Alm. Guduld, Ausdaur (f), Fr. Patience (f), İng. Patience, persevarance.
İnsanın, beklenmedik olaylar veya içine düştüğü zorluklar, güçlükler sebebiyle istemediği şeylerin başına gelmesi hâlinde, bunlardan tedirgin olmaması, paniğe kapılmaması ve tahammül etmesi.
Nefsin, sonu pişmanlık olan kötü isteklerini yapmamak da sabırdır.
Sabır acı, meyvesi tatlıdır. Sıkıntılara, acılara, dert ve belâlara sabır gösteren, sonunda huzur ve saâdete kavuşur. Sabrın sonu kurtuluştur. Bütün ibâdetleri ve iyilikleri yapabilmek sabırla ele geçer. İnsanın îmân etmesi ve son nefese kadar îmânını koruyabilmesi sabır ile olur.
Hadîs-i şerîfte; “Sabır, îmânın yarısıdır.” buyruldu. Sabrın fazîletini, üstünlüğünü, Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde yetmiş yerde ve Peygamber efendimiz hadîs-i şerîflerinde bildirmektedir. Rabbimiz, sabredenlerle berâber olduğuna söz veriyor. Bakara sûresi 153. âyetinde meâlen; “Elbette, sabredenlerle berâberim.” buyruldu. Zümer sûresi 10. âyetinde de meâlen; “Sabır edenlerin âhiretteki ecirleri, mükâfatları sayısızdır.” buyrulmaktadır.
Sabretmek çok kıymetli bir haslettir. Bu nîmet çok az kimseye ihsân edilmiştir. Nitekim, Peygamberimiz sallAllahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Size verilen en az şey, yakîn ve sabırdır. Bu ikisinin kendisine verildiği kimse, çok nâfile namaz kılmasa da, oruç tutmasa da korkmasın. Bugünkü hâlinizle, bir kimsenin, bütün insanların iyi amellerini yapmasından daha çok severim. Sabreden tam sevap alır.” ve yine buyurdular ki:
Sabır, Cennet hazînelerinden bir hazînedir.
Eğer sabır, insan olsaydı çok kerim ve cömert olurdu.
Allahü teâlâ sabredenleri sever.
Allahü teâlâ, Dâvûd aleyhisselâma buyurdu ki: “Ahlâkta bana uy! Benim ahlâkımdan biri, çok sabredici olmamdır.”
Îsâ aleyhisselâm buyurdu ki: “İstemediğine sabır etmeyince, istediğine kavuşamazsın!” Hazret-i Ali buyurdu ki; “Sabrın îmândaki yeri, başın bedendeki yeri gibidir. Başı olmayanın bedeni de olmaz. Sabrı olmayanın da îmânı olmaz.”
Sabır, insana mahsus bir sıfattır. Hayvanlarda sabır yoktur. Çünkü çok noksandırlar. Meleklerin ise sabra ihtiyaçları yoktur. Çünkü yeme içme, evlenmek gibi arzular taşımazlar. Sabretmesi gerekecek bir hâlle karşılaşmazlar. Hep ibâdet edicidirler. Hiç günah işlemezler. İnsanlar, haramlardan sakınıp nefsinin kötü arzularını, isteklerini yapmazlarsa ve böylece sonu pişmanlık olan geçici lezzetlerden yüz çevirirlerse sabretmek nîmetini ele geçirmiş olurlar. Bu nîmet, onların dünyâ ve âhiret saâdetine vesîle olur.
Sabır üçe ayrılır: Biri, günah işlememek için sabretmektir. Şeytan ve insanın kendi nefsi ve kötü arkadaşlar, insana günah işletmek isterler. Bunları dinlemeyip sabretmek çok sevaptır. Günahların, büyüğünden ve küçüğünden çok sakınmalıdır. Resûlullah sallAllahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Bir zerrecik (yâni çok az) bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibâdetleri toplamından daha iyidir.”
İkincisi; dertlerin, belâların acılarına bağırıp, çağırmayıp sabretmektir. Çok kimse, sabır deyince yalnız bu sabrı anlar. Bu sabır da sevaptır. Yâni sabrın ikisi de farzdır. İnsanların üzmelerine dayanmak lâzımdır. Akrabânın, dostların incitmelerine sabretmekten başka yapılacak şey yoktur. Allahü teâlâ sevgili Peygamberine emrederek, Ahkâf sûresi 35. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruyor ki: “Peygamberlerden ülülazm olanların sabrettikleri gibi sen de sabret! Onlara azap verilmesi için duâ etmekte acele eyleme!”
İbrâhim sûresi 12. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Yaptıkları işkencelere sabrederiz. Tevekkül ediciler, yalnız Allahü teâlâya tevekkül etmelidir.” buyruluyor.
Müminler, çoğu zaman sırf inandıkları için, başka din mensuplarının kötülüklerine hedef olurlar. Çeşitli işkencelere uğrar, onlarla savaşmak zorunda kalırlar. İşte bu gibi durumlarda sabır, müminlerin güç kaynağı, îmânının koruyucusudur. Hazret-i Mûsâ’ya inananlara, Firavun eziyet etmek isteyince, onlar; “Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür!” diye duâ etmişlerdi. Sevgili Peygamberimiz ve ilk Müslümanların, yapılan kötülüklere nasıl sabır ve tahammül gösterdiklerini herkes bilmektedir.
Üçüncüsü ibâdetleri ve iyi işleri yapmakta da sabra ihtiyaç vardır. İlim öğrenmek ve ibâdet yapmakta bir takım sıkıntılar bulunur. Çünkü ibâdetlerin bir kısmı tembellikten dolayı zor gelir. Namaz kılmamak böyledir. Bâzısı da cimrilikten zor gelir. Zekât vermemek böyledir. Her iyi işin başında, ortasında ve sonunda sabra ihtiyaç vardır. İbâdetlerin sıkıntısına katlanıp, sabır göstermek, insanı hüsrandan ve sonsuz felâketten kurtarır. Cehennem’den korur. Kur’ân-ı kerîmde Asr sûresinde meâlen; “İkindi vaktine yemin olsun ki, bütün insanlar hüsrandadır. Ancak îmân edenler, iyi amelleri (işleri) yapanlar, hakkı ve sabrı tavsiye edenler ve bunları tutanlar kurtuldu.” buyrulmaktadır.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Doğrusu kim Allahü teâlâdan korkar ve düştüğü felâkete sabrederse, muhakkak ki Allahü teâlâ, iyilik edenlerin mükâfâtını boşa çıkarmaz. (Yûsuf sûresi: 90)
Eğer size bir eziyet verirlerse, karşılığında onun kadar yapınız. Sabrederseniz daha iyidir. (Nahl sûresi: 126)
Müşriklerin yalanlamalarına ve ezâlarına sabret! Onları güzel bir şekilde terk edip onların cezâlarını, Allahü teâlâya bırak! (Müzemmil sûresi: 10)
Ey müminler! Bir düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman (sabredip) sebat gösterin ve Allah’ı çok anın ki, kurtulabilesiniz. (Enfal sûresi: 45)
Peygamber efendimiz de (sallAllahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki:
Sabır ve tahammül gösteren kimseyi, Cenâb-ı Hak sabırlı kılar. Sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nîmet, hiçbir kimseye verilmemiştir.
Hoşlanmadığın şeye sabretmekte, büyük fayda vardır.
Sabırla İlgili Ayetler:Kuranda sabır ile alakali tahmini 84 ayet geçiyor
2:45 - Bir de sabırla, namazla yardım isteyin. Şüphesiz bu, (Allah'a) saygılı olanlardan başkasına ağır gelir.
2:153 - Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım isteyin. Şüphe yok ki Allah, sabredenlerle beraberdir.
2:155 - Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!
2:177 - Yüzlerinizi bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o kimselerdir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitabave bütün peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve seve mal verirler. Namazı kılarlar, zekatı verirler. Bir de andlaştıkları zaman sözlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte doğru olanlar da bunlardır, korunanlar da bunlardır.
2:249 - Talut, ordu ile hareket edince dedi ki: "Allah sizi mutlaka bir nehirle imtihan edecek. Kim ondan içerse, benden değildir. Kim de onu tatmazsa, işte o bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan başka (bu kadarına ruhsat vardır)." Derken içlerinden pek azı hariç, hepsi de varır varmaz ondan içtiler. Talut ve beraberindeki iman eden kimseler nehri geçtiklerinde. "Bizim bugün, Calut ile ordusuna karşı duracak gücümüz yok." dediler. Allah'a kavuşacaklarına inanıp, bilenler ise şu cevabı verdiler: "Nice az topluluklar, Allah'ın izniyle nice çok topluluklara galip gelmişlerdir. Allah, sabırlılarla beraberdir."
2:250 - Calut ve ordusuna karşı savaş meydanına çıktıkları zaman da şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Üzerlerimize sabır dök, ayaklarımızı sabit tut ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!"
3:17 - O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları (görür).
3:120 - Size bir iyilik dokunsa fenalarına gider, başınıza bir kötülük gelse onunla sevinirler. Eğer sabreder ve Allah'dan gereğince korkarsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez; çünkü Allah onları kendi amelleriyle kuşatmıştır.
3:125 - Evet, sabreder ve (Allah'tan) korkarsanız, onlar ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size nişanlı nişanlı beş bin melekle yardım eder.
3:142 - Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete girivereceğinizi mi sandınız?
3:146 - Nice peygamberler vardı ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostları çarpıştılar; Allah yolunda başlarına gelenlerden yılgınlık göstermediler, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.
3:186 - Muhakkak siz, mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olunacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a ortak koşanlardan size eziyet verici bir çok söz işiteceksiniz. Eğer sabreder ve Allah'dan gereği gibi korkarsanız, şüphesiz işte bu azmi gerektiren işlerdendir.
3:200 - Ey iman edenler! Sabredin, düşmanlarınıza karşı sebat gösterin, nöbet bekleşin, Allah'dan gereğince korkun ki, kurtuluşa eresiniz.
4:25 - Sizden her kim hür mümin kadınları nikah edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da ellerinizin altındaki mümin cariyelerinizden efendilerinin rızası ile nikahlamak var. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz. O halde sahiplerinin izni ile ve mehirlerini örfe göre vermek suretiyle cariyelerden iffetli olan, zina etmeyen, dost da edinmeyenlerle evlenin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, o vakit hür kadınlar hakkında gerekli bulunan cezanın yarısı kendilerine lazım gelir. Bu hükümler, içinizden günah işlemekten korkanlaradır. Sabretmeniz ise, sizin için daha hayırlıdır. Allah Gafûrdur, Rahimdir (çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir).
6:34 - Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı. Kendilerine yardımımız gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler. Allah'ın sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz ki sana, peygamberlerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir.
7:126 - "Senin bize kızman da sırf Rabbimizin âyetleri gelince onlara iman etmemizden dolayıdır. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve canımızı müslüman olarak al." derler.
7:128 - Musa, kavmine dedi ki: "Allah'ın yardımını ve lütfunu isteyin ve sabır gösterin. Şüphesiz ki yeryüzü Allah'ındır. Kullarından dilediğini ona mirasçı kılar. Sonunda kurtuluş müttakilerindir."
7:137 - Ve o hırpalanıp ezilmekte olan kavmi de yeryüzünün, bereketle donattığımız doğusuna ve batısına mirasçı yaptık. Ve böylece Rabbinin, İsrailoğullarına olan o güzel vaadi, sabırları yüzünden gerçekleşti. Biz de Firavun ile kavminin yapageldikleri sanat eserlerini ve diktikleri binaları yerle bir ettik.
8:46 - Ayrıca Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. Ve birbirinizle didişmeyin. Sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider. Sabırlı olun, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
8:66 - Şimdi Allah sizden yükü hafifletti ve sizde bir zaaf olduğunu bildi. O halde sizden sabredecek yüz kişi olursa ikiyüz düşmana galip gelirler, sizden bin kişi olursa Allah'ın izniyle ikibin düşmana galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir.
10:109 - Sana vahyolunana uy! Ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. Çünkü O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.
11:11 - Ancak (her iki halde de) sabır gösterip iyi ameller işleyenler müstesnadır. İşte onlara bir mağfiret ve büyük bir mükafat vardır.
11:49 - İşte bunlar gayb haberlerindendir. Bunları sana vahiyle bildiriyoruz. Bundan önce bunları ne sen bilirdin, ne de kavmin. O halde sabret, akıbet muhakkak muttakilerindir.
11:115 - Ve sabret! Çünkü Allah iyilik edenlerin mükafatını yitirmez.
12:18 - Bir de gömleğinin üzerinde yalandan bir kan getirmişlerdi. Babaları dedi ki: "Hayır, nefisleriniz aldatmış da size bir iş yaptırtmış. Artık bana güzel bir sabır gerekiyor. Bu anlattıklarınıza karşılık yardımına sığınılacak olan ancak Allah'dır."
12:83 - Babaları dedi ki: "Hayır, sizi nefisleriniz altadıp bir işe sürüklemiş. Artık bana güzel güzel sabretmek düşüyor. Belki Allah hepsini birden bana geri getirir. Çünkü O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir."
12:90 - Onlar "Yoksa sen, sahiden Yusuf musun?" dediler. O da "Ben Yusuf'um, bu da kardeşim" dedi, "Doğrusu Allah, bizi, lutfuyla nimetlendirdi. Gerçekten de kim Allah'dan korkar ve sabrederse, Allah, muhakkak ki, güzel işler yapanların mükafatını zayi etmez."
13:22 - Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. İşte bunlar, bu hayatın akibeti kendilerinin olacak olanlardır.
13:24 - "Sabrettiğiniz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir!"
14:5 - And olsun ki Musa'yı âyetlerimizle gönderdik. Ona şöyle dedik: Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar, onlara Allah'ın (felaket) günlerini hatırlat. Şüphe yok ki bunda her sabredip şükreden için nice ibretler vardır.
14:12 - Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Elbette bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler."
14:21 - (Kıyamet günü) İnsanların hepsi Allah'ın huzuruna çıkacaklar. Ve zayıflar büyüklük taslayanlara şöyle diyecekler: "Bizler, sizlere uymuştuk. Şimdi siz, Allah'ın azabından en ufak bir şeyi bizden savabilir misiniz?" Onlar da diyecekler ki: "Allah bizi hidayete erdirseydi, biz de size doğru yol gösterirdik. Artık şimdi bizler sızlansak da sabretsek de birdir. Çünkü kaçacak yerimiz yoktur."
16:42 - O Muhacirler, müşriklerin eziyetlerine sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.
16:96 - Sizin yanınızdaki dünya malı tükenir, Allah'ın katındakiler ise tükenmez. Muhakkak ki biz, Allah yolunda sabredenleri, yaptıkları amelin daha güzeliyle mükafatlandıracağız.
16:110 - Sonra şüphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret eden, sonra cihad eden ve sabreden kimselerin yardımcısıdır. Bunlardan sonra Rabbin elbette çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
16:126 - Eğer (bir suçtan dolayı) ceza verecek olursanız size yapılan azab ve cezanın misli ile ceza verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır.
16:127 - (Ey Peygamber!) Sabret! Sabrın da ancak Allah'ın yardımı iledir. Onlardan dolayı üzülme! Kurdukları tuzaklardan telaş edip sıkıntıya düşme!
18:28 - Nefsince de, sabah akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber candan sabret. Sen dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini, bizi anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırılık olan kimseye uyma.
18:67 - (Hızır) dedi ki: "Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin.
18:68 - "İçyüzünü kavrayamadığın şeye nasıl sabredeceksin?"
18:69 - Musa: "İnşaAllah beni sabırlı bulacaksın ve senin hiçbir işine karşı gelmeyeceğim" dedi.
18:72 - (Hızır:) "Sen benimle asla sabredemezsin, demedim mi?" dedi.
18:75 - Hızır dedi ki: "Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin demedim mi sana?"
18:78 - Hızır dedi ki: "İşte bu, seninle benim aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana o sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim."
18:82 - "Duvar ise, o şehirde iki yetim oğlana ait idi. Duvarın altında onların bir hazinesi vardı. Babaları da iyi bir kimse idi. Onun için Rabbin istedi ki o iki çocuk erginlik çağlarına ersinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ve ben bunların hiçbirini kendiliğimden yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeylerin içyüzleri budur."
20:130 - O halde, dediklerine sabret; güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bir kısım vakitlerinde ve gündüzün etrafında da tesbih et ki hoşnudluğa eresin.
21:85 - İsmail, İdris ve Zülkifl'i de (hatırla). Onların hepsi de sabredenlerdendi.
22:35 - Ki Allah anıldığı vakit onların kalpleri titrer. Onlar başlarına gelene sabreden, namaz kılan kimselerdir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar.
23:111 - Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar, hakikaten muradlarına erenlerdir.
25:20 - (Resulüm!) Biz senden evvel de peygamberleri başka türlü göndermedik. Şüphesiz onlar hem yemek yiyorlar, hem çarşılarda geziyorlardı (sokaklarda yürüyorlardı). Sizin bir kısmınızı bir diğerine fitne (imtihan sebebi) kılmışızdır ki, bakalım sabredecek misiniz? Zira Rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir.
25:75 - İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamları ile mükafatlandırılacaklar, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.
28:54 - İşte onlara, sabretmelerinden ötürü mükafatları iki defa verilecektir. Bunlar kötülüğü iyilikle savarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan da Allah rızası için harcarlar.
28:80 - Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, şöyle dediler: "Yazıklar olsun size! İman edip iyi işler yapanlara göre Allah'ın mükafatı daha üstündür. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir."
29:59 - Ki onlar, sabretmiş olup yalnız Rablerine güvenip dayanmaktadırlar.
30:60 - Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vaadi mutlaka haktır. Sakın imanı sağlam olmayanlar seni hafifliğe sevketmesinler.
31:17 - "Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir."
31:31 - Görmedin mi ki Allah, âyetlerinden bir kısmını size göstersin diye gemiler, Allah'ın nimetiyle denizde akıp gidiyor. Şüphesiz bunda çok sabredenler ve çok şükredenler için nice ibretler vardır.
32:24 - Onların içinden, sabrettikleri zaman bizim emrimizle doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik. Onlar, bizim âyetlerimize kesin bir şekilde inanıyorlardı.
33:35 - Şüphe yok ki müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadınlar, sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevazi erkeklerle mütevazi kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkeklerle ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkeklerle Allah-'ı çok zikreden kadınlar var ya, işte onlar için Allah bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.
34:19 - Buna karşı onlar: "Ey Rabbimiz! Seferlerimizin arasını uzaklaştır" dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik ve tamamen didik didik dağıttık. Şüphesiz ki bunda çok şükredecek her sabırlı için elbette ibretler vardır.
37:102 - Oğlu, yanında koşacak çağa gelince: "Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak, ne düşünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşaAllah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.
38:17 - Şimdi sen onların dediklerine sabret de kuvvetli kulumuz Davud'u hatırla. Çünkü o, zikir ve tesbih ile bize yönelmişti.
38:44 - (Bir de dedik ki): "Eline bir demet al da onunla (eşine) vur; yemininde durmamazlık etme." Doğrusu biz onu sabırlı bulduk. O ne güzel kul! O hakikaten daima Allah'a yönelmektedir.
39:10 - Ey Muhammed! Tarafımdan söyle: "Ey iman eden kullarım! Rabbinizden korkun. Bu dünyada güzellik yapanlara bir güzellik vardır. Allah'ın yeryüzü geniştir. Ancak sabredenlere mükafatları hesapsız ödenecektir."
40:55 - O halde sabret. Çünkü Allah'ın vaadi haktır. Hem günahından dolayı istiğfar et ve akşam sabah Rabbini hamdiyle tesbih et.
40:77 - Ey Muhammed! Sen sabret, şüphesiz Allah'ın vaadi haktır, mutlaka gerçekleşecektir. Onlara yaptığımız tehdidin bir kısmını sana göstersek de veya seni vefat ettirsek de onlar mutlaka döndürülüp bize getirileceklerdir.
41:24 - Şimdi eğer dayanabilirlerse onların yeri ateştir. Yok eğer hoşnutluğa dönmek isterlerse bile artık onlar hoşnut edileceklerden değildirler.
41:35 - Bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur.
42:33 - Eğer O dilerse rüzgarı durdurur da yelkenle giden gemiler denizin üzerinde duruverirler. Şüphesiz ki bunda sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için nice ibretler vardır.
46:35 - Ey Muhammed! Azim sahibi peygamberlerin sabrettikleri gibi sen de sabret! Onlar için (azab hususunda) acele etme. Sanki onlar kendilerine vaad edilen azabı gördükleri gün dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu bir tebliğdir. Hiç yoldan çıkan fasıklar topluluğundan başkası helak edilir mi?
47:31 - Andolsun ki, biz içinizden cihad edenlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya ve yaptıklarınızla ilgili haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi deneyeceğiz.
49:5 - Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Bununla beraber Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
50:39 - Ey Muhammed! Onların söylediklerine karşı sabret. Güneşin doğuşundan önce (sabah namazını) ve batışından önce de (öğle ve ikindi namazalarını kılarak) Rabbini Hamd ile tesbih et.
52:16 - Girin oraya, ister sabredin ister etmeyin artık sizin için birdir. Siz hep yaptıklarınıza göre cezalandırılacaksınız" (denilecek).
52:48 - Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktığın zaman Rabbini hamd ile tesbih et.
54:27 - Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol.
68:48 - Rabbinin hükmüne sabret, balık sahibi gibi olma. Hani o öfkeye boğulmuş da nida etmişti.
70:5 - O halde güzel bir sabır ile sabret.
73:10 - Başkalarının diyeceklerine sabret, güzellikle onlardan ayrıl.
74:7 - Rabbin için sabret.
76:12 - Sabırlarına karşılık onlara bir cennet ve ipekten elbiseler verir.
76:24 - O halde Rabbinin hüküm vermesi için sabret. Onlardan hiçbir günahkâra yahut nanköre itaat etme.
90:17 - Sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır.
:3 - Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.
Sabırla İlgili Hadisler:(Aşkını gizleyip, namusunu koruyarak sabreden, Cennete girer ) [İbni Asakir]
(İmanı en üstün olan; sabırlı, cömert ve hoşgörülü olandır ) [Deylemi]
(Hak teâlâ, sevdiği kulu dertlere müptela kılar, o da sabrederse, ondan razı olur ) [Deylemi]
(Kötü komşunun eziyetlerine ölünceye kadar sabredeni Allahü teâlâ sever ) [Hakim]
(Allahü teâlâ, sabredeni sever ) [Taberani]
(Allahü teâlâ buyurdu ki: “Kimin, bedenine, evladına veya malına bir musibet gelir, o da güzel sabrederse, Kıyamette ona hesap sormaya hayâ ederim ) [Hakim]
(Hak teâlâ, kendini sabretmeye zorlayanı sabretmeye muvaffak kılar ) [Buhari]
(Sevmediklerinize sabretmedikçe, sevdiklerinize kavuşamazsınız ) [İ Maverdi]
(Acıya sabredip uğradığı felaketi gizlemesi ve kimseye şikayet etmemesi, kişinin Allahü teâlâyı iyi tanımış olmasındandır ) [İ Gazali]
(En üstün ibadet sıkıntıya sabretmektir ) [Tirmizi]
(En şiddetli bela sabrın az olmasıdır ) [Deylemi]
(Yeminle söylüyorum, uğradığı zulme sabredenin Allahü teâlâ şerefini arttırır ) [Taberani]
(Geçim sıkıntısına sabredeni Allahü teâlâ Firdevs Cennetine koyar ) [Ebuşşeyh]
(Kıt kanaat geçinecek kadar az rızka sabredenlere müjdeler olsun ) [Deylemi]
(İki gözünü kaybeden sabrederse Cennete gider ) [Hatib]
(Müminin silahı sabır ve duadır ) [Deylemi]
(Allahü teâlâ buyurdu ki: Benim hükmüme razı olmayan ve verdiğim musibete sabretmeyen benden başka Rab arasın ) [Taberani]
Resulullah efendimiz, Allah’tan sabır isteyen birine buyurdu ki:
(Allah’tan bela mı istiyorsun, önce afiyet iste ) [Tirmizi]
Bir farzı yapmak veya bir günahtan kaçınmak sabırsız ele geçmez Çünkü, (İman nedir?) diye sorulduğunda Peygamber efendimiz, (Sabırdır) buyurdu (Deylemi)
(Eğer sabır insan olsaydı, çok kerim ve cömert olurdu ) [Taberani]
(Hoşlanılmayan şeye sabretmekte büyük hayır vardır ) [Tirmizi]
(İbadetin başı sabırdır ) [Hakim]
(Sabrın imandaki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir ) [Deylemi]
(Hak teâlâ, sabırlı ve ihlaslı olanı, sorguya çekmeden Cennete koyar ) [Taberani]
(En hayırlı vasıta sabırdır ) [Hakim-i Tirmizi]
(Allahü teâlânın yardımı, kulun sabrı ile beraberdir ) [Ebu Nuaym]
(Bozuk bir işi düzeltemezseniz, sabredin! Allahü teâlâ onu düzeltir ) [Beyheki]
(Oruç sabrın, sabır da, imanın yarısıdır ) [Ebu Nuaym]
(İmanın yarısı sabır, diğer yarısı ise şükürdür ) [Beyheki]
(Aşkını gizleyip, namusunu koruyarak sabreden, Cennete girer ) [İbni Asakir]