İstenilen tarzda hazırlanan ebru, teknenin üstüne sağ veya soldan yavaşça
yatırılan ve 15 saniye kadar bekletilen kâğıda bütün güzelliğiyle geçer.
Ebruyu yapandan tarafa olan iki köşeden tutulup kaldırılan kâğıt öne doğru
çekilir ve uzun çıtalar üstüne serilerek gölgede kurumaya bırakılır.
Teknede yapılan nakışlar ancak bir tek kâğıda geçirilebilir, daha başka
kâğıda alınamaz. Bir kere yapılan ebrunun tıpkısı da bir daha tekrarlanamaz,
ancak benzeri yapılabilir.
Bu bakımdan, her ebru, asla kopya edilemeyecek bir sanat eseridir.
Yine Necmeddin Okyay’ın buluşu olarak XX. yüzyılın Türk hat sanatında
yer alan yazılı ebrular vardır.
Bir hat eseri Arap zamkı eriyiği ile kâğıda yazıldıktan ve kurutulduktan sonra ebru teknesine yatırılırsa, zamklı yerler ebruyu almaz ve yazılı kısım kâğıdın rengiyle kalır.
Eski yazma kitaplarda kâğıttaki yazı sahasının ayrı, etrafının ayrı renge boyanmasına akkâse, böyle kâğıtlara da akkâseli kâğıt denilir. İşte bu işlem, ebruya da tatbik edilmiştir.
Hatta XVII. asırda, Hindistan’ın Bijapur şehrinde, bu teknikle ebru-resimler yapıldığı bilinmektedir. Ancak, Necmeddin Okyay bunları görmediği ve işitmediği halde, hafif ebrulu kâğıdın ortasına Arap zamkı eriyiği sürüp, koyuca renklerle ikinci defa tekneye yatırdığında iki ayrı ebrulu, yani akkâseli ebru denilen kâğıt ortaya çıkmıştır; bu tarz yine Necmeddin Okyay tarafından yazılı ebruya da tatbik edilmiştir.
Yazılı ebru nasıl yapılır?
Arap zamkı eriyiği ile kâğıda yazılan ve kurutulan yazılar tekneye
atıldıklarında zamklı kısımlar ebruyu almaz.
Yazılar kâğıt rengiyle kalır.