Cuma namazı öğle vaktinde ve cemaatle kılınır. Önce minareden ezan (dış
ezan) okunur. Sonra dört rek‘atlık cuma namazının sünneti, öğle namazının
sünneti gibi kılınır. Hatip minbere hutbe okumak üzere çıkıyorsa, bu namaza
başlanmaz. Ancak önceden başlanmış ise tamamlanır. Hatip minbere
çıkmaya başlayınca müezzin ezan (iç ezan) okur, hatip ezanı minberde
oturarak dinler. Ezan bittikten sonra, hutbesini ayakta cemaate yönelerek
sunar. Hatip hutbesini sunarken cemaat her hangi bir işle meşgul olmaz,
konuşmayıp susar ve büyük bir dikkatle hutbeyi dinler. Hatip hutbeyi
bitirdikten sonra müezzin kâmet getirir. Bu esnada hatip minberden inerek
mihraba geçer ve iki rek’at cuma namazını, sabah namazının iki rek’at farzı
gibi kıldırır. Cuma namazının farzı kılındıktan sonra dört rek’at cuma
namazının son sünneti, öğle namazının dört rek’at sünneti gibi kılınır.
Böylece namaz tamamlanır.
Ülkemizde uzun yıllardan beri bir de “zuhr-i âhir” (ez-zuhru’l-âhir)
adıyla dört rek‘atlik bir namaz daha kılınmaktadır. Son öğle namazı anlamına
gelen bu ilave namaz, cumanın şartlarıyla ilgili ihtilaflardan ve aşırı
sayılabilecek bir hassasiyetten kaynaklanmıştır. Bir yerleşim yerinde birden
fazla camide cuma namazı kılınmışsa bunlardan birisinin geçerli diğerlerinin
şüpheli olacağını söyleyen bazı müctehitler, söz konusu şüpheyi “Vaktine
yetiştiğim halde henüz edâ etmediğim yahut henüz üzerimden düşmeyen son
öğle namazını kılmaya” niyetiyle edâ edilecek dört rek‘atlik bir namaz ile
gidermeyi düşünmüşlerdir. İbadetler, dinin ana kaynaklarının emrettiği
biçimde yapıldıktan sonra yersiz şüpheye yer olmadığından, insanların
kendiliklerinden bir ibadet ihdas etme hakları bulunmadığından ve ilave
ibadet uygulamalarının bid‘at kapsamına girmesi tehlikesi bulunduğundan
hangi isim ile olursa olsun böyle bir namazın kılınması çok doğru
olmayacaktır.
Cuma namazının farzına imam selam vermeden önce yetişen kişi, imam
selam verdikten sonra ayağa kalkarak cuma namazını tamamlayabilir. Ancak
İmam Muhammed’e göre ikinci rek‘atın rükû‘undan sonra imama uyan kişi,
cuma namazını değil öğle namazını tamamlar. Cuma namazı cemaatle
kılındıktan sonra kılmayanlar tarafından kazâ edilemez. Bunun yerine öğle
namazı kılınır. Kur’ân-ı Kerim’de, cuma namazı için ezan okunduğu zaman
alış veriş gibi kişiyi ibadetten alıkoyan akitlerin yasaklandığı bildirilmiştir
(el-Cumu’a 62/9). Fıkıh bilginleri, bu yasağın namaz bitinceye kadar devam
ettiğini ve bu yasağın yalnız cuma namazını kılmakla yükümlü kişilerle ilgili
olduğunu açıklamışlardır. Hanefi ve Şâfiî fıkıh bilginleri, cuma namazını
kılmakla yükümlü kişilerin yasağa rağmen yaptıkları akitlerin mekruh
olmakla birlikte câiz olduğunu, Mâlikî ve Hanbelî fıkıh bilginleri ise bu tür
akitlerin geçersiz olduğunu ileri sürmüşlerdir.