Sayı ve Temyîzi
Türkçede sayılar, sıfatlar arasında ele alınır ve tarifi şöyle yapılır: Varlıkların Sayılarını Belirten Sıfatlar Sayı sıfatları kendi içinde kısımlara ayrılır:
a. Asıl Sayı Sıfatları: Asal sayılarla ifade edilirler. Örnek: Beş kalem, üç çocuk, bin lira.
b. Sıra Sayı Sıfatları: Varlıkların sırasını belirten sıfatlardır. Örnek: Dördüncü kat, üçüncü sokak, ikinci sınıf.
Türkçede “asıl sayı sıfatı” dediklerimiz, Arapçada sıfat kabul edilmez.
Örneklerle açıklarsak, “Üç öğrenci sınıftan çıktı= ”خَرَجَ ثَلاَثَةُ طُلاَّبٍ مِنَ الصَّفِّ
cümlesinin Arapça ifadesinde “üç= ثَلاَثَة ”; Türkçedeki gibi sıfat değil, cümlenin öznesidir. “Öğrenci= طُلاَّبٍ ” ise, Arapçaya göre temyîzdir. Öyle olunca, Arapçada asıl sayılardan sonra “Temyîz” kavramı söz konusudur.
Temyîzin tarifi şöyledir: Temyîz, müphem (kapalı) olan isim (zat) veya nispeti (cümleyi) açıklamak için zikredilen nekre isimdir. شَاهَ دْتُ ثَلاَثِينَ سَائِحًا (Otuz turist gördüm) cümlesinde müphem olan isim (zat), ثَلاَثِينَ sayısıdır.
ثَلاَثِينَ ,سَائِحًا deki kapalılığı giderdiği için temyîzdir. “Otuz” kelimesi, muhatabın zihninde sayılan şeyin ne olduğu konusunda bir açıklık sağlamaz. Bunu muhatabın zihninde netleştirecek bir kelime zikrederiz ki, bu kelimeye temyîz denir. طَابَتِ القَرْيَةُ هَوَاء (Köy hava yönünden iyidir/Köyün havası iyidir) cümlesinde هَوَاء cümledeki kapalılığı giderdiği için temyîzdir. Müphem olana da mümeyyez denilir.
Mümeyyez iki çeşittir:
a. Melfûz (telaffuz edilen) mümeyyez: Bu, temyîzden önce zikredilen zâhir (açık) müphem isimdir. Yukardaki örnekte geçen ثَلاَثِينَ melfuz mümeyyezdir.
Sayı ve Temyîzi
اَلأَعْدَادُ وَتَمْيِيزُهَا
b. Melhûz (anlaşılan) mümeyyez: Bu, zikredilmeyen ama konuşmadan anlaşılandır. طَابَتِ القَرْيَةُ هَوَاء (Köy hava yönünden iyidir/Köyün havası iyidir) cümlesinde mümeyyez, melhûzdur.
Dört çeşit melfûz mümeyyez vardır:
a. Ağırlık ölçüleri. Örnek: اِشْتَرَيْتُ جِرَامًا ذَهَبًا (Bir gram altın satın aldım).
b. Hacim ölçüleri. Örnek: شَرِبْتُ كُوبًا مَاء (Bir bardak su içtim).
c. Uzunluk ve alan ölçüleri. Örnek: بَاعَنِي التَّاجِرُ مِتْرًا صُوفًا (Tacir bana bir metre yün sattı).
d. Sayılar.
Sayılar ve temyîzleri ileriki sayfalarda ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
Dil Bilgisi Sayı ve Temyizi
Arapçada sayı ismine العَدَد , sayılan kelimeye de الم عْدُود denilir. الم عْدُود , temyîz dediğimiz kelimedir. فِي الحَدِيقَة خمَْسَ عَشْرَةَ شَجَرَةً Bahçede on beş ağaç vardır.
Mesela burada خمس عشرة aded, شجرةً de sayısı belirlenen nesnedir (madûddur).
Sayılar dört kısma ayrılır:
a. Müfred sayılar: 1den 10a kadar olanlar.
b. Mürekkep (bileşik) sayılar: 11den 19a kadar olan sayılar.
c. Ukûd: 20, 30, 40, 50, 60, 70, 80, 90 sayıları.
d. Atıflı (matûf) sayılar: 21 ve 99 gibi iki sayının arasına atıf vavı getirilereks öylenen sayılar.
Arapça sayılarda, ayrıca müzekkerlik müenneslik sözkonusudur.
Arapçada 1 ve 2 Sayıları
Müzekker için kullanılanlar:
İlahınız tek bir ilahtır . 1. وَاحِدٌ إَلهَكُُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ
Fakülteye iki görevli geldi . 2. اِثْنَانِ وَصَلَ إِلَى الْكُلِّيَّةِ مُوَظَّفَانِ اثْنَانِ
Müennes için kullanılanlar:
Babamın bir arabası var . 1. وَاحِدَة لِوَالِدِي سَيَّارَةٌ وَاحِدَة
Onun iki eli var 2. اِثْنَتَانِ لَهُ يَدَانِ اثْنَتَانِ
Onun sadece iki çiçeği var. لَهُ زَهْرَتَانِ اثْنَتَانِ
3 ile 10 Arasındaki Sayılar
Müzekker için kullanılanlar:
Onların bekleme süreleri üç aydır 3. ثَلاَثَة فَعِدَّتُهُنَّ ثَلاثَةُ أَشْهُرٍ
Öyleyse dört kuş tut 4. أَرْبَعَة فَخُذْ أَرْبَعَةً مِّنَ الطَّيْرِ
Beş kitap satın aldım 5. خمَْسَةٌ اِشْتَرَيْتُ خمَْسَةَ كُتُبٍ
Şehirde altı gün geçirdim 6. سِتَّةٌ أَمْضَيْتُ فِي الْمَدِينَةِ سِتَّةَ أَيَّامٍ
Yedi mektup gönderdim 7. سَبْعَة أَرْسَلْتُ سَبْعَةَ خِطَابَاتٍ
Sekiz adam geldi 8. ثَمَانِيَة جَاءَ ثَمَانِيَةُ رِجَالٍ
Kurandan dokuz cüz okudum 9. تِسْعَة قَرَأْتُِ تسْعَةَ أَجْزَاءٍ مِنَ القُرْآنِ
On kişi gördüm 10 . عَشَرَةٌ رَأَيْتُ عَشَرَةَ رِجَالٍ
Müennes için kullanılanlar:
Dairenin üç balkonu var 3. ثَلاَتٌ لِلشَّقَّةِ ثَلاَثُ شُرَفٍ
Şehirde dört saat 4. أَرْبَعٌ أَمْضَيْتُ فِي الْمَدِينَةِ أَرْبَعَ سَاعَاتٍ geçirdim
Bu bilgin beş dil konuşuyor 5. خمَْسٌ يَتَكَلَّمُ هَذَ العَالِمُ خمَْسَ لُغَاتٍ
İmtihanda altı kız öğrenci 6. سِتٌّ نَجَحَتْ سِتُّ طَالِبَاتٍ فِي الاِمْتِحَانِ başarılı oldu
Yedi sayfa düzelttim 7. سَبْعٌ صَحَّحْتُ سَبْعَ صَفَحَاتٍ
Hoca sekiz konferans verdi 8. ثَمَانٍ أَلْقَى الأُسْتَاذُ ثَمَانِيَ مُحَاضَرَاتٍ
Dokuz araba kiraladık 9. تِسْعٌ اِسْتَأْجَرْنَا تِسْعَ سَيَّارَاتٍ
Yazın on şehri ziyaret ettim 10 . عَشْرٌ زُرْتُ فِي الصَّيْفِ عَشْرَ مُدُنٍ
11 ile 19 Arasındaki Sayılar
Müzekker için kullanılanlar:
Futbol takımı on bir oyuncudan 11 . أحَدَ عَشَرَ يَتَكَوَّنُ فَرِيقُ كُرَةِ القَدَمِ مِنْ أَحَدَ عَشَرَ لاَعِبًا oluşur.
On iki adam geldi 12 . إثنَا عَشَرَ جَاءَ اِثْنَا عَشَرَ رَجُلاً
Şu ana kadar on üç köprü 13 . ثَلاَثَةَ عَشَرَ أُنْشِأَتْ ثَلاَثَةَ عَشَرَ جِسْرًا حَتَّى الآنَ yapıldı
Onu on dört ay bekledim 14 . أَرْبَعَةَ عَشَرَ اِنْتَظَرْتُهُ أَرْبَعَةَ عَشَرَ شَهْرًا
On beş soruya cevap verdim 15 . خمَْسَةَ عَشَرَ أَجَبْتُ عَنْ خمَْسَةَ عَشَ رَ سُؤَالا
Salonda on altı dinleyici var 16 . سِتَّةَ عَشَرَ فِي القَاعَةِ سِتَّةَ عَشَرَ مُسْتَمِعًا
On yedi bakan bir araya geldi 17 . سَبْعَةَ عَشَرَ اِجْتَمَعَ سَبْعَةَ عَشَرَ وَزِيرًا
Sınıfın kitaplığnda on sekiz kitap 18 . ثَمانِيةَ عَشَرَ فِى مَكْ تَبَةِ الفَصْلِ ثمانيةَ عَشَرَ كِتَابًا var
Sınıfın kitaplığında on dokuz 19 . تِسْعَةَ عَشَرَ فِى مَكْتَبَةِ الفَصْلِ تِسْعَةَ عَشْرَةَ قِصَّةً hikaye var
Müennes için kullanılanlar:
Satıcıda on bir tavuk var. 11 . إِحْدَى عَشْرَةَ عِنْدَ البَائِعِ إِحْدَى عَشْرَةَ دَجَاجَة
Ondan on iki pınar fışkırdı 11 . إِثْنَتَا عَشْرَةَ فَانفَجَرَتْ مِنْ هُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْن اً
O on üç yaşındadır 13 . ثَلاَثَ عَشْرَةَ عُمْرُهُ ثَلاَثَ عَشْرَةَ سَنَة
Apartmanın önünde 14 genç kız var 14 . أَرْبَعَ عَشْ رَةَ أَمَامَ العِمَارَةِ أَرْبَعَ عَشْرَةَ فَتَاةً
Bu kitaptan on beş sayfa 15 . خمَْسَ عَشْرَةَ قَرَأْنَا خمَْسَ عَشْرَةَ صَفْحَةً مِنْ هَذَا الكِتَابِ okuduk
Bu apartmanda on altı daire var 16 . سِتَّ عَشْرَةَ فِي هَذِهِ العِمَارَةِ سِتَّ عَ شْرَةَ شَقَّة
Bu hastanede 17 bayan doktor 17 . سَبْعَ عَشْرَةَ فِي هَذَا الْمُسْتَشْفَى سَبْعَ عَشْرَةَ طَبِيبَة var
Bu otobüste on sekiz bayan yolcu 18 . ثَمَانيَ عَشْرَةَ فِي هَذِهِ الحَْافِلَةِ ثَمَانيَ عَشْرَةَ رَاكِبَة var
On dokuz yaşındayım 19 . تِسْعَ عَشْرَةَ سِنِّي تِسْعَ عَشْرَةَ سَنَة
11 ile 19 arasındaki sayılar feth üzere mebnîdirler. Temyîzleri de müfred, mansub ve nekre olarak gelir.
d.Müzeyi on üç erkek ziyaret etti.
e.On dört kitap tercüme ettim.
f.On beş turist geldi.
g.On altı öğrenci başarılı oldu.
h.On yedi kız mezun oldu.
i.On sekiz balık avladım.
j.On dokuz öğrenci derse geç kaldı.
Ukûd (onarlı sayılar) şunlardır:
Bu sınıfta yirmi kız öğrenci var 20 . عِشْرُون فِي هَذَا الفَصْلِ عِشْرُونَ طَالِ بَة
Otuz kitap kayboldu 30 . ثَلاَثُونَ ضَ اعَتْ ثَلاثُونَ كِتَابًا
Kırk oyuncu ödül kazandı 40 . أَرْبَعُونَ فَازَ أَرْبَعُونَ لاَعِبًا بِالجَْائِزَةِ
Elli erkek geldi 50 . خمَْسُونَ حضَرَ خمَْسُونَ رَجُلا
Hastanede altmış hemşire var 60 . سِتُّونَ فِي الْمُسْتَشْفَى سِتُّونَ مُمَ رضَة
Programda yetmiş gezi var 70 . سَبْعُونَ فِي البَرْنَامَجِ سَبْعُونَ رِحْلَة
Listede seksen isim var 80 . ثَمَانُونَ فِي القَائِمَةِ ثَمَانُونَ اسْمًا
Şehirde doksan cadde var 90 . تِسْعُونَ فِي الْمَدِينَةِ تِسْعُونَ شَارِعًا
11 ile 99 arasındaki sayıların temyîzi müfred mansub olduğu gibi, ukûdun temyîzi de aynıdır. Temyîzleri, müzekker de olsa müennes de olsa, bunlar değişmez. İrab yönünden ukûd sayıları da cemi müzekker salim gibidir.
Geziye yirmi erkek öğrenci katıldı. اِشْتَرَكَ فِي الرِّحْلَةِ عِ شْرُونَ طَالبًا
Onlar otuz saat içinde seksen cüneyh harcadılar. أَنْفَقُوا ثَمَانِينَ جُنَيْهًا فِي ثَلاَثِينَ سَاعَة
Matuf (Atıflı) Sayılar ve Temyizleri
Müzekkerin kullanımına örnekler:
Fırında yirmi bir ekmek var 21 . وَاحِدٌ وَعِشرُونَ فِي الْمَخْبَزِ وَاحِدٌ وَعِشْرُونَ خُبْزًا
Anaokulunda 32 çocuk var 32 . اِثْنَانِ وَثَلاثُونَ فِي رَوْضَةِ الأَطْفَالِ اِثْنَانِ وَثَلاثُونَ طِفْلا
Havuzda kırk üç yüzücü var 43 . ثَلاَثَةٌ وَأَرْبَعُونَ فِي الحَْوْضِ ثَلاَثَةٌ وَأَرْبَعُونَ سَابِحًا
Babam elli dört yaşındadır 54 . أَرْبَعَةٌ وَخمَْسُونَ عُمْرُ وَالِ دي أَرْبَعَةٌ وَخمَْسُونَ عَامًا
Dedem altmış beş yaşındadır 65 . خمَْسَةٌ وَسِتُّونَ عُمْرُ جَدِّي خمَْسَةٌ وَسِتُّونَ عَامًا
Ormanda yetmiş altı aslan var 76 . سِتَّةٌ وَسَبْعُونَ فِي الغَابَةِ سِتَّةٌ وَسَبْعُونَ أَسَدًا
Kütüphanede 87 sandalye var 87 . سَبْعَةٌ وَثَمَانُونَ فِي الْمَكْتَبَةِ سَبْعَةٌ وَثَمَانُونَ كُرْسِيًّا
Müzede 98 ziyaretçi var 98 . ثَمانيةٌ وتِسعُونَ فِي الْمُتْحَفِ ثَمانيةٌ وتِسعُونَ زَائِرًا
Allahın doksan dokuz ismi var 99 . تِسْعَةٌ وَتِسْعُونَ لِلَّ ه تِسْعَ ةٌ وَتِسْعُونَ اسْمًا
Müennesin kullanımına örnekler:
21 kız öğrenci başarılı 21 . وَاحِدَةٌ (إِحْدَى) وَعِشْرُونَ نَجَحَتْ وَاحِدَةٌ (إِحْدَى) وَعِشْرُونَ طَالِبَة oldu
Otuz iki gece geçti 32 . اِثْنَتَانِ وَثَلاَثُونَ مَضَتْ اِثْنَتَانِ وَثَلاَثُونَ لَيْلَة
Okulda 43 bayan öğretmen var 43 . ثَلاَثٌ وَأَرْبَعُونَ فِي الْمَدْرَسَةِ ثَلاَثٌ وَأَرْبَعُونَ مُعَلِّمَة
Gümrükte elli dört kamyon var 54 . أَرْبَعٌ وَخمَْسُونَ فِي الجُْمْرُكِ أَرْبَعٌ وَخمَْسُونَ شَاحِنَة
Ağda altmış beş balık var 65 . خمَْسٌ وَسِتُّونَ فِي الشَّبَكَةِ خمَْسٌ وَسِتُّونَ سَمَكَة
Annem yetmiş altı yaşındadır 76 . سِتٌّ وَسَبْعُونَ عُمْرُ وَالِدَتِي سِتٌّ وَسَبْعُونَ سَنَة
Anaokulunda 87 kız öğrenci var 87 . سَبْعٌ وَثَمَانُونَ فِي رَوْضَةِ الأَطْفَالِ سَبْعٌ وَثَمَانُونَ طِفْلَة
Salonda 98 bayan dinleyici var 98 . ثَمَانٍ وَتِسْعُونَ فِي القَاعَةِ ثَمَانٍ وَتِسْعُونَ مُسْتَمِعَة
Sandıkta doksan dokuz portakal 99 . تِسْعٌ وَتِسْعُونَ فِي الصُّنْدُوقِ تِسْعٌ وَتِسْعُونَ بُرْتُقَالَة var 12, 62 ve 72 gibi atıflı sayılarda, temyîz ile birler basamağı müzekkerlik müenneslik yönünden uyum içinde olur.
On iki erkek ve on iki bayan doktor mezun oldu تخَرَّجَ اِثْنَا عَشَرَ طَبِيبًا واثْنَتَا عَشْرَةَ طَبِيبَة
62 erkek yarışmacı yola çıktı اِنْطَلَقَ اثْنَانِ وَسِتُّونَ مُتَسَابِقًا
72 sayfa yazdım كَتَبْتُ اثْنَتَيْنِ وَسَبْعِينَ صَفْحَة
24, 47, 57 ve 86 gibi sayıların temyîzi ile birler basamağı zıt cinste olur.
Aşağıda bunlarla ilgili örnekler vardır:
Bir günde 24 saat vardır فِي الْيَوْمِ أربَعٌ وعِشْرُونَ سَاعَة
Bunlar, 47 defterdir هَذِهِ سَبْعَةٌ وَأَرْبَعُونَ دَفْتَرًا
57 erkek öğrenci gördüm رَأَيْتُ سَبْعَةً وَخمَْسِينَ طَالِبًا
86 kız öğrenciye rastladım مَرَرْتُ بِسِتٍّ وَثَمَانِينَ طَالِبة
100, 1000 ve Bunların Katları
a. Hem 100 hem 1000 sayısının tesniyelerinin ve sadece 1000in ceminin (çoğulunun) temyîzi müfred ve mecrûr olur.
Yüz çocuk geldi 100 . مِائَة جَاءَ مِائةُ وَلَدٍ
İki yüz misafir geldi 200 . مِائَتَانِ حَضَرَ مِائَتَا ضَيْفٍ
Üç yüz misafir geldi 300 . ثَلاثُمِائَةٍ حَضَرَ ثَلاثُمِائَة ضَيْفٍ
Dört yüz misafir geldi 400 . أرْبَعُمِائَةٍ حَضَرَ أَرْبَعُمِائَةِ ضَيْفٍ
Beş yüz misafir geldi 500 . خمَْسُمِائَةٍ حَضَرَ خمَْسُمِائَةِ ضَيْفٍ
Altı yüz misafir geldi 600 . سِتُّمِائَةٍ حَضَرَ سِتُّمِائَةِ ضَيْفٍ
Yedi yüz misafir geldi 700 . سَبْعُمِا ئَةٍ حَضَرَ سَبْعُمِائَةِ ضَيْفٍ
Sekiz yüz misafir geldi 800 . ثَمَانِمِائَةٍ حَضَرَ ثَمَانِمِائَةِ ضَيْفٍ
Dokuz yüz misafir geldi 900 . تِسْعُمِائَةٍ حَضَرَ تِسْعُمِائَةِ ضَيْفٍ
Bin turist geldi 1000 . أَلْفٌ جَاءَ أَلْفُ سَائِ ح
İki bin turist geldi 2000 . أَلْفَانِ جَاءَ أَلْفَا سَائِ ح
Üç bin turist geldi 3000 . ثَلاَثَةُ آلاَفٍ جَاءَ ثَلاَثَةُ آلاَفِ سَائِحٍ
Dört bin turist geldi 4000 . أَرْبَعَةُ آلاَفٍ جَاءَ أَرْبَعَةُ آلاَفِ سَائِحٍ
Beş bin turist geldi 5000 . خمَْسَةُ آلاَفٍ جَاء خمَْسَ ةُ آلاَفِ سَائِحٍ
Altı bin turist geldi 6000 . سِتّةُ آلاَفٍ جَاءَ سِتّة آلاَفِ سَائِحٍ
Yedi bin turist geldi 7000 . سَبْعَةُ آلاَفٍ جَاءَ سَبْعَةُ آلاَفِ سَائِحٍ
Sekiz bin turist geldi 8000 . ثَمَانِيَةُ آلاَفٍ جَاءَ ثَمَانِيَةُ آلاَفِ سَائِحٍ
Dokuz bin turist geldi 9000 . تِسْعَةُ آلاَفٍ جَاءَ تِسْعَةُ آلاَفِ سَائِحٍ
On bin turist geldi 10000 . عَشَرَةُ آلاَفٍ جَاءَ عَشَرَةُ آلاَفِ سَائِحٍ
Yüz bin turist geldi 100000 . مِائَةُ أَلْفٍ جَاءَ مِائَةُ أَلْفِ سَائِحٍ
Bir milyon turist geldi 1000000 . مِلْيُونٌ جَاءَ مِلْيُونُ سَائِ ح
b. 100, 1000 ve katlarının temyîzi, izafetle müfred mecrûr olur. Temyîzleri müzekker veya müennes olsa da, 100 ve 1000 sayılarında değişiklik olmaz.
Yüz çocuk geldi جَاءَ مِائةُ وَلَدٍ
Havalanında yüz uçak var فِي الْمَ طَارِ مِائَةُ طَائِرَةٍ
Yüz yıl kaldın لَبِثْتَ مِئَةَ عَامٍ
Bin turist geldi وَصَلَ أَلْفُ سَائِحٍ
Bin kız öğrenci müzeyi gezdi زَارَتْ أَلْفُ طَالِبَةٍ الْمُتْحَفَ
Şehirde yüz bin öğrenci var فِي الْمَدِينَةِ مِائَةُ أَلْفِ طَالِبٍ
Kütüphanede üç bin kitap var فِي الْمَكْتَبَةِ ثَلاَثَةُ آلاَفِ كِتَابٍ
Bin asker gördüm رَأَيْتُ أَلْفَ جُنْدِيٍّ
İki yüz misafir geldi حَضَرَ مِائَتَا ضَيْفٍ
Saraya iki bin turist geldi وَصَلَ القَصْرَ أَلْفَا سَائِحٍ
İki yüz ağaç diktim غَرَسْتُ مِائ تَيْ شَجَرَةٍ
İki yüz muhtaca sadaka verdim تَصَدَّقْتُ عَلَى مِائَتَيْ مُحْتَاجٍ
İki bin ağaç diktik غَرَسْنَا أَلْفَيْ شَجَرَةٍ
100 ve 1000 sayısı, atıflı olarak başka bir sayıyla söylenirse, temyîz en
son söylenen sayıya uyar. Mesela, 125 sayısını şöyle söyleriz:
جَاءَ مِائَةٌ وخمَْسَةٌ وعِشْرُونَ رَجُلا / جَاءَ خمَْسَةٌ وعِشْرُونَ ومِائَةُ رَجُلٍ
Yüz yirmi beş adam geldi
فِي السَّنَةِ ثَلاَثُمِائَةٍ وخمَْسَةٌ وسِتُّونَ يَوْمًا / فِي السَّنَةِ خمَْسَةٌ وسِتُّونَ وثَلا ثُمِائَةِ يَوْمٍ
Bir yılda 365 gün vardır
فِي الْمَدِينَةِ أَلْفٌ وتِسْعُمِائَةٍ وأَرْبَعَةٌ وعِشْرُونَ رَجُلاً / في الْمَدِينَةِ أَرْبَعَةٌ وعِشْرُونَ وتِسْعُمِائَةٍ وأَلْفُ رَجُلٍ
Şehirde 1924 adam vardır
فِي الْمَكْتَبَةِ ثَلاَثَةٌ وأَرْبَعُونَ وثَمَانِم ائَةٍ وأَلْفَا كِتَابٍ / فِي الْمَكْتَبَةِ أَلْفَانِ وثَمَانِمِائَةٍ وثَلاَثَةٌ وأَرْبَعُونَ كِتَابًا
Kütüphanede 2843 kitap vardır
Milyon ve milyar sayıları, yüz ve bin gibidir. Temyîzleri de izafetle müfred mecrur olur.
Başkentte bir milyon kişi vardır فِي العَاصِمَةِ مِلْيُونُ (أَ لْفُ أَلْفِ ) نَسَمَةٍ
Çinin nüfusu bir milyarı geçti زَادَ سُكَّانُ الصِّينِ عَلَى مِلْيَارِ (بِلْيُونِ ) نَسَمَة
Arapçada Sıra Sayıları ( (الأَعْدَادُ التَّرْتِيبِيَّة
Müennes Müzekker
الأولى Birinci الأَ ول
الثَّانِيَة İkinci ال ثَّانِي
الثَّالِثَة Üçüncü الثَّالِث
الرَّابِعَة Dördüncü الرَّابِع
الخَامِسَة Beşinci الخَامِس
السَّادِسَة Altıncı السَّادِس
السَّابِعَة Yedinci السَّابِع
الثَّامِنَة Sekizinci الثَّامِن
ال تَّاسِعة Dokuzuncu التَّاسِع
العَاشِرَة Onuncu العَاشِر
الحَادِيَةَ عَشْرَةَ Onbirinci الحَادِيَ عَشَرَ
الثَّانِيَةَ عَشْرَة Onikinci الثَّانِيَ عَشَرَ
الثَّالِثَةَ عَشْرَة Onüçüncü الثَّالِثَ عَشَرَ
العِشْرُو ن Yirminci العِشْرُونَ
الحَادِيَةُ والعِشْرُونَ Yirmibirinci الوَاحِدُ والعِشرون
الثَّانِيَةُ والعِشْرُونَ Yirmiikinci الثَّانِي والعِشْرُونَ
الثَّالِثَةُ والعِشْرُونَ Yirmi üçüncü الثَّالِثُ والعِشْرُونَ
الثَّلاَثُو ن Otuzuncu الثَّلاَثُونَ
Yüzüncü الْمِائَة
Bininci الأَلْفُ
İkiyüzüncü الْمِائَتَانِ
İkibininci الأَلْفَانِ
Üçyüzüncü الثَّلاَثُمِئَة
Dokuzyüzüncü التِّسْعُمِئَة
Üçbininci الثَّلاَثَةُ آلاَفٍ
Yirmibirinci ders . الدَّرْسُ الحَادِي والعِشْرُونَ
Yirmibirinci kız . البِنتُ الحاديَةُ والعِشرونَ
Onbirinci erkek çocuğu gördüm. رأيتُ الطّفلَ الحَادِيَ عَشَرَ
Bedir savaşı hicretin ikinci yılında oldu. وَقَعَتْ مَعْرَكَةُ بَدْرٍ فِي السَّنَةِ ال ثَّانِيَةِ لِلْهِجْرَةِ
Veda haccı onuncu yıldaydı. كَانَتْ حِجَّةُ الوَدَاعِ فِي العَامِ العَاشِرِ
Kitabın yirmi beşinci sayfasını okudum. قرأتُ الصَّفْحَةَ الخَامِسَةَ والعِشْرِينَ مِنَ الكِتَابِ
11le 19 arasındaki sıra sayılarının da her iki cüzü feth üzere mebnîdir.
Bu, onaltıncı gündür. هَذَا هُوَ الْيَوْمُ السَّادِسَ عَشَرَ
Onikinci problemi çözdüm. حَلَلْتُ الْمَسْأَلَةَ الثَّانِيَةَ عَشْرَةَ