Mi'dad b. Ebi Talha (ra) şöyle anlatır:
"Ben, Rasulullah (s.a.v.)'ın azadlısı Sevban (ra) ile karşılaştım, O'na:
"işlediğim de beni cennete koyacak bir amel söyle" dedim, -başka bir rivayette-
"Amellerin Allah'a en sevimli alanını bana bildir" dedim. Ama O konuşmadı.
Sonra tekrar sordum fakat yine konuşmadı. Üçüncü defa sorduğum da ise dedi ki :
"Ben de bunu Rasulullah'a sormuştum. Rasulullah (sav)
"Çok secde et. Zira sen her ne zaman Allah için bir secde etsen,
Allah, o secde sebebiyle seni bir derece yükseltir ve bir kötülüğünü giderir" buyurdu. "
(Müslim rivayet etmiştir)
Önemine binaen konuyla nakledeceğiz. Ubade b. Sam it (ra), buyururken işitmiştir:
"Allah'a secde eden bir kula, Allah'u Teala, o secde sebebiyle bir iyilik yazar, bir kötülüğünü yok eder, makamını da bir derece yükseltir. O halde secdelerinizi çoğaltıp artırınız.� (ibn-i Mace, Hadis "Sahih" tir. )
Ebu Hureyre (ra)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
" Kulun, Rabbine en yakın olduğu hal, secde halidir. Öyleyse (orada) çok dua ediniz." Müslim rivayet etmiştir.)
Açıklama:
Bu hadisi şeriften; sahabelerin cennete girmek için ne kabar çok çaba harcadıklarını ve bu yolu gösteren amelleri öğrenmeye ne kadar istekli olduklarını rahatlıkla anlayabiliriz. Allahu Teala Kur'an-ı kerim'de: "Eğer bilmiyorsanız ilim ehline sorun" (Enbiya suresi 7) buyurarak bizleri öğrenmeye, öğrenmek için de soru sormaya teşvik etmiştir. Bu nokta da bize düşen, kendimizi, cehennemden kurtaracak ve cennete koyacak amelleri öğrenme hususunda çaba sarf etmek ve büyük küçük demeden kim olursa olsun, hakkı bize ulaştıranlardan alma noktasında kibre ve gurura kapılmadan cehd-ü gayret göstermektir.
Abdullah ibn-i Mes'ud'un (ra) "Hakkı, düşmanım bile söylese kabul et, batılı, dostun bile söylese reddet" sözü, bu meseleyi çok net bir şekilde ifade etmektedir.
imam Mücahid' de "ilmi, haya eden ve kibirlenenler öğrenemezler" (Buhari, Kitabu'l ilm de "Muallak" olarak rivayet etmiştir) diyerek soru sormada utanan ya da kibrinden dolayı soru sormayan insanların ilmi elde edemeyeceğini bize öğretmiştir.
Rabbimiz Kehf Suresin de, Hz. Musa'nın ilim öğrenmek için uzun bir yolculuk yaptığını ve bu uğurda yorularak birçok sıkıntıya göğüs gerdiğini anlatır. Ümmetin yıldızları olan Sahabe, Tabiin ve Etbau't tabiin de ilim öğrenebilmek için aynı zorluklara katlanmış, bir Hadis-i Şerifi öğrenmek veya ilmi bir meseleyi halledebilmek için çok uzun mesafeler kat etmiştir.
Cabir b. Abdullah (r.a), Abdullah b.Üneys' e (r.a) tek bir hadisle ilgili soru sormak için tam bir aylık mesafeye yolculuk etmiştir. (Buhari, Kitabu'l ilm)
Said b.Müseyyeb (r.a)'de şöyle demiştir: "Yalnızca bir hadis öğrenmek için gece gündüz yolculuklar yapardım" (EI-Bidaye ve'n Nihaye, 9/100)
Bu insanlar, bir meseleyi öğrenebilmek için bu kadar uğraş gösteriyorsa bizlerinde bundan ibret alması ve dinimizi öğrenme adına mutlaka bir şeyler yapması gerekir.
Selef-i Salinin' in ilim uğruna çektiği sıkıntıyı ve bu yolda görmüş olduğu zorlukları öğrenmek isteyenlere; Şeyh Ebu Gudde'nin kaleme aldığı ve "ilim Uğruna" ismiyle tercüme edilerek "Polen Yayınları" tarafından piyasaya sürülen eseri tavsiye ederiz.
Hadisimizde secdenin önemine dikkat çekilmiştir.
Secde; kibir ve gururunu ayaklar altına alarak en değerli azan olan alnını Alemlerin Rabbi'nin huzurunda yere koyarak ubudiyetini ifade etmendir.
Secde; aczi yet ve zaafını Allah'a arz etme makamıdır.
Secde; Allah'tan başkalarına itaat etmeyeceğini ve kulluğun sadece Allah'a olacağının ilanıdır.
Secde; Allah'ın huzurunda baş eğerek müstekbir Tağutlara baş kaldırmanın simgesidir.
Secde; Şeytan'ın kaybettiği imtihanı kazanmaktır.
Secde; dualara icabet anıdır.
Secde; huzura ermenin ve kalbi itminanı elde etme
Secde; sadece secde edenlerin hissedebileceği müthiş bir tattır. ihlaslı bir kalple ve bu manaların tamamının bilincinde olarak Allah için secdeye kapanmak, kişiye kulluğunu,
Allah (cc) karşısında ne kadar aciz ve zayıf olduğunu,
O'na olan ihtiyacını ve beşeri yetersizliğini fark ettirir;
Onu sufIi alemden alarak ulvi alemlere sevk eder.