Facebook Kullananların Dikkatine!

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Facebook Kullananların Dikkatine!
« : 27 Ekim 2010, 02:44:47 »
İnternet dünyası, insanların müspet ya da menfi; reel hayatında yapmak istediği çok şeyi yapmasına olanak sağladı. Kendi dünyasının resmini çizdi internete. Günlüğünü tuttu, bütün dünya ile paylaştı. Sosyal ağ sitelerinde sayfa oluşturup, minik bir dünya açtı kendine. Kimisi benim gibi ekmeğini kovaladı internet sitelerinde. Kimisi yıllardır göremediği, izini kaybettiği yakınını buldu. Kimisi de klavyeye uzattı parmaklarını “içimden gelenleri yazabileyim” diye…




Lakin her güzel şeyi kirlettiğimiz gibi interneti de kirletmemiz çok fazla zaman almadı. Masumane kullanımın yerini hızla şeytani fikirler aldı. Beyniyle düşünemeyen internet çapkınları düşünmek için başka yerlerini kullanınca, internet ilk zamanlardaki beyazlığını kaybetti. Gri bulaştı renge, ucundan kenarından. İnternet icat oldu, mertlik bozuldu yani!



Facebook bu mevzunun en gözle görülür örneği. Bu siteyi açıldığı ilk günlerden beri kullanırım. Çok da zevk alırdım. Ta ki bu sitenin de sosyal ağ sitesi olmaktan çıkıp, arkadaş bulma ve tek gecelik aşklar arama yeri olana kadar… Gerçek hayatında isteyip de başaramadığı ahlaksız hayatı, sanal dünyada arayan uçkur düşkünü zavallılar, saat geceyi vurduğunda bilgisayar başına tünüyorlar. “Merhaba çok güzelsiniz, tanışabilir miyiz”den tutun da, daha ilk mesajda “senin gibi birisi ile evlenmek isterdim” demeye kadar ileri götürüyorlar işi. Facebook’ta yöneticisi olduğum “Damıtılmış Sözler” sayfasında bu örneğe yüzlerce defa şahit oldum. Beyin devreden çıkınca, kontrolü başka yerler alıyor çünkü.


Bu tür internet siteleri, ömrünü nefsinin ellerine terk etmiş biçare fikirlerin en kolay ve pratik mekânı. İnternette bu şekilde fink atmayı en ulvi zaman dilimlerinden biri sayıyorlar. Yüzünü bile görmediği, hiç tanımadığı bir kızdan veya erkekten selamına cevap bulunca sevinçten oturdukları yerde zıplıyorlar. Buna şahidim.


Dünyaya gönderiliş gayesini bilmeyen gaflet uykusundakiler, uyudukları uykudan uyandırıldıklarında zinanın sadece iki bacak arası ile olmadığını anlayacaklar. Pişman da olacaklar. Nitekim âlimler; gözün, kulağın ve hatta fikirlerin bile zinası olduğunu buyuruyorlar. İnternet siteleri, konuya bu zaviyeden bakıldığında zinanın kol gezdiği ortamlar oluverdiler. Kimileri zinanın boyutunu fikirlerle de bırakmıyor ya, neyse…


Bu hususta ailelerin ve bu tür konulara müsamaha gösteren kişilerin de kabahati var. Çocuklarının, eşlerinin ve hülasa sevdiği birisinin eline bilgisayarı verip “benimle uğraşma da neyle uğraşırsan uğraş” manevrasıyla sorumlu olduğu kişileri başından savan yarı cahil beşer, internetin sanal aşk yuvası olmasına ön ayak oluyor. Kendisini bir anda internetin karşısında bulan niyeti bozuklar da, kendileri için açtığı sayfada kadın-erkek avına çıkıyor. İnanır mısınız, bıkmadan usanmadan profil profil gezip, tek tek bulduğu üyelere “selam” yazıp, “iltifatlar” yağdırıyor. Bu ısrarı cevap alana kadar da sürdürüyor. Müthiş bir sabır gösterip, aradığını bulmaya çalışıyor. Bu çabayı cennete gitmek için gösterse, bana büyük bir yol kat eder gibi geliyor.


İnternette başlayan ve yatak odalarında, sokak aralarında, park ortasında, kafeterya koltuklarında sonuçlanan bu sohbetlerin interneti daha da çirkinleştirmemesi için herkesin salahiyet dairesine karşı sorumluluğunu ifa etmesi gerekiyor.


Beynimizle düşünüp, kalbimizle hissetmediğimiz sürece bunu başaramayacağımız kesin gibi gözüküyor. O zaman şimdi “beynimizle” düşünmek vakti. Düşünebilene!