Hz. Ömer Döneminde Fetihlerden Sonra Yapılanlar

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Fethedilen yerlerdeki insanlar eğer savaşsız antlaşma yapmayı kabul
etmişlerse sözlerine sadık kaldıkları sürece esir ve köle muamelesine tabi
tutulmayacaklardır. İslam’ı kabul ettiklerinde müslümanlarla aynı haklara
sahip olacaklarına, eski dinlerinde kalmak istediklerinde cizye ödemek
şartıyla zimmî statüsüne girerek can ve mal güvenliğine kavuşacaklarına,
kendilerine din ve vicdan hürriyeti tanınıp mabedlerine dokunulmayacağına
ve ibadetlerine karışılmayacağına dair kendileriyle antlaşmalar yapılmıştır.
Hz. Ömer, savaşarak ele geçirilen yerlerde yaşayan halkın da barış
yoluyla ele geçirilen yerlerin halkı gibi zimmî statüsünde kabul edilmesini ve
ziraata elverişli topraklarının ödeyecekleri haraç karşılığında kendilerine
bırakılmasını istemiştir. Hatta onun, ganimet statüsüne göre (Enfal 8/41) gaziler
arasında dağıtılan veya Medine’ye gönderilen beşte bir nisbetindeki
beytülmal hissesi esirleri dahi serbest bıraktığı ve topraklarını da bazı
müslümanların ganimet olarak kendilerine verilmesini istemelerine rağmen
onlara iade ettiği görülür.

Hz. Ömer, fetihlerden sonra ortaya çıkan çeşitli konuları ve ihtiyaçları
görerek bunların halledilmesi için çaba harcadı. Kazanılan ganimetlerle
Müslümanların eline geçen bu çok büyük coğrafyada yaşayan başka dinden
insanlar ve onların sahip oldukları toprakları ele alarak başladı. Ganimet ve
toprak meseleleri yanında müslümanların Suriye’de yerleşimi hususunu
görüşmek üzere Safer 16 (Mart 637) tarihinde bazı sahabîlerle birlikte Câbiye
şehrine gitti. Suriye’deki bütün valilerin katıldığı toplantıda gelirlerin
taksiminde göz önünde bulundurulacak esasları ortaya koydu ve
müslümanların gayri müslimlerle münasebetlerinde dikkat edecekleri
hususlara işaret etti.

Barış veya savaş yoluyla alınmalarına ve Hz. Peygamber’in yaptığı
taksimata göre toprakların sahiplerine verilmesini istedi. Topraklardan
beytülmal hissesi olarak Hz. Peygamber’in hanımlarına düşen paylar
hususunda kendilerini serbest bıraktı; bir kısmı toprağı, bir kısmı gelirini
almaya karar verdi. Fedek toprakları yarısı Hz. Peygamber’e ait olmak üzere
barış yoluyla ele geçirilmişti. Hz. Ömer bu toprakların fiyatını tesbit ettirdi.
Yarısının karşılığını Fedekliler’e ödedikten sonra onları da diğerleriyle
birlikte Suriye tarafına gönderdi.

Aynı tarihte Necranlı hıristiyanları da Kûfe taraflarındaki Necraniye’ye
gönderdi. Mallarını satın alarak zarara uğramalarını önledi. Ayrıca gittikleri
yerde kendilerine geniş topraklar verilmesini, bu topraklardan bir süre vergi
alınmamasını, daha sonra Hz. Peygamber ile yaptıkları antlaşmaya uygun
biçimde cizye almaya devam edilmesini valilerinden istedi.

Hemen her yerdeki fetihleri, kitleler halinde İslam’a katılmalar takip etmiştir. Bu
katılmalar, müslümanların yaşantısında gördükleri İslam’ın en doğru din
olduğu yolundaki inanç ve tercihleriyle gerçekleşmiştir. Müslümanlar,
fethettikleri yerlerde yaşayan halkı tarih boyunca pek çok yerde yapıldığı gibi
öldürme veya köleleştirme yoluna gitmemişlerdir. Hiç kimse zorla İslamiyet’e
sokulmamıştır. Yapılan antlaşmalarla gayri müslimler dinî ve hukukî temele
dayalı kültürel kimliklerini Irak, Suriye, Filistin, Lübnan, Anadolu ve Mısır’da
günümüze kadar koruyarak İslam toplumu içinde yaşama imkânı bulmuşlardır.