Hacerül Esved köşesine işlenen nakışın bir benzeri Rükn-i Yemânî köşesine de işlendi.
Tavaf esnasında Hacerül Esved köşesinden geçerken, burayı selamlamak sünnet.
Ancak Rükn-i Yemânî köşesinden geçerken de selamlama yapılıyor ve bu selamlama müstehap hükmünde. Hacı adayları çoğu kez kalabalıktan dolayı burayı selamlamayı unutuyorlar.
Bu karışıklığın önüne geçmek için Rükn-i Yemânî köşesi de nakışlı çizgiyle işaretlenmiş oldu.
Hacer-i Esved'i selâmlama ve öpme hadisle sabittir. Hz. Ömer(r.a.)'in, tavaf sırasında hacer-i Esved'i öperek; "Resulullah (s.a.s)'i, seni öperken görmeseydim, seni öpmezdim"
(Buhârî Hac, 50; Müslim, Hac, 248, 251; Nesâî, Menâsik, 147; İbn Mâce, Menâsik, 27) dediği nakledilir.
Abdullah b. Ömer'e bir adam, Hacer-i Esved'i selâmlamanın hükmünü sorunca o da şöyle cevap verdi:
"Ben Resulullah (s.a.s)'i onu selâmlarken ve öperken gördüm". Muhatabın çok izdiham Olursa nasıl hareket edileceğini sorması üzerine, İbn Ömer, şöyle olursa nasıl olur, böyle olursa sonuç nasıl olur? gibi sorulardan memnun kalmadığını belirterek, Hz. Peygamber'in Hacer-i Esved'i selâmlayıp öptüğünü tekrar etmekle yetinmiştir
(Buhârî, Hac, 60; Nesai, Menâsik, 155).
Diğer yandan Hz. Peygamber Veda Haccı'nda, devesi üzerinde tavaf yapmış ve Hacer-i Esved'i mihcen denilen asası ile işaret ederek selâmlamıştır (Buhârı, Hac, 58). Ancak Resulullah (s.a.v)'in deve üzerinde tavaf yapması herkes tarafından görülmesi ve şüphelerin giderilmesi amacına yöneliktir. Buna, bazı âlimler, Hz. Peygamber'in Mekke'ye geldiğinde rahatsız olduğunu ilâve eder.
Ebû Dâvud şöyle nakleder: "Resulullah (s.a.v) Mekke'ye geldiğinde hasta idi. Beytullah'ı binit üzerinde tavaf etti. Hacer-i Esved'e geldiğinde asa ile istilâm yaptı. Tavafı tamamlayınca da devesinden indi, Makam-ı İbrahim'de iki rekât namaz kıldı"
(Ebu Dâvud, Menâsik, 49; ez-Zebîdi, Tecrid-i Sarih, Terc. Kamil Miras, Ankara 1984, VI, 118).
Tavaf sırasında, izdiham olunca hac yapanların birbirini incitmemesi, başkalarına rahatsızlık vermemesi için Hacer-i Esved'in ziyareti öpme veya elle dokunma uygulaması, terkedilerek istilâm'la yetinilir.
Buna göre, öpme veya el sürme imkânı bulamayan kimse, Hacer-i Esved'i hizasına gelince eliyle veya elinde bulunan baston gibi şeyle selâmlama işareti yapması mümkün ve caizdir. İster dokunarak isterse kalabalık olduğundan dolayı uzaktan Hacer-i Esved'i istilam ederken "Bismillah Allahu ekber" demek sünnettir.
Bilindiği gibi Kabe'nin kuzey tarafında yarım dâîre şeklinde bir duvar vardır ki buna "Hatîm" denir. Kabe'nin Kuzey cephesinin bir köşesine "Rükn-i Şâmî, diğer köşesine de "Rükn-i Irakî" denir. Bu Hatîm'in kuşattığı ve Hatimle Kabe arasında kalan yere "Hıcr" denir. Kabe'nin altınoluğu bu kısmın üzerine akar. Kâbe-i Muaz-zama'yı tavaf ederken Kabe ile Hatîm arasındaki açıklıktan geçmeyip bu duvarın dışından geçerek tavaf edilmesi vâcibtir.
Bu,duvarın yüksekliği 131 cm.'dir. Yarım daire şeklinde kuşatmış olduğu kısma "Hıcr-i İsmail" denir. Çünkü İsmail aleyhisselam buraya def-nedilmiştir. Kabe ile bu duvarın doğu ucu arasında 230 cm.lik bir mesafe bulunduğu gibi Kabe ile batı ucu arasında 223 cm.lik bir mesafe vardır Hatîm'in iki ucu arasındaki mesafe ise 8 m.dir Beyt-i Şerifin kuzey cebhe-sinin orta noktasından Hatime doğru indirilecek bir doğrunun uzunluğu ise, 844 cm.dir.
Kureyş, Peygamber Efendimize Peygamberlik verilmeden beş sene önce Kabe'yi yeniden bina etmişlerdi. Malî imkanları yetişmediği için Kabe'yi Hz. İbrahim'in yaptığı genişlikte yapmamışlar, bu sebeble Kabe'nin kuzey kısmında bulunan ve aslında Kabe'den olan bir bölüm yeni inşaatın dışında kalmıştı. Metinde geçen "Hıcr'ın bir kısmı Beyt'dendi" cümlesiyle bu gerçeğe işaret edilmek istenmiştir.
Nitekim Müslim'de şu anlama gelen bir hadisi şerif vardır:
"Ey Âişe! Eğer kavmin şirkten yeni kurtulmuş olmasaydı, ben Kabe'yi yıkar da yere yapışık (alçak) yapardım. Ona biri doğuda biri batıda iki kapı açardım. Hıcr tarafından da ona altı arşın yer katardım, çünkü Kureyş Kabe'yi bina ederken onu küçültmüştür."
(Müslim, hac 401.)
Yeni Rükn-i Yemânî KöşesiAbdullah b. Ömer'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v) hiçbir tavafta Rükn-i Yemânî (denilen köşe ile) Hacer(-i Esved)i selamlamayı terk etmezdi.
(Nâfi) dedi ki: Abdullah b. Ömer de (aynen) böyle yapardı.
(Nesâî, hac 156. Sünen-i Ebu Davud Tercemem ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/232.)