Dini terimler sözlüğü

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı kardelen

  • *****
  • Join Date: Nis 2008
  • Yer: Hatay / İskenderun
  • 3198
  • +238/-0
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dini terimler sözlüğü
« Yanıtla #20 : 26 Eylül 2009, 23:15:12 »
-- Y --

Yâd: Yabancı, el, gurbet. Anma, hatırlama.
Yâd-ı daşt: Devamlı huzur. Her an Allahü teâlânın huzûrunda imiş gibi olmak.
Yakaza: Uyanıklık.
Yakin: Şüpheden kurtulmuş, doğru, sağlam bilgi. Doğru ve kuvvetle bilmenin kalbde hâsıl olması.
Yâr: Sevgili, mahbûb, mahbûbe, ma'şûk, dost.
Ye'cûc ve Me'cüc: Kıyamete yakın çıkacak olan, Zulkarneyn'in (Aleyhisselâm) sed ardına habs ettiği kavim.
Yed-i beydâ: Mûsâ'nın (aleyhisselâm) mu'cize olarak gösterdiği nûrlu, beyaz eli.
Yeis: Üzüntü, keder. ümitsizlikten ileri gelen karamsarlık.
Yek: Bir, tek.
Yekpâre: Bir parça.
Yetim: Babası veya hem babası hem anası ölmüş çocuk.
Yevm-i şek Şâ'bân-ı şerif ayının otuzuncu günü.
Yevmiye Günlük yapılan işe karşılık alınan ücret.

Çevrimdışı kardelen

  • *****
  • Join Date: Nis 2008
  • Yer: Hatay / İskenderun
  • 3198
  • +238/-0
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dini terimler sözlüğü
« Yanıtla #21 : 26 Eylül 2009, 23:19:34 »
-- Z --

Zâde: Evlât, oğul. Nikâh neticesinde doğan çocuk.
Zâhid: Züld sâhibi. Dünyâya düşkün olmayan kimse.
Zâhiren Görünüşe göre, göründüğü gibi.
Zakkûm: Cehennemdeki bir ağacın ismi.
Zâlim: Zulmeden, haksız yere insanlara kötü davranan.
Zann-ı gâlib: Çok kuvvetli zan etmek.
Zâviye: Küçük tekke. Açı.
Zarûret: Çâresizlik, muhtaçlık, sıkıntı, yoksulluk.
Zâyi: Kaybolma, elden çıkma
Zeâmet: Osmanlı Devleti'nde, subaylara verilen toprağa denir.
Zebâni: Cehennemde vazifeli meleklerin adı.
Zecri: Önleme, yasaklama. Zorla, zor kullanarak.
Zekât: Her müslümanın tam mülkü olan nisâb miktarındaki (Zekât malı)nın belli zamanda belli miktarını niyet ederek ayırıp, fakir müslümana vermesi.
Zelil: Alçak, aşağı, hor.
Zem: Birinin kötülüğünü söyleme, çekiştirme.
Zemherir: Cehennemdeki soğuk yer.
Zemzem: Mescid-i Haram içindeki kuyunun suyu.
Zenb: Suç, günah.
Zevâl:Sona erme. Güneşin tepe noktasından batıya doğru meyli.
Zâtlar: Yüksek kimseler.
Zeyl: Ek, ilâve olarak yazılan kitap.
Zıl: Gölge.
Zındık: Dini yıkmağa, gençleri, müslüman görünerek, kâfir yapmağa veya haram olan bir işi, iyi olduğunu söyleyerek bunun yayılması için çalışan veya Allahü teâlânın emirlerinden birinin gericilik olduğunu söyleyen kimse. Böyle kimse, namaz da kılsa, hacca da gitse kâfirdir.
Zikr: Her işte Allahü teâlâyı hatırlamaktır.
Zillet: Aşağılık.
Zimmet: Himâye, sâhiplenme. Birinin emânetini koruma, üzerine alma.
Zımmi: İslâm devletinin himâyesi, idâresi altında bulunan gayri müslim.
Zinet: Fâidesi, menfaati olmayıp sâdece gösteriş için kullanılan şey.
Zrâ: Elli santimetrelik uzunluk ölçüsü.
Zulmet: Karanlık. Kalbin kararması.
Zühd: Dinimizde günah olur korkusu ile mübah olanların çoğundan sakınmak.
Zünnâr: Hıristiyanların, âyinlerde bellerine kuşandıkları ucu püsküllü, parmak kalınlığında, yuvarlak kolan.
Züyûf: Gümüşü az para.