Vitamin, potasyum, fosfor, sodyum ve madensel tuzlar yönünden son derece zengin bir kış sebzesi olan lahananın, aynı zamanda mükemmel bir şifa kaynağı olduğunu biliyor musunuz?
Evet... Beslenmenizde lahananın yeri nedir, bunu tahmin etmek oldukça zor ama bu şahane sebzenin gün geçtikçe daha az tüketildiği bir gerçek. Hem yapılan yemek çeşidi az, hem de temizlenişi, yapılışı biraz zahmetli. Bir de pişirirken çıkardığı ağır koku var. Bütün bu olumsuzluklara rağmen lahanayı seven tam seviyor. İyi yapılmış bir kapuskayı birçok yemeğe tercih edeniniz çoktur.
Gelelim lahananın besleyiciliğine ve vücuda sağladığı yararlara...
Eski Mısır'da lahana, kutsal bir sebze olarak bilinirmiş. Romalılar da uzun yıllar boyunca doğal ilaç olarak kullanmışlar lahanayı.
Günümüzde de yapılan araştırmalar, lahanayı sebze olmanın ötesinde doğal bir ilaç olarak çıkarıyor karşımıza. Mesela çiğ lahana suyu ülsere iyi geliyor. Eğer ülserden şikayetiniz varsa; iyice yıkadıktan sonra lahana yapraklarını ezerek suyunu çıkarın ve taze taze bir kahve fincanı için. Aynı işlemi 6 saat ara ile 3 hafta boyunca sürdürün. Şikayetlerinizin sona erdiğini göreceksiniz.
Lahananın besin değerine bir göz atarsak, sofralarımızda bu güzel sebzeye yer açmak için iyi bir sebep bulmuş oluruz. 100 gramında sadece 24 kalori içerdiğinden, özellikle rejim yapanlar için iyi bir besin. Yüzde 90 kadarını su oluşturuyor. Yağ yok denecek kadar az. Ama potasyum, fosfor, sodyum, B1 ve C vitamini açısından hayli zengin. B1 vitamini beyin hücrelerini olumlu anlamda etkiliyor. Diğer madensel tuzlar ise vücuda giren mikroplara karşı bir direnç oluşturarak, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Kandaki şekerin azalmasına yardımcı olduğu için de özellikle şeker hastalarına öneriliyor.