Hz. Mevlana'dan sözler

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Hz. Mevlana'dan sözler
« Yanıtla #45 : 16 Nisan 2010, 21:07:22 »
Ey can!!!

Haberin var mı? Senin dertlerle, kederlerle harap olmuş,

yıkılmış gönlünde, Hakk’ın gizli bir hazinesi vardır...



Aklını başına al da, şu yıkık gönül köyünü,

Bağdad şehri ile bile değişme!

Allah’a yemin ederim ki,

senin şu karanlık gecen, yüzlerce gündüzden daha iyidir.

Geceyi verme, gündüzü arama!”



Hz. MEVLÂNÂ

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Hz. Mevlana'dan sözler
« Yanıtla #46 : 02 Mayıs 2010, 21:14:49 »


Başına gelen eziyetler artıyor değil mi?..
Buğdayı başak olsun diye toprağa attılar,
Değirmende un olsun diye ezdiler,
Ekmek oldu, dişleri ile ezdiler;
Ezil ki can olasın, can veresinYou are not allowed to view links. Register or Login

Hz. Mevlana

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Hz. Mevlana'dan sözler
« Yanıtla #47 : 07 Mayıs 2010, 21:49:03 »


Hazreti Allah’A cânı gönülden,
Bir pulsuz dilekçe verdim bu gece.


Dedim ki; eyyy dost gördün şu hâli,
Niyazdayım,naza,utancım mâni,
Baki olan sensin,gerisi fâni,
Yokluğun sırrına erdim bu gece.


Kızıl kana döndü, gözümdeki yaş,
Dedi ki; eyyy kulum “secde et yaklaş”
Sarsıldı her yanım,eğildi şu baş,
Seccademi yere serdim bu gece.


Ebet göklerinden coşunca Rahmet,
Elimden tutunca sevgili Ahmet,
Her yanımı sardı Nûrû Muhammet,
Yüzümü yüzüne sürdüm bu gece.

Vahdet illerini gördüm bu gece...



Hz. Mevlana

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Hz. Mevlana'dan sözler
« Yanıtla #48 : 19 Haziran 2010, 23:16:02 »
Ten kafese benzer. Girenlerin, çıkanların, insanla dostluk edenlerin aldatmasıyla can bedende dikendir. Bu, “Ben senin sırdaşın olayım” der. Öbürü “Hayır, senin akranın, emsalin benim”der.

Bu der ki: “Varlık âleminde güzellik fazilet, iyilik ve cömertlik bakımından senin gibi hiçbir kimse yok.” Öbürü der ki: “İki cihan da senindir. Bütün canlarımız senin canına tabidir.” O da, halkı, kendisinin sarhoşu görünce kibirlenir, elden, avuçtan çıkmağa başlar. Şeytan onun gibi binlerce kişiyi ırmağa atmıştır!

Dünyanın lütfetmesi ve yaltaklanması, hoş bir lokmadır, ama az ye. Çünkü ateşten bir lokmadır! Ateş gizlidir, zevki meydanda. Dumanı sonunda meydana çıkar.

Sen “Ben o medihleri yutar mıyım? O, tamahından methediyor. Ben, onu anlarım” deme! Seni metheden, halk içinde aleyhinde bulunursa onun tesiriyle gönlün, günlerce yanar.

Onun; mahrumiyetten senden umduğunu elde edemeyip ziyan ettiğinden dolayı aleyhinde bulunduğu halde, O sözler, gönlüne dokunur, onun tesiri altında kalırsın. Medihten de bir ululuk gelir, dene de bak! Medihin de günlerce tesiri altında kalırsın. O medih canın ululanmasına, aldanmasına sebep olur.

Fakat bu tesir, zahiren görünmez, çünkü methedilmek tatlıdır. Kınanmak acı olduğundan derhal kötü görünür. Kınanmak, kaynatılmış ilaç ve hap gibidir; içer, yahut yutarsa uzun bir müddet ızdırap ve elem içinde kalırsınYou are not allowed to view links. Register or Login

Tatlı yersen onun zevki bir andır, tesiri öbürü kadar sürmez. Zahiren uzun sürdüğü için de tesiri, gizlidir. Herşeyi, zıddıyla anla! Medhin tesiri, şekerin tesirine benzer; gizli tesir eder ve bir müddet sonra vücutta deşilmesi icabeden bir çiban çıkar.

Nefis çok övülmesi yüzünden firavunlaştı. Alçak gönüllü, hor, hakir ol; ululuk taslama! Elinden geldikçe kul ol, sultan olma! Top gibi zahmet çekici ol, çevgan olma! Yoksa senin bu letafetin, bu güzelliğin kalmayınca o, seninle düşüp kalkanlar, senden usanırlar.

Evvelce seni aldatıp duranlar, o vakit seni görünce “Şeytan” adını takarlar. Seni kapı dibinde görünce hepsi birden “Mezarından çıkmış hortlak” derler; Genç oğlan gibi. Ona önce Tanrı adını takarlar, bu yaltaklıkla tuzağa düşürmek isterler. Fakat kötülükle adı çıkıp da zaman geçince bu kötülükte sakalı çıkınca; artık ona yaklaşmaktan Şeytan bile utanır.

Şeytan, adamın yanına bir kötülük için gelir; senin yanına gelmez. Çünkü sen Şeytan'dan da betersin. Şeytan, sen insan oldukça izini izler, ardından koşar, sana şarabını tattırırdı.

Ey bir işe yaramaz adam! Şeytan huyunda ayak direyip şeytanlaşınca senden Şeytan da kaçmaktadır.
Eteğine sarılan kimse de, sen bu hale gelince senden kaçar!



Mesnevi'den Hikâyeler

Çevrimdışı busegül

  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Adana
  • 20005
  • +360/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Allah birdir ve Muhammed (s.a.v.) onun elçisidir.
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Hz. Mevlana'dan sözler
« Yanıtla #49 : 06 Ekim 2010, 12:48:59 »
İlk beyitler

Dinle, bu ney nasıl şikâyet ediyor; ayrılıkları nasıl anlatıyor:
Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımla kadın erkek herkes ağladı.
İştiyak derdini anlatmak için, ayrılıktan parça parça olmuş sine istiyo­rum.
Vatanından ayrı kalan, tekrar kavuşma anını arar.
Ben her toplulukta ağladım, iyilere ve kötülere eş oldum.
Herkes kendi düşüncesine göre bana arkadaş oldu, içimdeki sırları araştırmadı.
Sırrım ağlayışımdan ayrı değil, fakat göz ve kulağın bu aydınlığı yok.
Beden, ruhtan; ruh bedenden saklı değil, ancak kimsenin ruhu gör­mesine izin yok.
Bu neyin sesi ateştir, hava değil. Bu ateşe sahip olmayan, yok olsun.
Neye düşen, aşk ateşidir. Meye düşen aşk coşkunluğudurYou are not allowed to view links. Register or Login
Ney, dostundan ayrılanın arkadaşıdır. Perdeleri, bizim ka­ranlık perdelerimizi yırttı.
Ney gibi zehir ve panzehiri kim gördü? Kim ney gibi dost ve istekli gördü?
Ney çok ıstıraplı yolu anlatıyor; Mecnun’un aşk hikâyelerini anlatıyor.
Bu anlayışın sırdaşı, idraksizdir ancak. Dilin müşterisi, kulaktır an­cak.

Kederimizde günler vakitsiz oldu. Günler, yanışlarla yoldaş oldu.

Günler giderse gitsin, korku yok. Sen kal. Ey, kendisi gibi pâk bu­lun­mayan!

Balıktan başkası suya doyar. Rızksız olanın günü uzar.

Olgunun hâlini, ham kişi anlamaz. Öyleyse söz kısa olmalı, vesselâm.

Ey oğul! Bağı çöz, özgür ol. Ne zamana kadar gümüşe, altına bağlı ka­lacaksın.

Denizi bir testiye döksen, ne kadar alır? Bir günlük kısmet.

İhtiraslıların göz testisi dolmaz. Sedef, kanaatkâr olmadıkça inciyle dolmaz.

Bir aşkla elbisesi yırtılmayan kişi, hırs ve ayıptan bütünüyle temiz­len­mez.

Ey güzel sevdalı aşkımız! Mutlu ol. Ey bütün hastalıklarımızın ta­bibi!

Ey gurur ve kibrimizin ilacı! Ey Eflatun’umuz, Calinus’umuz!

Toprak beden, aşkla feleklere yükselir. Dağ oynar, hareketlenir!

Ey âşık! Aşk, Tûr dağının ruhu oldu; Tûr mest oldu; Musa kendinden geçerek düştü.

Ney gibi, dostumun dudağıyla bir araya gelseydim, söylenecekleri söylerdim ben.

Dildaşından ayrılan kişi, yüzlerce nağmesi de bulunsa dilsiz olur.

Gül gidince ve gül bahçesi solunca artık bülbülün macerasını dinleye­mezsin.

Her şey, sevgilidir; âşıksa bir perde. Sevgilidir diri, âşıksa bir ölü.

Aşka cesareti yoksa kanatsız bir kuşa benzer o. Yazıklar olsun, ona!

Dostumun ışığı önümde ve arkamda bulunmazsa, önümden ve arkam­dan nasıl haberdar olurum ben?

Aşk bu sözün dışarı çıkmasını ister. Ayna nasıl yansıtmaz olur?

Aynan niçin yansıtmıyor biliyor musun? Çünkü yüzünden pas temizlenmemiş.