Kurban konusuyla ilgili bu son başlık altında, sıkça sorulan bazı konulara
değineceğiz.
— Vasiyeti olmadıkça ölmüş bir kişi adına kurban kesilmesi doğru
bulunmamıştır. İslâmın sorumluluk/teklif anlayışına göre kişi ancak kendi
amelinin karşılığını görebilir (et-Tûr 52/21; en-Necm 53/39; el-Müddessir
74/38).
Dolayısıyla yapılan bedenî ya da malî ibadetlerden sadece yapanlar
sevap kazanırlar. Fakat ardından kurban kesilmesi yönünde bir vasiyeti varsa, parası, ölenin kendi malından alınmak üzere bu vasiyeti yerine getirilir. Bu itibarla, son zamanlarda yaygınlık kazanan para toplayarak Hz. Peygamber ve ehl-i beyti adına kurban kesilmesi âdetinin söz konusu ilkeyle uyumlu olmadığı ve terkedilmesi gerektiği söylenmelidir.
— Kurban ibadeti, ancak belli hayvanların yukarıda açıklanan şekliyle
kurban bayramı günlerinde kesilmesi (irâka-i dem) yoluyla yerine
getirilebilen özel bir ibadet olduğu için bedelinin veya kendisinin
bağışlanması biçiminde edâ edilmesi söz konusu olamaz. Daha açık ifadeyle, kurban kesmek yerine parasını veya canlı olarak kendisini bir fakire ya da hayır kurumuna bağışlayarak bu ibadet yerine getirilemez. Bu durumda verilen para ya da canlı hayvan kurban değil, herhangi bir sadaka olur.
— Kurbanlık hayvanın satımı ve alımı, diğer meşru malların satım ve alımı
gibidir. Pazarlık câizdir, vadeli satışı yapılabilir, faize bulaşmamak kaydıyla
ödemesi kredi kartı ile yapılabilir. Birim fiyatının belirlenmesi şartıyla canlı
kilo veya karkas et kilo olarak satılması da câizdir. Karkas olarak satımında
net fiyatın kesim sonrasında ortaya çıkacak olması, satım akdine zarar
vermez. Çünkü tarafları nizaya götürmeyecek ölçüde birim fiyat belirlenmiş
ve karşılıklı rıza sağlanmıştır.
— Kurban yükümlüsünün, güvenilir birisine vekâlet vererek kurbanını
kestirmesi mümkündür. Fakat kurban ibadetinin asıl amacı, bu coşkuyu ve
bilinci aile bireyleriyle, eş-dost ve akrabalarla birlikte yaşamakta gizlidir.
Kurbanı bizzat almak, kesiminde bulunmak, etini ikram edip paylaşmak hem Hz. İbrahim ve İsmail’in içten adanmışlığını daha yakından hatırlatacak hem de dayanışma ruhunu daha hissedilir olarak yaşatacaktır.
— Kurban kesildikten sonra kurban namazı adıyla herhangi bir namaz
kılınmaz. Böyle bir namazın aslı yoktur. Konuyla ilgili olarak aktarılan
rivayetler uydurmadır. Aynı şekilde, kesilen kurbanın kanının alına veya yüze sürülmesi de doğru değildir. Kaldı ki, akan kan necistir ve birçok hastalığın da sebebidir. Kur’ân ve Sünnet’te aslı olmayan ibadet türü uygulamaların genel adı bid’attır. Müslümana düşen önemli görevlerden birisi de bid’atlara kapıyı kapatmaktır.