İlahiyat 1. Sınıf - Arapça 1 - Ünite 1 - Konu Anlatımı

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner

Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Türkçemizde olduğu gibi Arapçada da istediğimiz hususları kurduğumuz cümleler yoluyla ifade ederiz. Cümleler “anlamlı ses veya ses birliği” şeklinde tanımlanabilecek olan kelimelerden oluşurlar. Türkçede bir cümlenin isim cümlesi mi yoksa fiil cümlesi mi olduğunun tespitindeki temel ölçüt yüklemidir. Türkçede yüklemi isim olan cümlelere isim cümlesi, yüklemi çekimli fiil olan cümlelere ise fiil cümlesi denilmektedir. Arapçada ise cümlenin ne tür bir kelime ile başladığı önemlidir. Arapçada ise isim ile başlayan cümleler isim ve fiil ile başlayan cümleler de fiil cümlesidir. Bu sebeple, cümlelerin yapısını anlayabilmek için öncelikle kelimelerin çeşidinin bilinmesine ihtiyaç vardır. Arapçada isim, fiil ve harf olmak üzere üç çeşit kelime bulunmaktadır. Bunlar anlamları sayesinde bilinebilecekleri gibi özellikle isim ve fiil için geçerli olmak üzere bir takım şekilsel özellikleriyle de diğerlerinden ayırt edilebilirler. İsimler el takısı alma, başında cer harfi bulunabilme, sonuna yuvarlak tâ alabilme gibi şekilsel özelliklere sahipken fiiller de öncelerinde bulunan bazı edatlar ya da sonlarına eklenen zamirler gibi şeklen de tespit edilmelerini sağlayan alâmetler taşımaktadırlar.

Bu ünitede kelime çeşitleri ve şekilsel özellikleri üzerinde durulduktan sonra Arapça cümlenin iki türünü teşkil eden isim ve fiil cümleleri ana hatlarıyla ele alınmaktadır. Dilbilgisi anlatımına geçilmeden önce ünite konusuyla ilgili çok sayıda örnek içeren bir “Okuma Parçası” ve parçayı kavramaya yönelik alıştırmalar, dilbilgisi anlatımının ardından da konunun değişik örnekler vasıtasıyla zihninizde yerleşmesini hedefleyen çeşitli alıştırmalar bulunmaktadır.
Dil öğrenirken önemli olan gramer kurallarını anlatabilmek değil karşılaşılan değişik tür örnekler üzerinde uygulayabilmek yani dilin kendisiyle karşı karşıya gelebilmektir. Alıştırmaların bu amaca hizmet etmesi düşünülmektedir.

ARAPÇADA KELİME VE CÜMLE ÇEŞİTLERİ

Arapçada Kelime Çeşitleri


Kelime: Cümleleri meydana getiren ve bir takım anlamları gösteren sözlere kelime denir. Anlamlı ses veya ses birliği şeklinde de tanımlanabilir.

Arapçada üç çeşit kelime vardır: İsim, fiil, harf. Kelime kendisinden başkasındaki bir anlamı gösteriyorsa harftir. Bizzat kendindeki bir anlamı gösteriyorsa bakılır: Zaman anlamı gösteriyorsa fiil aksi halde isimdir. Bu kısa bilgiden sonra kelimenin üç çeşidi olan isim, fiil ve harfi daha yakından tanımaya geçebiliriz.

İsim

Zamana bağlı olmaksızın müstakil bir anlamı gösteren kelimedir. Varlıklara ad olan kelimelerdir şeklinde de ifade edilebilir. حَسَنٌ، كِتابٌ، جَنَّةٌ، سَيّارَةٌ kelimeleri isimdirler. İsimler en başta anlamlarıyla diğer kelime çeşitlerinden ayrılırlar. Bunun yanı sıra pek çoğu şekilsel olan bir takım alametler de isimleri ayırt etmemize yararlar. İsmin, fiil ve harften ayrıldığı başlıca alametleri/özelikleri şunlardır:

1. İsmin başına ( ال ) takısı gelebilir. Fiil ve harfin başına ise ( ال ) takısı gelmez. الجامِعَةُ، الفَصْلُ، الكِتابُ kelimelerinde olduğu gibi.

 2. İsmin başına (... يا، أيا، آ ) nida harflerinden birisi gelebilir. يا عليُّ أَحْسِنْ إلى الفَقيرِ) ) “Ey Ali! Fakire iyilik yap.” Örneğinde başında ( يا ) nida harfi bulunması ( عليُّ ) kelimesinin isim olduğunu göstermektedir. Zira fiil ve harflerin başına nida harflerinden birisinin gelmesi söz konusu değildir.

 3. İsmin başına (... ب، مِن، إلى، عَنْ، على، لِ ) cer harflerinden birisi gelebilir. Ayrıntısı 8. ünitede anlatılacağı üzere cer harfleri başına geldikleri isimlerin sonuna etki ederek mecrûr yaparlar. Müfred (tekil) isimlerde, cem-i müennessâlimlerde (kurallı dişil çoğullarda) ve cem-i teksirlerde (kuralsız/kırık çoğullarda) mecrûr olmanın alameti ismin son harekesinin kesra olmasıdır. ذهبتُ إلى السُّوقِ) ) “Çarşıya gittim” cümlesinde ( السُّوقِ )kelimesi başındaki ( (الtakısından ve cer harfinden de rahatlıkla anlaşıldığı üzere isimdir. ( إلى ) cer harfi ( السُّوقِ ) kelimesinin son harekesinin kesra olmasının da sebebidir.

4. İsmin sonuna tenvin (iki üstün, iki ötre, iki esre) gelebilir. Fiil veharfler ise tenvin almazlar. بُعِثَ مُحَمّدٌ رَسُولاً) ) “Muhammed Peygamber olarak gönderildi.” cümlesinde ( (مُحَمّدٌ ve ( رَسُولاً ) kelimeleri sonlarına aldıkları tenvinlerden de rahatlıkla anlaşıldığı üzere isimdirler.

5. İsmin sonuna yuvarlak tâ (tâ el-merbûta) gelebilir.( (شَجَرةٌ، نافِذَةٌ، سَيّارَةٌ kelimelerinde olduğu gibi. Bir kelimenin sonuna gelen yuvarlak tâ, o kelimenin fiil ya da harf değil isim olduğunu gösterdiği gibi, istisnalar bir tarafa konursa aynı zamanda o ismin müennes (dişil) olduğunun da göstergesidir. Ayrıntılar “Cinsiyet Bakımından İsimler” ünitesinde ele alınacaktır.

6. İsim isnadı kabul eder. Yani müsned ileyh (kendisine isnad edilen) olur. Fiil ise müsned yani isnad edilendir, müsned ileyh olamaz. Bunu şu şekilde açabiliriz: Arapçada bir cümlenin var olabilmesi için bir müsned (bir başka şeye bağlanılan, onunla ilgili olarak söylenilen yargı, değerlendirme, hüküm, oluş…) ve bir de müsned ileyh (bir yargı, değerlendirme, hükmün, oluşun… kendisiyle ilgili olduğu söylenilen varlık) olması gereklidir.

Arapça fiil cümlelerinde fâil (özne), müsned ileyh, fiil ise müsneddir. ( نامَعليٌّ ) “Ali uyudu” cümlesinde iki unsur bulunmaktadır. Birincisi “uyuma” işi (müsned/fiil), diğeri de bu işin kendisine bağlandığı Ali (müsned ileyh/özne)dir. Bu ikisinin bir araya gelmesinden fiil cümlesi oluşmuştur. اسْتَيْقَظتْ خَدِيجَةُ) ) “Hatice uyandı.” cümlesinde ise ( اسْتَيْقَظ ) fiili müsnedi, ( (خَدِيجَةُ ismi ise müsned ileyhi oluşturmaktadır. Müsned ileyh olabilme isme ait bir özelliktir. Fiilin müsned ileyh olma imkânı olmadığından fâil olabilme ihtimali de bulunmamaktadır.

Arapça isim cümlelerinde mübteda, müsned ileyh, haber ise müsneddir. الكتابُ جميلٌ.) ) “Kitap güzeldir” cümlesinde iki unsur vardır. Birincisi ( (جميلٌ “güzel olma” yargısı/hükmü (müsned/haber), diğeri de kendisi hakkında buyargının verildiği varlık (الكتابُ ) (müsned ileyh/mübteda). Bu ikisinin bir araya gelmesinden isim cümlesi oluşmuştur. (. النافذةُ كَبِيرَةٌ ) “Pencere büyüktür” ncümlesinde ise ( كَبِيرَةٌ ) müsnedi, ( النافذةُ ) ise müsned ileyhi oluşturmaktadır. Müsned ileyh olabilme isme ait bir özelliktir. Buna göre fiilin mübteda olabilme ihtimali bulunmamaktadır.

7. İsimler cümle içersinde merfu  (müfred (tekil) isimler, cem-i müennes sâlimler (kurallı dişil çoğullar) ve cem-i teksirler (kırık çoğullar) için zamme harekeli), mansûb (tekil isimler ve kırık çoğullar için fetha harekeli) ve mecrûr (tekil isimler, kurallı dişil çoğullar ve kırık çoğullar için kesra harekeli) konumlarında bulunabilirler. Bir ismin sonu hiçbir zaman sakin (cezimli) olmaz. ( مَنْ ) “kim” vb. mebni (yani sonu asla değişmeyen) isimlerinsonunda yazılışta bulunan cezmin bu konuda bizi şaşırtmaması gerekir. Her ne kadar zahiren kelimenin sonunda cezm olsa da bu kelime yerine göre mahallen merfu , mecrûr ya da mansûbtur. Sonu cümledeki yerine göre değişmeyen zamirler, işaret isimleri vb. mebni isimler de merfu , mansûb, mecrûr olurlar. Ancak bu kelimelerin sonu değişmediği için sonlarında her hangi bir alamet görülmez. Bu tür kelimeler için mahallen merfu , mahallen mansûb, mahallen mecrûr ifadeleri kullanılır.
 
Aşağıdaki cümlelerdeki isim örneklerini inceleyiniz.


جاءَ عَلِيٌّ) ) “Ali geldi” cümlesinde ( عَلِيٌّ ) kelimesi fâil (özne) konumunda bir tekil isim olduğu için son harekesi zamme olmuştur. Aynı durum ( (ذَهَبَ المعَُلِّمُ “Öğretmen gitti” cümlesindeki ( المعَُلِّمُ ) kelimesi için de söz konusudur.


رأيتُ علياًّ) ) “Ali’yi gördüm” cümlesinde ( عَلِيٌّ ) kelimesi mef ûl (tümleç) konumunda bir tekil isim olduğu için son harekesi fetha olmuştur. ( (رَأيْتُ المعَُلِّمَ “Öğretmeni gördüm” cümlesindeki ( المعَُلِّمَ ) kelimesi için de aynı durum sözkonusudur. سَلّمْتُ عَلىَ عَلِيٍّ) ) “”cümlesinde ( عَلِيٌّ ) kelimesi cer harfi olan ( عَلىَ )dan sonra geldiği için son harekesi kesra olmuştur. ( نَظَرَ الطالِبُ إلى المعلّمِ ) “Öğrenci öğretmene baktı” cümlesindeki ( المعلّمِ ) kelimesi de yine cer harfi dolayısıyla kesra ile harekelenmiştir.

Mecrûr olma sadece isme ait bir özelliktir. Muzâri fiiller de yerine göre merfu  ve mansûb olabilir ama asla mecrûr olmazlar. İsimler yukarıda da temas ettiğimiz gibi başlarına gelen cer harfleri dolayısıyla mecrûr oldukları gibi iki şekilde daha mecrûr olurlar: 1. Muzafun ileyh (tamlayan) olduklarında: ( نافذةُ الصّفِّ ) “sınıfın penceresi” örneğinde الصّفِّ) ) kelimesi muzafun ileyh olduğu için kesra hareke ile mecrûr olmuştur.


2. Mecrûr bir isme sıfat vb. olarak uyduklarında: ( (سلّمْتُ على رجلٍ مَشْهورٍ “Meşhur bir adama selam verdim” cümlesinde ( رجلٍ ) kelimesi ( على ) cer harfi dolayısıyla mecrûrdur. ( مَشْهورٍ ) kelimesi ise ( رجلٍ ) kelimesinin sıfatıolduğundan ona bağlı olarak mecrûr olmaktadır. İsmin cer olmasının üç sebebi (harfi cer, izafet ve bir başka mecrûr kelimeye bağlılık) besmelede bir arada bulunmaktadır: ( (باسم الله الرحمن الرحيم ifadesinde ( اسم ) kelimesi ( ب) cer harfi sebebiyle, ( الله ) kelimesi muzafun ileyh olduğu için ve ( الرحمن ) ve ( الرحيم ) kelimeleri de ( الله ) kelimesinin sıfatı olup ona uyduklarından dolayı mecrûrdurlar. Bir kelimenin isim olması için sayılan bu alametlerden herhangi bir tanesinin bulunması yeterlidir. Ancak bir isimde bu saydığımız alametlerden birden fazlası da bulunabilir. ( القَلَمُ عَلَى المِنْضَدَةِ ) “Kalem masanın üzerindedir” cümlesinde ( القَلَمُ ) kelimesinin isim olduğuna dair iki alamet bulunmaktadır: Birincisi, başında ( ال ) takısı bulunması ve ikincisi de kelimenin cümle içerisinde müsnedün ileyh (bu cümlede mübteda) oluşudur. ( (المِنْضَدَةِ  kelimesinin ise üç alameti vardır: Birincisi, başında ( ال ) takısı bulunması, ikincisi, sonunda yuvarlak tâ olması ve üçüncüsü de başına cer harfi ( (عَلَى gelmiş olmasıdır. Aşağıdaki cümlelerde geçen isimleri tespit ediniz. Hangi alamet veya alametler sayesinde tespit ettiğinizi belirtiniz.
 

 عَادَ الوَلَدُ إِلى المنْزِلِ مَسَاءاً.

صَنَعَ حَسَنٌ طائِرَةً وَرَقِيَّةً.

هَلْ عَمَلُ الإنْسانِ الآلِيِّ أَفْضَلُ مِنْ عَمَلِ الإنْسَانِ الطّبِيعِيِّ.

كانَ حَسَنٌ قَدْ بَلَغَ التاسِعَةَ مِنْ عُمْرِهِ.

تَنْتَقِلُ الممَُرِّضَةُ مِنْ غُرْفَةٍ إلى غُرْفَةٍ.

 
Fiil

Zamana bağlı olarak müstakil bir anlam ifade eden kelimelerdir. Eylem, iş, oluş bildirirler.
 

كَتَبَ) ) “Yazdı”, ( ذَهَبَ ) “gitti”, ( يَأكُلُ ) “yiyor”, ( يَنامُ ) “uyuyor”, ( اكُْتُبْ ) “yaz”,

اِقْرَأْ) ) “Oku” kelimeleri fiil örnekleridir.

 
Fiillerde isme ait özellikler olan yuvarlak tâ, tenvin, ( ال ) takısı ve cer harfialabilme gibi hususlar kesinlikle bulunmaz. Fiil zaman bakımından üç kısmaayrılır: Mâzî, muzâri ve emir

Mâzî: Türkçemizdeki dili geçmiş zamanın karşılığıdır.


كتبَ حَسَنٌ الدَّرْسَ) ) “Ali dersi yazdı” cümlesindeki ( كَتَبَ ) “yazdı” kelimesi, جَلَسَ عَلِيٌّ) ) “Ali oturdu” cümlesindeki ( جَلَسَ ) “oturdu” kelimesi ve ( (خَرَجَ صَالِحٌ “Salih çıktı” cümlesindeki ( خَرَجَ ) “çıktı” kelimesi mâzî fiildir.Mâzî fiilin hem isimden hem de diğer fiil çeşitlerinden (Muzâri, emir) ayırt edici özellikleri ise şunlardır:


1. Mâzî fiil çekimi esnasında fiile bitişen tâu’t-te’nîs (müenneslik tâsı) تْ) ) ve yine çekim esnasında bitişen ve özne görevi gören ( (تَ، تِ، تُ، تمُا، تُمْ، تُنَّ zamirleri mâzî fiile has özelliklerdir. Zira bunlar isme ve diğer fiil çeşitlerine bitişmezler. Dolayısıyla sonlarında bu ekler olan kelimelerin mâzî fiil olduklarına hükmedebiliriz. (... فَتَحَتْ، لَعِبْتُ، جِئْتَ، كَسَرْتمُا، عَلِمْتُمْ، جَلَسْتِ ) kelimeleri sonlarındaki eklerden de anlaşılacağı üzere mâzî fiildirler.

 2. Mâzî fiilin başına ( قَدْ ) edatı gelebilir. Edat mâzî fiile kesinlik anlamı katar. Örneğin ( قَدْ كَتَبَ ) “Kesinlikle yazdı” anlamındadır. İsmin başında yer almayan bu edat muzâri fiilin başına da gelebilir. Yalnız bu durumda ifade ettiği anlam kesinlik değil ihtimaldir. Mâzî fiillerin sonu mebni olup cümle içersindeki yerine göre veya başında bulunan edatlara göre değişiklik göstermez.

Muzâri: Türkçemizdeki şimdiki, geniş ve gelecek zamanların karşılığı olup gelecek zaman anlamına geldiğini gösteren bir alamet yoksa şimdiki ve geniş zaman karşılığında kullanılır.

Muzâri fiilin hem isimden hem de diğer fiil çeşitlerinden (Mâzî, Emir) ayırt edici özellikleri ise şunlardır:

1. Muzâri fiilin başında mutlaka muzâraât harfleri dediğimiz ( (أَتين kelimesindeki harflerden bir tanesi bulunur. (... (يَكْتُبُ، تَجْلِسُ، تَفْتَحانِ، أَخْرُجُ، نَلْعَبُ kelimeleri muzâri fiildirler.

2. Muzâri fiilin başına sonunu cezm eden ( لمَْ) veya ( لَمّا ) edatları gelebilir. ( لميَكْتُبْ ) “Yazmadı” ve ( لَمّا يَكْتُبْ ) “henüz yazmadı” örneklerinde olduğu gibi. Bu edatlar isimler ile mâzî ve emir fiillerin başına gelmez.

Muzâri başına gelen ve sonunu cezm eden ( لَمّا )’nın, “… dığı zaman” manasına gelen ve mâzî fiilden önce gelen şart edatı ( لَمّا )’dan farklı olduğunu unutmayınız. ( لماّ رأيتُ أُسْتاذِي سَلّمْتُ عَلَيهِ ) “Hocamı gördüğüm zaman ona selam verdim” cümlesinde şart edatı olan ( لَمّا ) bulunmaktadır.

3. Muzâri fiilin başına gelecek anlamı katan ( سَ) ve ( سَوْفَ ) edatları da gelebilir. ( سَيَخْرُجُ ) “Çıkacak” ve ( سَوْفَ يَجْلِسُ ) “oturacak” örneklerinde olduğu gibi.

4. Muzâri fiilin başında ( أَنْ، لَنْ، كَيْ، إِذَنْ ) nasb edatlarından biri bulunabilir. أُريدُ أَنْ أَكْتُبَ رِسَالَةً) ) “Bir mektup yazmak istiyorum.” örneğinde ( أَنْ ) edatı ( (أَكْتُبَ muzâri fiilinin sonunun nasb olmasının (örneğimizde üstün harekesi almasının) sebebidir. Örneğimizde ( أُريدُ ) kelimesi de yine muzâri bir fiildir ve başına sonunun değişmesini gerektiren bir edat gelmediğinden ötre ile harekelenmiştir.

5. Ayrıntıları “Fiillerde İrab” ünitesinde görüleceği üzere, mâzî ve emir fiillerin sonları asla değişmezken (mebni iken) muzâri fiil böyle değildir yani sonu öncesinde bulunan ve muzâri fiili etkileyebilecek edatlara göre değişiklik gösterir. Buna göre; muzâri fiil merfu , mansûb ve meczum olur, ancak mecrûr olmaz. Zira mecrûr olma sadece isimlerde bulunan bir özelliktir.

يَفْتَحُ) ) muzâri fiili merfu dur. ( لَنْ يَخْرُجَ ) mansûb, ( لَمْ يَعْلَمْ ) ise meczum konumundadır.

Emir: Bir işin olmasını veya yapılmasını istemek için kullanılan kip emirdir. ( اكُْتُبْ ) “Yaz!”, ( اِجْلِسْ ) “otur!”, ( اُدْخُلْ ) “gir!” kelimeleri emir örnekleridir.Bir fiilin emir olduğunun kriteri talep içermesidir.Emir fiiller mebnîdir yani sonları asla değişmez.İsimle fiil arasında tablo halinde şu şekilde bir karşılaştırma yapabiliriz:

İSİM FİİL

ة (Yuvarlak tâ/ tâ el-merbûta) Alır Almaz

Tenvin (İki üstün, iki ötre, iki esre) Alır Almaz

Cer harfi (... ب، مِن، إلى، عَنْ، على، لِ ) Alır Almaz

Nida Harfi (... يا، أيا، آ ) Alır Almaz

Zaman Yok Var

Tek başına anlam ifade eder Evet Evet

قدْ) ) edatı Gelmez Gelebilir (mâzî ve muzâri)

لَمْ) ) ve ( لَمَا ) edatları Gelmez Gelebilir (muzâri)

سَ) ) ve ( سَوْفَ ) edatları Gelmez Gelebilir (muzâri)

أَنْ، لَنْ، كَيْ، إِذَنْ) ) nasb edatları Gelmez Gelebilir (muzâri)

Harf

Arapçadaki kelime çeşitlerinden üçüncüsü harftir. Harfe edat da denilmektedir. Arapçada isim ve fiil gibi bir diğer kelime çeşidi olan harfi alfabe harfleri ile karıştırmamak gerekir. Buradaki harf derken tek başına bir anlamı olmayan başka kelimelerle beraber bir anlam ifade eden edatlar kastedilmektedir.

Arapçada (... ب، مِن، إلى، عَنْ، على، لِ ) cer harfleri, ( أَنْ، لَنْ، كَيْ، إِذَنْ ) nasb edatları, (... وَ، ثُمَّ، فَ ) atıf harfleri ( إنَّ ) ve benzerleri (... … (إِنّ، أَنَّ، كَأَنَّ، لَكِنَّ kelime çeşidi olarak harf kabul edilmektedir. Harf olan kelimeler mebnidir yani sonları asla değişmez. Harflerin isim ve fiillerden ayrıldıkları en önemli nokta tek başlarına bir anlamlarının olmayıp beraber kullanıldıkları kelimelerle birlikte bir anlam ifade etmeleridir. Harflerin şekilsel alametleri olarak da isim ve fiillere has alametlerden hiç birisinin kendilerinde bulunmuyor olmasını ifade edebiliriz. Arapçada harflerden bir kısmı âmildir yani başlarına geldikleri kelimelerin sonuna etki ederek değiştirirler. Diğer bir kısmının ise önlerine geldikleri kelimelerin sonuna bir tesirleri yoktur. Örneğin, cer harfleri başlarına geldikleri isimlerin sonunu cer etmektedirler. ( إنَّ ) ve benzerleri mübteda ve haberin başına gelmekte ve mübtedanın sonunu nasb ve haberin sonunu da ref etmektedirler. ( المعلِّمُ في الصّفِّ ) “Öğretmen sınıftadır” cümlesinde في) ) cer harfi ( الصّفِّ ) kelimesine etki ederek sonunun kesra ile harekelenmesine yol açmaktadır. ( إنَّ الحَافِلَةَ سَرِيعَةٌ ) “Şüphesiz otobüs hızlıdır” cümlesinde ise ( (إنَّ harfi ( الحَافِلَةَ ) kelimesinin sonunun mansûb olmasının (fetha hareke almasının) ve ( سَرِيعَةٌ ) kelimesinin sonunun merfu  olmasının (ötre hareke almasının) sebebidir. Buna mukabil (؟ هل رأيتَ الأستاذَ ) “Hocayı gördün mü?” cümlesinin başındaki ( هل ) istifham (soru) harfinin herhangi bir kelimenin sonuna etkisi yoktur.

Aşağıdaki cümlelerde geçen kelimelerin çeşidini (isim-fiil-harf) ve hangi özelliğinden dolayı tespit ettiğinizi belirtiniz.

 
الجَوُّ صَحْوٌ في الصيف.

كَتَبْتُ الواجبَ المنْزِلِيَّ مساءاً.

الرِّعايَةُ الصِّحِّيَّةُ للمرضَى ضَروريّةٌ.

يَتَحَدّثُ الأصْدِقاءُ عَنِ التَّمْرِ.

أردْتُ النُّزْهَةَ لَكِنَّ الحَرَّ شَدِيدٌ.


Arapçada Cümle Çeşitleri

 
Düşünce, duygu, oluş ve isteklerimizi anlattığımız söz dizisine cümle denir.

Arapçada iki tür cümle vardır: (1) İsim cümlesi, (2) Fiil cümlesi

İsim Cümlesi

Arapçada isimle başlayan cümlelere isim cümlesi ( الجملة الاسمية ) denilir. Cümle isimle başladığı için bu şekilde isimlendirilmiştir. Bilindiği üzere Türkçede ise yüklemi isim olan cümlelere isim cümlesi denilmektedir.
 
الكِتابُ مُفِيدٌ) ) “Kitap faydalıdır” cümlesi bir isim cümlesidir zira isim olan الكِتابُ) ) kelimesi ile başlamaktadır. Aynı durum ( بابُ البَيتِ مَفْتوحٌ ) “Evin kapısı açıktır” cümlesi için de geçerlidir. Zira cümlenin başında yine bir isim olan

بابُ) ) kelimesi bulunmaktadır. Arapçada basit bir isim cümlesi iki isimden oluşur. Normal cümle dizilişinde başta yer alan öğeye mübteda ( المبتدأ ) sonda yer alan ögeye de haber الخبر) ) denilir.

Mübteda: İsim cümlesinin öznesidir. Ayrıntıları “İsim Cümlesinin Ögeleri” adlı ünitede anlatılacağı üzere genellikle marife (belirli isim)dir. Nekra olarak geldiği durumlar da vardır. Mübteda daima merfu‘dur (müfred, cem-i müennes sâlim ve cem-i teksir (kırık çoğul) isimler için geçerli olmak üzere zamme harekelidir).


Haber: İsim cümlesinin yüklemidir. Normal cümle dizilişinde mübtedadan sonra gelir ve genellikle nekredir. Haber de mübteda gibi daima merfu‘dur (müfred, cem-i müennes sâlim ve cem-i teksir (kırık çoğul) isimler için geçerli olmak üzere zamme harekelidir).
 

Ayrıntısı “İsim Cümlesinin Ögeleri” ünitesinde anlatılacağı üzere mübteda ile haber arasında müzekkerlik (erillik)-müenneslik (dişillik) ve sayı [müfred (tekil)-Tesniye (ikil)-cemi (çoğul) olma] bakımından uyum aranır.

 Yani mübteda nasıl gelmişse haber de ona uyumlu şekilde gelir. Arapça normal isim cümlesi dizilişinde haber sonra gelir. Ancak ( (في البيتِ رَجُلٌ“Evde bir adam var” örneğindeki gibi haberin önce, mübtedânın sonra geldiğiyerler de vardır. Konunun ayrıntıları “İsim Cümlesinin Ögeleri” Ünitesindeanlatılacaktır.

 
Aşağıdaki isim cümlesi örneklerini inceleyiniz:

 الغرفةُ واسِعَةٌ) ) “Oda geniştir.” ( الغُرْفَةُ ) kelimesi mübteda, ( واسِعَةٌ ) kelimesihaberdir.

الكِتابُ جمَِيلٌ) ) “Kitap güzeldir.” ( الكِتابُ ) kelimesi mübteda, ( جمَِيلٌ ) kelimesihaberdir.

الطالِبانِ ناجِحانِ) ) “İki öğrenci başarılıdır” ( الطالِبانِ ) kelimesi mübteda, ( (ناجِحانِkelimesi haberdir.

المعَُلّمونَ ناجِحُونَ) ) “Öğretmenler başarılıdırlar.” ( المعَُلّمونَ ) kelimesi mübteda,ناجِحُونَ) ) kelimesi haberdir.


المعَُلّماتُ ناجِحاتٌ) ) “Bayan öğretmenler başarılıdırlar” ( المعَُلّماتُ ) kelimesimübteda, ( ناجِحاتٌ ) kelimesi haberdir.


بابُ البيتِ مَفْتوحٌ) ) “Evin kapısı açıktır” ( بابُ ) kelimesi mübteda, ( (مَفْتوحٌkelimesi haberdir.


المعلمونَ نَشِيطُونَ فِي عَمَلِهمْ) ) “Öğretmenler işlerinde aktiftirler” ( المعلمونَ ) kelimesimübteda, ( نَشِيطُونَ ) kelimesi haberdir