Sürâka b. Mâlik’in Hz. Peygamber’i Yakalama Girişimi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Kureyşlilerin Hz. Peygamber’i ölü veya diri yakalayana ödül verecekleri
haberi, Müdlicoğullarının bulunduğu bölgede de duyulmuştu. Hz. Peygamber
yola çıktıktan sonra Salı günü Müdlicoğullarının bölgesi olan Kudeyd’e
ulaştı. Sürâka b. Mâlik, kabilesi olan Müdlicoğullarından bazı adamlarla
otururken, yanlarına gelen birisinden, Kudeyd’in sahiline yakın bir yerden
geçen birkaç kişinin varlığını duyunca bunların Hz. Peygamber ile
arkadaşları olduklarını anladı. Adama göz kırparak susmasını istedi. Zira Hz.
Peygamber için belirlenen ödülü tek başına almak istiyordu. Kısa bir süre
daha oturduktan sonra kalkıp evine gitti. Zırhını giyip silahını kuşanarak yola
çıktı. Amacı, Hz. Peygamber’i yakalayıp Kureyşlilere teslim ederek yüz
develik ödülü almaktı.

Sürâka’nın geldiğini gören Hz. Ebû Bekir, tedirginlik içinde, “Ey Allah’ın
Resûlü! Yanımıza kadar gelindi!” dedi. Hz. Peygamber mağarada söylediği
sözleri tekrar etti: “Tasalanma! Allah bizimledir.” (Tevbe 9/40)
Sürâka, Hz. Peygamber’in bir şeyler okuduğunu duyacak kadar
yakınlarına gitti. Bu sırada atının ön ayakları kuma batmaya başladı. Sürâka,
atından düştü; atını hareket ettirmeye gayret ettiyse de başarılı olamadı.
Karşılaştığı olay karşısında hayretler içinde kalan Sürâka, Hz.
Peygamber’in diğer insanlardan farklı bir özelliğinin olduğuna inandı. Ondan
eman diledi ve içinde bulunduğu durumdan kurtulması için Allah’a dua
etmesini rica etti. Hz. Peygamber dua edince Sürâka’nın atı kumdan kurtuldu.
Sürâka, Kureyşlilerin Hz. Peygamber’i ele geçirmek için yürüttükleri
faaliyetlerinden bahsetti. Onlara yol azığı vermek istediyse de Hz. Peygamber
kabul etmedi.

Sürâka, Hz. Peygamber’e kendisinden bir isteği olup olmadığını sordu;
Hz. Peygamber, peşlerinden gelecek kimseleri engellemesini istedi. Enes b.
Mâlik’in dediği gibi, “Sürâka, günün başında Allah’ın Elçisi aleyhine çalışan,
onun canına kasteden bir kimse iken, günün sonunda onun hayatını savunan
bir silah olmuştu!” (Buhârî, “Menâkıbu'l-ensâr” 45).