Hz. Osman öldürüldükten sonra Medine’de bir iktidar boşluğu meydana
geldi. O güne kadar halife seçiminde dikkat çeken uygulamalardan biri
halifenin Medineliler tarafından seçilmesi, ikincisi ise Kureyşlilerden
olmasıdır. Artık halifenin meşru kabul edilmesi, ancak bu uygulamaların
dikkate alınmasıyla mümkündü. Bu sebeple Hz. Osman öldürüldükten sonra
asiler kendileri halife seçmek yerine, Medinelilere yeni bir halife seçmeleri
için baskı yapmaya başladılar.
Hz. Ali’ye halifelik teklifi yapıldığında önce Hz. Osman’ın öldürülmesinin
ardından ortaya çıkan kargaşa ortamında hilâfete gelmesinin makul
olmayacağını düşünerek öneriyi reddetti. Zira halifenin adı etrafında uzlaşma
olmasını arzu ediyordu. Uzlaşma olmadan halife seçiminin ciddi sıkıntılar
doğuracağını düşünüyordu.
Halifelik önerisi Hz. Ali’nin dışında, Hz. Ömer’in vefatından önce
oluşturduğu şura üyelerinden Zübeyr b. Avvâm, Talha b. Ubeydullah ve Sa‘d
b. Ebû Vakkâs’a da yapıldı; ancak onlar da kendilerine yapılan önerileri
kabul etmediler.
Tekrar ısrar edilmesi üzerine Hz. Ali hilâfet görevini kabul etti. Önce
evinde, ardından da Mescid-i Nebevî’de yapılan biatle halife oldu (Zilhicce
35/Haziran 656). Büyük çoğunluğun desteğini almakla birlikte etkili olan
bazı kişiler, biat etmek yerine tarafsız kalmayı tercih ettiler. Bunlar arasında
Sa‘d b. Ebû Vakkâs, Üsâme b. Zeyd, Abdullah b. Ömer, Hassân b. Sâbit, Ebû
Said el-Hudrî, Muhammed b. Mesleme, Numan b. Beşir ve Zeyd b. Sâbit
zikredilebilir.