*Birey ve toplumların doğal ve fıtri yapının bir gereği olarak sevilmesi ve neşelenmesi gereken zamanlar vardır. Hz. Peygamber bu gibi zamanlarda eğlenmeyi teşvik etmiştir: evlilik merasimleri bayramlar hacca gidiş ve geliş yolculuktan dönüş savaş zaferi ve sünnet düğünü gibi olaylar bunlardandır.
*Hz. Peygamber evliliğin etrafa duyurulacak şekilde yapılmasını istemiştir. Bu evliliğin duyulması ve bilinmesi içindir. Bu nedenle bu düğünlerin herkesin duyacağı şekilde tefler eşliğinde şarkılar söylenerek yapılmasını ve düğün ziyafeti verilmesini istemiştir.
*Müslümanlara iki dini bayram meşru kılınmıştır. Bunlar kurban ve ramazan bayramlarıdır. Hz. Peygamber zamanında bayramlarda çeşitli eğlenceler düzenlenmiş bu gelenek günümüze değin sürmüştür.
*İslam bilginleri eğlenceyi değerlendirirken hem eğlence adına yapılan uygulamaları hem de yol açtığı sonuçları dikkate almışlardır.Bu bağlamda
eğlencenin mübah olarak değerlendirilebilmesi için aşağıdaki hususlara uygun olması gerekir:
=>İslam dininin inanç ibadet ve ahlak esaslarını düşünce ve hayat tarzlarını ve kurumlarını tahrif edecek ya da küçük düşürecek içeriğe sahip olmaması
=>İnsanların manevi kişiliklerine namus şeref ve diğer kişilik haklarını hedef almaması ve insan haklarına aykırı olmaması
=>Eğlencenin bir dinlenme ve rahatlama aracı olmanın ötesine taşınarak hayatın merkezine konmaması ve hayatın eğlencenin etrafında şekillendirilmemesi
=>İnsanların din ve dünya hayatı ile ilgili çalışmalarını ve görevlerini aksatmaya sebep olmaması
=>İçki ve uyuşturucu gibi zararlı ve yasaklanmış şeylerin eğlence ile birleştirilmemesi
=>Eğlencenin kumar yoluyla yapılmaması veya kumara alet edilmemesi
=>İslamın kadın – erkek ilişkilerinde getirdiği mahremiyet kurallarını ihlal etmemesi
*İslamın gelmesiyle birlikte Arapların geleneksel olarak uygulaya geldikleri müziğin bir anda değişmeyeceği muhakkaktır. Ancak Hz. Peygamberin irşadlarıyla müziğin özünü teşkil eden sözlerde büyük değişimler olmuştur. Putperestlik ırkçılık fuhuş ve kötülük teşkil eden sözler terk edilmiş bunların yerine tevhid inancına iyiliğe teşvike sevgiye ve insanların işledikleri güzelliklere dair sözler almıştır.
*Hz. Peygamber döneminde çeşitli vesilelerle müzik icra edildiği görülmektedir. Bu durumlardan birisi yolculuktur. Hz. Peygamberden nakledilen örnekler O’nun kabiliyeti olan kimselere yolculukları esnasında şiir ve şarki söylettiğini ortaya koymaktadır. Arapların öteden beri var olan bu adetine hıda denir.
*Kur’an’da güzel sese övgü vardır. Hz. Davud’a verilen güzel sesden bahsedilir.
*Kur’an’ın okunuşunu güzelleştirmek Hz. Peygamber tarafından tavsiye edilmiştir. Onun bu tavsiyesi dikkate alındığında kıraat kaidelerine aykırı olmamak koşuluyla Kur’an’ın okunuşunu güzel yapmakta ve bunda müziğin verilerinden yararlanmakta bir beis görülmemektedir.
*Fıkıh eserlerinde müziğin mubah mekruh ve haram olduğuna dair görüşler zikredilmektedir. Müziğe karşı tavır alan alimlerin zaman zaman bazı ayeti kerimeleri delil getirdikleri görülür. Ancak gazali nablusi ve ibn hazm gibi birçok alim bu ayeti kerimelerin hiçbirinin doğrudan müzikle ilgili olmadığını belirtmiştir.
*Kumar kelimesi Türkçeye Arapça “kımar” kelimesinden geçmiştir. Kumar “sonu belirsiz bir yarışma ya da olayın sonucu üzerine bahse tutuşarak kazanç elde etmek” şeklinde tanımlanabilir.
*Alimler kumar kapsamına girmeyen oyunların yapılış şekilleri hakkında da bilgi vermişler. Buna göre
=>bir kurum veya şahsın açtığı bir yarışmada kazananlara ödül vermesi kumar değildir. Böyle bir yarışmada para almak vermek helaldir.
=>yarışanların sadece bir kısmı para koyar ve ben kazanırsam bir şey almam fakat sen kazanırsan şu kadar alırsın şeklindeki anlaşmalar kumar değildir
=>karşılıklı olarak yarışan iki kişiye bir üçüncü şahıs eklenip yarışmayı kazanırsa ikisinden birinin mükafatı alması ve kaybederse bir şey ödememesi şartıyla yarışma yapılırsa kumar olmaz.
*Günümüzde kurumsallaşan ve çeşitli isimler altında sürdürülen kumar türleri ortaya çıkmıştır. Örneğin şans oyunları ve yarış sonuçları üzerine bahis tutuşma gibi yaygın uygulamalar kumardır. Bunun yanında kumarhanelerde kumar makineleriyle yapılan işlemlerde kumar kapsamındadır. Burada iş yeri bir taraf ve oyuncuda diğer taraftır.
=>Cep telefonlarıyla mesaj yoluyla ya da arama yoluyla ücret yatırılarak katılım sağlanan kumar türleri de gelişmektedir. Ayrıca internet üzerinden oynanan kumar da küresel bir olgu halini almış durumdadır.
=>Günümüzde yaygınlık kazanarak büyük bir sektör haline gelen oyunlardan biri de piyangodur. Burada katılanlar para yatırdıkları ve kazanacak olanın belirlenmesi çekilişe/şansa bağlı olduğu için kumar gerçekleşmektedir.
*Kumar oynamak katılmak oynatmak ve aracı olmak haramdır. Aynı şekilde kumardan elden edilen kazançta haramdır. Aslı haram olan paralarla cami vb. hayır işleri yapılmaz.
*Kumarın ciddi bir bağımlılık yaptığından kuşku yoktur. Kumar bağımlılığı arttıkça kişide bireysel ve toplumsal problemlerde artar. Aile iş ve çevre ile ilgili problemler baş gösterir. Sürekli para ihtiyacı kişiyi yanlış yollara sevk eder. Kumar sinir sistemini tahrip eder. Uyku düzeni bozulur hırs güdüsü aşırı bir şekilde kendini gösterir. Kumar Toplumda sosyal dayanışmanın zayıflamasında ve bencilliğin ön plana çıkmasında olumsuz bir rol üstlenmektedir.
*Kaynaklarda müsabakanın ittifakla caiz olduğu bildirilir. Bunun dayanağı Hz. Peygamberin bu yöndeki uygulamalarıdır. Sporla ilgili olarak kadın ya da erkek ayrımı yapılmaz. Mahremiyete riayet edilmek koşuluyla fıkhen kadınların spor yapmalarına veya yarışmalarına katılmalarını engelleyecek bir hüküm yoktur.
=>Gerek cahiliye devrinde gerekse İslami dönemde biniciliğin yaygın olduğu bilinmektedir. Hz. Peygamber Medine’de at yarışları düzenlemiş ve kazananlara ödül vermiştir.
=>Hz. Peygamber döneminde düşmanla mücadelenin başlıca araçları binek hayvanları ve atıcılıktır. Bu nedenle Hz. Peygamberin “ödüllü müsabakalar ancak at ve deve yarışları ile atıcılıkta olur” buyurduğu nakledilir.
=>Hz. Peygamber ağırlık kaldırma konusunda yarışanları görmüş ve onları bundan men etmemiştir. Bu da halterin meşru bir spor ve eğlence olduğunun delili olduğu kabul edilmektedir.
Yarışmalarda Ödül
=>Yarışmalarda ödül konulabilir. Bu konuda alimlerin görüş birliği vardır.
=>Ödül devlet hazinesinden karşılanabilir.
=>Haram kılınmış bir konuda yapılan yarışma için ödül verilmez. Zira bu gibi şeylere ödül vermek kötülüklerin yaygınlık kazanmasına teşvik olur. Bu doğru bi tutum değildir.
=>Yarışmada ödül kumara dönüştürülmemelidir. Bu nedenle ödülü yarışanların dışında birinin koyması vermesi gerekir.
Kur’an ve Sünnette resim ve heykelcilik
*İlahi dinlerde resim ve heykel yapımına olumsuz yaklaşımın putperestliği engelleme ile yakın bağlantısı vardır. Hz. İbrahim’in putçulukla mücadelesi Kur’an’da anlatılmaktadır. Yahudilikteki on emirden ikincisi put ve resim yasağıdır.İbn Abbas mesleği resimcilik olan birinin fetva sorması üzerine sadece cansız varlıkların resimlerini yapmasını tavsiye etmiştir.
=>İbn Abbas putperestliğin saygın kişilerin hatırasını yaşatmak için heykellerin yapılması yoluyla ortaya çıktığını söylemiştir.
*Resim Arapça literatürde daha çok “suret” kelimesi ile karşılanmıştır. Timsal kelimesi de anlam bakımından surete yakındır. Dilciler sureti iki kısımda değerlendirerek birincisinin gölgeli suretler ( timsal=heykel) ikincisinin ise resm edilen ve çizimlenen diğer şeyler olduğunu belirtmişlerdir.
=>İnsanların ürettikleri ya da inşa ettikleri şeylerin resimlerinin yapılmasında sakınca yoktur.
=>Ebru tezhip çinicilik halı dokumacılığı gibi soyut resimler ittifakla mübahtır.
=>Canlı tasvirlerinin çocukların oyuncağı olmasında bir sakınca yoktur.
=>Maliki mezhebinde canlıların resimlerini yakmak haram değildir ancak bu resimler putlar tapınılan ve kutsanan şeylerin resimleri olursa haram olur.
=> Hanifiler Şafiler ve Hanbelilere göre canlı resimlerini yapmak yasaktır. Bunda resim ile heykel arasında bir fark yoktur.
=>Resim bulunulan yerde namaz kılmak mekruhtur. Resim namaz kılınan kıble tarafında ise Hanefi mezhebine göre bu daha da sakıncalıdır.