İslâm Ahlâkının temel kavramı, insani varoluşun ön şartı olan, hayattır.
Hayat, bütün ahlâki kavramların merkezindedir ve diğer kavramların hepsi
hayat dolayısı ile ve hayatla irtibatı içinde anlamını kazanır.
Hayat, insanın varoluşunu isimlendirir. Hayat, dünya hayatı ve ahret
hayatı olmak üzere iki kısma ayrılır. Ölüm, dünya hayatının biterek, ahret
hayatının başlamasını ifade eder. İnsanlara hayatı, Cenab-ı Hakk ihsan
etmiştir. O’nun dışında başkaları tarafından, bu kim olursa olsun fark etmez,
dokunulması kabul edilemez.
Hayat her insana Cenab-ı Hakk tarafından verilir. İnsana hayatın
verilmesi, onda Cenab-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarının tecelli etmesi anlamına
gelir. Hayat, sadece maddi/biyolojik manası ile canlılık anlamına gelmez;
bunun ötesinde insanın sahip olduğu veya ilişkili/irtibatlı olduğu şeylerin
varlığının ötesindeki bir boyutu olarak, manası da hayatın bir parçasıdır.
Şeylerin manası, çok kısa ifade etmek gerekirse, onlarda insanı ilgilendiren
cihettir. Cisimlerin, bitkilerin ve biyolojik canlılığın bir düzen içinde mana
kazanmış haline, dünya denilmektedir. İnsan, bir dünyanın parçası olarak ve
bu dünya içinde hayatını sürdürür. Aile hayatı, meslek hayatı, özel hayat gibi
ifadeler hayatın bu boyutu ile ilgilidir. Hatta insanın hayatı denildiğinde
canlılığından daha çok onun varoluşunun manalarla dolu veya manalardan
ibaret bu boyutu kast edilir.
Kur’an-ı Kerim’de “dünya” kelimesi yerküre anlamında kullanılmaz. “Yerküre”yi
ifade etmek için hangi kelime kullanılır?
Kur’an-ı Kerim’de “dünya hayatı” ile “ahiret hayatı” birbirinden ayrı
olarak zikredilir. Hayat, sadece “bu dünya”da olan değil bunun ötesinde ahret
hayatı denilen ve öldükten sonra gerçekleşecek “öteki dünya”da olacak olanı
da ifade eder. Dünya ve ahret hayatı, Müslüman’ın kararlarını alırken ve
fiillerini gerçekleştirirken dikkate aldığı çerçeveyi ve ufku teşkil eder.
Müslüman’ın uzak geleceği ahrettir, ahret hayatıdır. Müslüman etrafında olup
biten olayları, karşı karşıya geldiği veya beraber iş yaptığı insanlarla ilgili
kararlar alır, fiiller gerçekleştirirken hayatın dünya ve ahret boyutlarını
birlikte dikkate alır. Hayat ve bu çerçevede dünya ve ahret hayatının teşkil
ettiği bütünlük, İslâm ahlâkının temel kavramıdır. Bir fiili gerçekleştirirken,
bir kararı alırken uhrevi ve dünyevi boyutu birlikte dikkate almak, İslâm
ahlâkının ilkelerinden biridir.
İslâm ahlâkının kavramları, Hz. Peygamber’in tebliği ile ta’ayyün eden bu
dünyanın ilkeleri ve kurallarına tekabül eder. Bu dünyayı bir bütün olarak
dikkate almadan, kavramları anlamak ve onlarla irtibat kurmak mümkün
olmaz.