Birbirimizin farkında mıyız?

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Birbirimizin farkında mıyız?
« : 10 Ocak 2010, 22:50:45 »

"Beyefendi o kadar çok yorgun ki şehrin kalabalığı, üstüne üstüne
gelen binalar, iş hayatı ekonomik sıkıntılar ve insanlara ulaşmanın
getirdiği zorluk. (Yeter artık) diyor. (Şimdi her şeye ara vereceğim
ve şehrin dışına çıkacağım) diyor. Ve o yeni aldığı son model arabası
ile yola koyuluyor. Radyoda açtığı müziğin keyfini çıkarıyor. Zaman
akıp giderken (Tak) diye gelen bir ses aniden frene basmasına sebep
oluyor. Duran arabadan iniyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyor.
Gördükleri karşısında şaşırır kalır. Arabanın kaputunda kocaman bir
delik vardır. Çok sinirlenir. Geriye döner bakar geldiği yolda küçük
bir çocuk vardır. Çok kızgındır. Çocuğu yakalar ve hırpalamaya başlar.
(Neden taş attın, niçin arabamı mahvettin) diye. Çocuk çok masum
(Afedersiniz beyefendi özür dilerim kimse duymadı ki) der ama nafile.
Tokatlar havada uçuşurken yavrucak (Lütfen beni dinler misin)
dercesine eliyle bir çukuru gösterir. (Amca abim aşağıda lütfen yardım
eder misin) der. Beyefendi bir bakar tekerlekli sandalye içinde ters
dönmüş bir başka çocuk. Birden kendine gelir (Ne oldu) der.(Amca bir
saat oldu abim aşağıya düşeli. O kadar arabaya el salladım ama kimse
durmadı. Hopladım, zıpladım mecbur kaldım taş atmaya).

Adam özür diler, mendilini çıkartır ve gözyaşlarını siler. Yavaş yavaş gider
çocuğu omzunda taşır ve abisini çukurdan çıkartır. Ve çocuğu sessiz
şekilde alır uzaktaki köye doğru yola koyulurlar. Köye geldiklerinde
içi cız etmektedir. Ne iş ne para ne stres ne gerginlik. Ne yapıyoruz,
nereye gidiyoruz etrafımızda ki insanları neden duyamıyoruz. Aileden
özür diler. Çocukları duymadığı, iletişim kuramadığı için ve söz verir
çocuğa otomatik araba alır ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılar.
 
Ve arabayla koca şehre doğru yol alırken içinde bir sürü karmaşalar
vardır. Çok mutsuzdur huzursuzdur. İnsanlığı adına içinde bir sürü
çatışma vardır. Ve tamirciye gelir (Lütfen şu taşlara çarptığım
yerleri tamir edin. Ama çok rica ediyorum kapıdaki deliğe dokunmayın
ben onu her gördüğümde dünyam daha farklı olacak kendi hayatımı fark
etmeye başlıyorum) der. Biz o atılan taşın, o sallanan elin (Hey beni
de gör, bana bak) diyen söz sahibinin farkında mıyız?
 
Maalesef daha benciliz ego noktasında çok ileri gittik. Öz
benliğimizin dışında narsisliğe kadar giden egolarımız o kadar çok ki.
Kendi içimizde özgürleştik derken insanlığımızı kaybettik.
B yüzden İstanbul'da 15 milyon insan büyükşehir yalnızlığı yaşıyor. Bu
gerçekten çok korkunç.
 Ben Göktürk Belediye Başkanı Mustafa Bey'e teşekkür ediyorum. Çünkü
bu kadar güzel insanları buraya getirerek destek verdi.
 
Konuşuyoruz da nice konuşuyoruz. Ama karşınızda ki insanın doğrusu ne,
benim doğrum ne, bu bilinci tam birbirimize iletişim kurarak
anlaşabiliyor muyuz burası çok önemli.
Ya evlilikler? Keşkelerle, amalarla bitiriyoruz. Tahammül edemiyoruz
çekip gidiyoruz.

VE KÖR NOKTALAR

Yaşam koçu Fatma Taş korkuların insan hayatı üzerindeki etkisine de değindi.
Taş örneklerle süslediği konuşmasında "Korku Türk toplumunun bir
programı, bir parçasıdır" dedi ve ekledi.
"Hep korkarız. Ya da korkutuluruz. Kocadan, babadan, öğretmenden,
polisten ve daha nicelerinden. Bu bir baskı programıdır. Asıl ihtiyaç
duyduğumuz şey değer vermektir. Sonra önemsenmek duygusu, yeterlilik
duygusu, özgüven duygusu, güven duygusu.en büyük ihtiyacımızın 5
tanesini saydık. Peki biz bu değer konusunda kendimize değer
verebiliyor muyuz? Önce kendi kimliğimize yani özbenliğimize sahip
çıkmalıyız. Kollarınızı açtığınızda içerideki boş alan size ait. Orada
salt öz benlik var, biricikliğimiz var. Saflığımız ve duruluğumuz var.
Bu dairenin içine elalemi alırsam başkalarını doldurursam rahat
olabilir miyim? Öz benliğim kalır mı?
 
Çocuklarla iletişimdeki kör noktalardan bir tanesi de kimlik çizmek
yani özünü çizmek. Aptalsın, salaksın bu sözcükleri çocuklarınıza
kullanıyorsanız kimliklerini çizersiniz. Çocukluk döneminde
çocuklarınıza hakaretvari öz kimliğini çizdiyseniz çocuğunuzun
kanatlarını kırarsınız göz bebekleri ve enerjisi düşer öz güvensizlik
yaşar.
Çocuğunuzu dışarı çıkmasını sinemaya gitmesini sosyal aktiviteler
yapmasına izin vermelisiniz. Çünkü bilgisayar çocuğunuzun beyin
programlarını bozuyor.

VE SON SÖZ

Sırada Fatma Taş'ın tavsiyeleri var. Yaşam koçu "Herkes kendisi ile
barışık olmalı. Karşısındakini dinlemeyi bilmeli. İster eşinizle,
ister bir başkası ile konuşurken kuracağınız cümlelere dikkat etmeli,
sinir ve stresten uzak durmalısınız. Bu de size birçok hastalığa veda
etmeniz anlamına gelecektir. Hayatta ve ayakta kalmayı istiyorsanız
tavsiyelere kulak verin. Zira yarın çok geç olabilir" dedi.
 
Taş'ın söyledikleri hepimizin için geçerli.
Nice sağlıklı günlerde, nice güzel iletişim kuracağımız günlerde
birlikte olmak ümidi ile....


Fatma Taş
İlgi Eğitim Danışmanlık
Aile Danışmanı ve NLP Uzmanı