Adak bir şarta bağlı olup olmaması açısından ikiye ayrılır:
1- Bir şarta bağlı olmayan adağa mutlak adak denir.
“Allah rızası için kurban keseceğim;
üç gün oruç tutacağım” gibi.
Bunlar adandıktan hemen sonra gerekli hale gelir ve geciktirilmeden yerine getirilmesi müstehab olur.
2- Bir şarta bağlı olan adağa mukayyed veya muallâk adak denir.
“Sınavları verirsem Allah rızası için dört rekât namaz kılacağım;
çocuğum olursa bir ay oruç tutacağım” gibi.
Bu tür adak, kendisinin bağlandığı şart gerçekleştiğinde vacip hale gelir.
Şart gerçekleşmeden önce adanan şey yapılırsa, nâfile olarak yapılmış olacağından adak yerine getirilmiş sayılmaz. Dolayısıyla şartın gerçekleşmesini takiben yeniden edâ edilmesi gerekir.
İnsanlar genellikle mukayyed türü adaklarda bulunduklarından bunlarla ilgili
bazı hükümleri hatırlamakta fayda vardır:
Yerine getirilmesi ileride gelecek belirli bir zamana bağlanan, mesela
“Recep ayında oruç tutmak adağım olsun” gibi adaklarda Hanefîlere göre
belirlenen zaman önemli değildir; vaktinden önce de adak yerine getirilebilir.
Şâfiîler ile birlikte diğer bazı mezhepler ise söz konusu tarihin bağlayıcı
olduğunu ve adağın ancak o tarihte yerine getirilebileceğini söylemişlerdir.
Eğer zamana bağlanmış adak, sadaka gibi malî ibadetlerden olursa, fakirlerin bir an önce istifade etmelerini sağlamak amacıyla, zamanından önce de yerine getirilebileceği hususunda görüş birliği vardır.
Yukarıdaki paragrafın ilk cümlesinde “ileride gelecek belirli bir zaman” dendiğine ve hükmün buna bağlandığına dikkat ediniz. İleride gerçekleşecek şart ile karıştırmayınız.
Zira hatırlayacağınız gibi, şart gerçekleşmeden önce adak yerine getirilemiyordu.
Herhangi bir yerle kayıtlı adaklar, o yerin dışında da yerine getirilebilir.
Söz gelimi “Sultanahmet Camii’nde iki rekât namaz kılma;
Konya’daki yoksullara sadaka verme” adakları bir başka camide ve bir başka şehirde ifa edilebilir.
Zaman, mekân ve şahıs yönüyle belirleme yapılan tasadduk adaklarında
belirlemelere uymak şart değildir. Adanan sadakalar, başka zaman ve
mekânlarda, başka kişilere de verilebilir.
Gerçekleşmesi istenmeyen bir şarta bağlanan adaklar yemin hükümlerine
tabidir.
Mesela “sigara içersem bir hafta oruç tutacağım;
yalan söylersem bir maaşımı sadaka vereceğim” gibi adaklarda elbette verilen sözde durulması istenir. Buna rağmen istenmeyen şart meydana gelirse adak sahibi, ya adağını yerine getirir ya da yemin keffareti öder.
Bu tür adaklarda yemin anlamı daha belirgin olduğu için Hanefîler, yemin kefareti ödenmesini daha uygun bulmuşlardır.
Adağını yerine getirmeyen kimseye hangi yaptırım uygulanabilir?
Adak, kişinin dindarlığıyla ilgili bir konu olduğundan, daha açık deyimiyle
kul ile Allah arasında kalan bir boyut olduğundan tıpkı yeminde olduğu gibi
herhangi bir dünyevî yaptırıma sahip değildir.