Târih, toplumları,
milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilim.
Târih tekrarlanamadığı için deney ve gözlem yöntemi kullanılamaz.
Araştırma alanı olarak, târih insan kayıtlarına, yazılı ya da sözlü kaynaklara dayanır. Târihi bilgi, geçmişteki olaylara ilişkin bilinenlerin, târihe ilişkin güncel düşünce çerçevesiyle yorumlanmasıyla oluşur.
Târih kelimesinin Batı dillerindeki tüm karşılıkları Grekçe istoria, istorien sözcüğünden gelmektedir.
(Latince: his-toria, İtalyanca: storia, Fransızca: histo-rie, İngilizce: history, Almanca: Histo-rie). İyonya lehçesinde bildirme, haber alma yoluyla bilgi edinme anlamlarında kullanılan kelime, Attika lehçesinde görerek, tanık olarak bilme anlamlarının yanı sıra çok daha geniş bir anlam içeriğiyle fizik, coğrafya, astronomi, bitki ve hayvan bilgisi ve hatta giderek doğa bilgisini kapsayacak şekilde kullanılmıştır.
Târihi kaynaklar ve yöntem
Târihçiler araştırmalarında çok çeşitli kaynaklar kullanırlar. Bu kaynakların önem sırasına göre belirli bir hiyerarşi içinde sınıflanması ve yorumlanması târihçinin temel çalışma yöntemidir.
Kaynakların sınıflanması
Yazılı kaynaklar Târihçilerin temel kaynaklarını teşkîl eder.
Arşiv belgeleri: kamuya ya da özel kişilere ait arşivlerde bulunan belgelerdir. Arşivler resmi kayıtlar, yazışmalar gibi çok çeşitli belgeleri içerir.
Yayınlanmış resmî belgeler: Döneme ait kanunlar, kararnameler, kararlar
İncelenen döneme âit hâtıralar, eserler, edebiyat çalışmaları
Dönemin basın-yayın organları (gazeteler, dergiler)
Sözlü kaynaklar Târihçi eğer kendi yaşadığı döneme ilişkin çalışma yaptığı takdirde önem kazanan kaynak türüdür. İncelenen dönem ve konuyla bağlantılı kişilerle yapılan görüşmeler yoluyla sözlü kaynaklar oluşturulur. Sözlü kaynaklar, sözlü târih adı verilen alt disipline temel oluşturur.
Diğer kaynaklar Yazılı ve sözlü kaynakların yeterli olmadığı durumlarda (ya da bu kaynakları tamamlamak amacıyla) fotoğraflar ve günlük eşyalar (örneğin Eski Yunan toplumu için vazo motifleri) birinci elden kaynak olarak târih çalışmalarına temel oluşturabilir.
Kaynakların kullanımı
Târih bilimi nesnel verilere, olgulra dayanan bir bilimdir, ancak nesnelliği bütünüyle yansıtması mümkün değildir. Târihî çalışmaların birinci elden kaynaklara, arşiv belgelerine dayalı olması bu çalışmaların inceledikleri konu üerine mutlak bilgi verdiği, son sözü söylediği anlamına gelmez. Bu durumun nedenleri kaynaklara bağlı (nesnel) ve târihçiye bağlı nedneler olarak ikiye ayrılabilir:
Arşiv belgeleri her zaman güvenilir bir kaynak teşkil etmez; örneğin resmi kayıtların henüz kaleme alındıkları sırada gerçekten uzak bilgiler yansıtmaları olasıdır. Târihçi bu olasılıkları da göz önünde bulundurarak kaynaklara karşı eleştirel bir yöntem izler.
Kullanılacak olan belgelerin seçimi, sunuş şekli, târih çalışmasının amacı, târihçinin kişisel siyasi-ideolojik tercihleri, târihçinin eser verdiği dönemin siyasi-ideolojik koşulları gibi çeşitli nedenler, târih yorumlarına etki eder. Dolayısıyla aynı arşiv belgelerinden yola çıkılarak farklı târih yorumlarına ulaşılması olasıdır
Târih biliminin geçmişi
Târih biliminin ilk yazılı kaynakları Sümerler daha sonra Mısır, Hitit, Çin ve Hint uygarlıklarındaki dini mitoloji içerikli de olsa bir takım bilgilere sahip olan belgelerdir.Târih yönteminin gelişmesine, eski Yunan uygarlığı'nda yaşayan Heredot ve Thukydides büyük katkılar yapmışlar.Bu anlayış Roma İmparatorluğuBüyük Roma İmparatorluğu döneminde Polybos tarafından devam ettirilmiştir. Ayrıca Çin’de Pan ailesi (M.S. 1. yüzyıl) ile Du’yun (732-812)'da târih bilimine önemli katkılarda bulunmuşlarıdr.
İslam'da târih biliminde en büyük atılım Kur'an ile olmuştur.Kur'an'ı Kerim'deki kavimler, peygamberler v. s. hakkında biliğiler bulundurması ayrıca hadislerin toplanması işi târih yazıcılığını geliştirmiştir.
Avrupa'da Reform ve Rönesans ile birlikte filozofların bilimin yöntem, amaç ve kavramlar konusundaki fikirleri Târih bilimini de etkilemiştir. Voltaire, doğa bilimlerinde olduğu gibi târih biliminde de yasaların olabileceğini söyler. Herder ise doğa ile târihin olayların dışında Hegel, Kant gibi büyük düşünürler târih bilimi hakkında değişik felsefeler ortaya koymuşlardır.