İslâm’ın beş rüknünden biri olan ve temizlemek anlamına gelen zekât, bu
temizlemeyi üç yönden gerçekleştirir:
1- Ahlâki Yönden:
Zekât ahlâkî temizlik yönünden; hırsı, tamahı ve
zenginlerin hak yedikleri fikrini yok eder. Fakirlik sorununu çözmede,
zenginleri etkin ve sorumlu kılar. İnsan ruhunu hırsa bağlı olarak büyüyen
servet hâkimiyetinden kurtarır. Kur’ân-ı Kerim Müslümanı şöyle ikaz
eder: “Siz, sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcayıncaya kadar, asla
iyiliğe ermiş olamazsınız. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu
bilir” (Âl-i İmrân 3/92). Kur’ân-ı Kerim de ısrarla bu ahlâkî arınma
noktasına işaret etmiş, zekâtın hikmetini bu hususa hasretmiş ve Hz.
Peygamber’e hitaben şöyle buyurmuştur: “Onların mallarından sadaka al
ki, bununla kendilerini (günahlarını) temizlemiş, bununla onları
bereketlendirmiş (kendilerini muhlisler mertebesine yükseltmiş) olasın”
(et-Tevbe, 9/103). Faizle zekâtı karşılaştırarak da şöyle buyurmuştur:
“İnsanların mallarında artış olsun diye faiz (cinsin)de verdiğiniz şey
Allah katında artmaz. Allah’ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekât ise, işte
sevaplarını kat kat arttıranlar onlardır’’ (er-Rûm 30/39).
2- İktisadi Yönden:
Zekât, servetin kendisini, eşit olmayan fırsatlardan
istifadeyle gittikçe daha az ellerde toplanma eğiliminin şerrinden temizler.
Zekât, az kimseden malların fazlalığını alır ve onu hayatın zaruretlerini
sağlamak maksadıyla çok olan diğer insanlara verir. Bunun için servet
kazanma teşvik edilmiştir: “Artık o namaz kılınınca yeryüzüne dağılın;
Allah’ın lütfundan nasip arayın, Allah’ı çok zikredin ki umduğunuza
kavuşasınız’’ (el-Cumu‘a 62/10).
3- Sosyal Yönden:
Zekâtın temizleme ameliyesini gerçekleştirdiği üçüncü
alan, sosyal sahanın tamamıdır. Bir yanda fakir halkın, diğer yanda
milyarları olanların bulunduğu millet, pek talihsiz bir millettir. Zekât
sayesinde toplumsal farklılıklar azalır, zenginlere sırf bu yüzden
düşmanlık duyulmaz. Kur’ân-ı Kerim’in sadakayı faizle karşılaştırması
bundandır: “Allah faizin bereketini tamamen giderir. Sadakası verilen
malları ise arttırır” (el-Bakara 2/275). Zekât ile riba (faiz) ters
doğrultudadırlar. Başından sonuna kadar, ahlâki ve manevi yönlerden
birbirlerine zıttırlar.
Zekâtın toplumsal yardımlaşma ve dayanışma açısından ne kadar büyük
bir potansiyele sahip olduğu, fakirliğin ortadan kaldırılmasında ve ülke
kalkınmasında oynadığı etkin roller, somut örneklerle anlatılarak kişilere
zekât bilinci kazandırılabilir. Zekâttan beklenen önemli faydaların elde
edilebilmesi için, Müslümanların bir araya gelerek kuracakları güvenilir
dernek ve vakıflarla zekâtların yerli yerince edâsı uygun düşer.