inancını, düşüncesini ve değerlerini yayma (tebliğ) niyetiyle yazı-
lan eserler.
3. Sadece sanatı önceleyen, ancak kullandığı dil, sembol ve mazmunlarla İslâm
dinine ilginin oluşmasını sağlayan eserler.
4. Herhangi bir dinî sembol ve mazmundan yararlanmayan, sadece estetik
değerleri öne çıkartan eserler.
Bu tasnif içerisinde, doğrudan doğruya İslâm inancını, düşüncesini ve değerlerini
yayma (tebliğ) niyetiyle yazılan eserler pek azdır. Doğrudan doğruya
dinî telkin (tebliğ) maksatlı eserlerin yerine, İslâm inancının, düşüncesinin
ve değerlerinin anlaşılmasını ve öğrenilmesini sağlayan eserler yazılmıştır.
Bu anlamda, Türk-İslâm Edebiyatının ilk ürünü olan Kutadgu Bilig’den baş-
lamak üzere pek çok eser adı zikredilebilir. Bir siyâsetnâme olarak da nitelendirilen
Kutadgu Bilig, İslâm ahlakını ve değerlerini sembolik bir dille takdim
eder. Bunu takip eden Atabetü’l-Hakâyık, baştan itibaren bir ahlak ve
değerler kitabıdır.
Dinî-tasavvufî edebiyatın ilk temsilcisi olarak görülen Hoca Ahmet
Yesevî’nin hikmet adını verdiği şiirleri, dinî ve tasavvuf yolunu öğretmeyi
amaçlayan manzumelerdir. Bununla birlikte hikmetler, ata diye nitelendirilen
dervişler ve âşıklar tarafından kopuz eşliğinde ilâhî olarak okunmuştur. Musikîyle
şiirin birleşmesi, atanın şamanı andırması bu kültüre aşina olan halkı
etkilemiş ve onların Müslümanlığı benimsemesini sağlamıştır. Belki bu özelliği
dolayısıyla hikmetler, dinî düşünceyi ve inancı yayma niyetinde olan
edebî eserler olarak nitelendirilebilir.
Hikmet geleneği, Anadolu’da Yunus Emre’nin sehl-i mümtenî üslûbuyla
söylediği şiirlerle yeni bir tarza bürünmüştür. Yunus Emre, halkın kolayca
okuyup anlayacağı bir dille yazmıştır. Bu yüzden de yazılı edebiyatı olduğu
kadar, belki de ondan daha çok sözlü edebiyatı da etkilemiştir. Böylece Yunus
tarzı yahut Yunus üslûbu adı verilen bir edebî anlayış ortaya çıkmış ve
Yunus Emre pek çok şair tarafından taklit edilmiştir. Yunus ve takipçilerinin
şiiri, dinî-tasavvufi düşüncenin ve inançların Anadolu ve Rumeli’de yaygınlık
kazanmasını sağlamıştır.
İslâm inancının, düşüncesinin ve değerlerinin anlaşılmasını ve öğrenilmesini
sağlayan eserleri içeren dinî edebî türlerin her biri, aynı zamanda dinin
yayılmasına da katkı sağlamıştır. Bunlardan farklı olarak sözlü ve yazılı edebiyat
içerisinde gelişen ve halk irfanını besleyen Dede Kokut Hikâyeleri, Hz.
Ali Cenknâmeleri, Hamzanâmeler, Battal-nâmeler, Fütüvvetnâmeler,
Menâkıbnâmeler, Sohbetnâmeler ve gaza fikrini oluşturan bazı
gazavatnâmeler de İslâm ahlak ve değerlerini aktaran eserlerdir. Mevlânâ
Celâleddin-i Rûmî (ö. 1273)’nin Mesnevi’si, Âşık Paşa(ö.1333 )’nın
Garibnâme’si, Süleyman Çelebi (ö. 1422)’nin Vesiletü’n-necat’ı, Yazıcızâde
Muhammed Bîcân (ö.1451)’ın Muhammediye’si ve Eşrefoğlu Rûmî (ö.
1484)’nin Müzekki’n-Nufûs’u gibi eserler, dinî-tasavvufi düşünceyi geliştiren
ve halk irfânını besleyen eserlerdir.
Sanatı öncelemekle birlikte kullandığı dil, sembol ve mazmunlarla İslâm
dinine ilginin oluşmasını sağlayan eserler de yazılmıştır. Leylâ vü Mecnûn,
Mantıku’t-Tayr, Gül ü Bülbül, Şem ü Pervâne, Bülbülnâme ve Hüsn ü Aşk
gibi eserler; sanat ve estetik özellikleri öne çıkan eserlerdir. Bu eserlerde ele
alınan konu, tasavvuf düşüncesinin aşk ve güzellik anlayışından; sabır, yalnızlık,
çile ve gaye gibi idealizmi besleyen fikirlerinden yararlanılarak oluşturulan
alegorik sembollerle sunulmuştur. Türk-İslâm Edebiyatının en seçkin
eserleri olan bu türden aşk mesnevileri, İslâm sanatına ve dolayısıyla İslâm
düşüncesine ilginin oluşmasını sağlamıştır. Bunlardan başka Hayriye gibi,
sanat ve estetik yönü hikmetle buluşturan öğretici eserlerin de bu ilgiyi geliş-
tirdiği söylenebilir.
Görüldüğü gibi, Türk-İslâm Edebiyatı, İslâm dininin anlaşılmasını, kavranmasını
ve yayılmasını sağlayan eserlerin yazıldığı bir edebiyattır.