Merhamet İlkesi: ‘Merhamet Tüm Canlıları Kapsar.’

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
“Erdemlilik kuramı”nın ilk ilkesi merhamettir. Erdemlilik, sorumluluğun
gereklerini yerine getirmenin üstünde bir şeydir. Çevreye de sorumluluğumuzun
sıradan gereklerinin üstünde bir gözle bakmak, İslâmın
çevre ahlâkının temel ilkelerinden biri olsa gerektir. Çevremizdeki doğa ve
canlılar, en üstün erdemlerle kendilerine muamele etmemizi hak etmekte ve
bu tarz muameleler bizim daha yetkin/kamil insan olmamızın da gereği
olmaktadır.

Erdemli insan, tüm ilişkilerinde erdemli düşünüp duyan ve
erdemli davranan insandır. Çevreyle ve özellikle de çevremizdeki canlılarla
ilişkimizde riayet etmemiz gereken en önemli erdemlerden biri merhamet
erdemidir.

Merhamet, ilk olarak, haksız yere öldürmemek, acı vermemek,
zalim olmamak, zulüm etmemek, yani merhametsiz olmamaktır. Bir hadiste
hayvanlarla ilgili merhametsizliğe karşı insanlar şöyle uyarılır: “Haksız
olarak bir serçeyi öldürenden Cenab-ı Hak kıyamet gününde hesap
soracaktır.” (Müslim, “Sayd”, 57) Hayvanlara zulmetmemek insanlara
zulmetmemekle yakından bağlantılıdır ve o oranda ahlâki bir gerekliliktir.

Nitekim Kur’an-ı Kerim, “Yerde yürüyen hayvanlar ve kanatlarıyla uçan
kuşlar da ancak sizin gibi birer toplulukturlar” (En’am/6: 38) buyurmaktadır.
Hayvan hakları denildiğinde genellikle onların hayatlarına müdahale
edilmemesi, fıtri yapılarına uygun işlerde çalıştırılmaları, kaldırabilecekleri
kadar yük taşıtılmaları, gerekli yiyeceklerinin yeterince ve zamanında
verilmesi, tabii ortamlarının ve üreme imkanlarının sağlanması, kendilerine
işkence ve eziyet edilmemesi, hasta olduklarında tedavi ettirilmeleri gibi
hususlar akla gelir.

Osmanlı Türkleri, hayvanların korunması, barınması,
yetiştirilmesi ve bu tür haklarına riayet edilmesi gibi birçok hususta çağının
anlayışının çok üzerinde uygulamalar sergilemişlerdir. Bunun en iyi
göstergeleri, hayvanlar için kurdukları vakıfların bolluğu, kedi ve köpeklerin
bakımları için vakfiyelere şartlar koymaları, evler yapılırken uygun yerlere
hayvanların su içebilmeleri için yalaklar yapılması, kuşlara yuva temini
amacıyla cami ve medrese gibi binaların duvarlarına arabesklerle süslü kuş
evlerinin yapılması gibi örnek ve çoğu diğer milletlerde görülmeyen
uygulamalardır (Öztürk, 2008).

karşısında bile zor, zayıf ve mazlum durumda olanlara acımak, merhametli
olmak ve her zaman yardım elini uzatmaktır. Çevremizdeki canlılar çoğu
zaman böyle durumlara düşebilmektedir. Bu durumda onlara merhametsizlik
etmemekle kalmayıp, şefkat ve merhametle yaklaşarak yardım etmek İslâm
çevre ahlâkının yüksek ilkelerindendir. Yine bir hadiste merhamete şöyle
teşvikte bulunulmaktadır:

“Siz yeryüzünde olanlara merhametli olunuz ki, göktekiler de size merhametli olsunlar.”
(Ebu Davud, “Edeb”, 58; Tirmizi, “Birr”, 16)

Keza, bir gün bir adam Rasulullah’a dedi ki: “Ya RasulAllah! Ben
koyun kesiyorum, ancak ona acıyorum.” Veya şöyle dedi: “Ben koyunu
kesmeye acıyorum.” Bunun üzerine Rasulullah iki kere şöyle buyurdu: “Sen
koyuna merhamet edersen Allah da sana merhamet eder.” (Buhari, 2005,
378)

Erdemlilik sadece merhameti değil, merhamete muhtaç olan veya olmayanlara
karşı, elden geldiğince sevgiyi ve muhabbeti de gerektirmektedir. Bu
da çevreye yönelik erdemlilik kuramının ikinci temel ilkesidir.