Bayram, neşe, sevinç ve eğlence günü demektir. Hz. Peygamber, Medine’ye
hicret edince, Medinelîler’in yılda iki bayram, eğlence ve sevinç günü
olduğunu görüp “Yüce Allah size o iki bayram günlerine bedel olarak daha
hayırlı iki bayram günleri ihsan buyurmuştur” diye müjdelemiş, o günlerin
Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı günleri olduğunu haber vermiştir. İşte
o tarihten itibaren Müslümanlar, bu günleri biri Ramazan Bayramı, diğeri
Kurban Bayramı olarak kutlamaya devam etmişlerdir.
Ramazan Bayramı üç, Kurban Bayramı ise dört gündür.
Müslümanların kutladıkları bu bayramlar,
hem dinî hem de sosyal yönlüdür. Ramazan ayında zekât ve fitrelerle
birbirleriyle yardımlaşıp dostluk ve kardeşliklerini perçinleyen ve her çeşit
meşakkatlere katlanıp oruçlarını tutan Müslümanlar, bir aylık yasaktan sonra
yeme içme serbestliğine ulaşmış ve artık bayram yapmayı hak etmişlerdir.
Yine dünyanın dört bir köşesinden gelip Mekke’de buluşarak hac görevini îfâ
eden hacılar ile dünyanın her bir köşesinde yaşayan diğer bütün Müslümanlar
aynı günde kurbanlarını kesip kurban etlerini paylaşarak büyük bir coşkuyla
bayramlarını yaparlar.