Julia Dixon, kazayla anahtarını evde unutmuş ve sokakta kaldığı sırada postacı ona doğru yaklaştı:
“Bayan Dixon! Üzgün görünüyorsunuz, bir sorun mu var?”
“Ne yapacağımı bilmiyorum. Kapıda kaldım. Anahtar evde ve yedeğini bıraktığım komşum şehir dışında. Kocamda anahtar var, fakat o da şehir merkezinde bir otelde konferansa katıldı. Ona ulaşabileceğimi sanmıyorum. Eve nasıl gireceğim?”
Postacı kadını sakinleştirmeye çalıştı ve ona bir çilingir çağırmasını tavsiye etti.
“Sanırım yapabileceğim tek şey bu, fakat doğruyu söylemek gerekirse, çilingirler dünya kadar para alıyorlar. Oysa şu anda üzerimde bir kuruş bile yok.”
Postacı kadının derdine ortak oldu. Kadının başka çaresi yoktu.
“Gitmem gerekiyor, buyrun mektubunuzu. Kim bilir, içinde belki sizi neşelendirecek güzel haberler vardır.”
Julia zarflara baktı. Kardeşi Jonathan’dan bir mektup vardı. Geçen hafta onları ziyaret etmiş ve birkaç gün kalmıştı. Neden bu kadar çabuk mektup yazdı acaba diye mırıldandı Julia. Zarfı yırtıp açtığında, avucuna bir anahtar düştü. Mektupta şunlar yazılıydı:
“Sevgili Julia!
Geçen hafta sizde kalırken, siz alışverişe gittiğinizde kazayla kapıda kaldım. Komşunuzdan yedeğini istedim ama geri vermeyi unuttum. Bu mektupta onu da gönderiyorum.”
Yorum:
Kapalı bir kapıyla yüz yüze gelmiş ve kendinizi ümitsiz hissediyorsanız, bilin ki tüm kapılar zamanı gelince içeri girmeniz için ardına kadar açılacaktır.