Gülay Öztürk yazıları

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #65 : 23 Aralık 2009, 22:32:06 »
Esselamun aleykum sevgili dostlar..

Mevlamın rahmeti,sevgisi,hidayeti tüm inananlara üzerinde olsun.

Rabbi olarak bilen gönüllere ,kalblerine sukunet ve ferahlık versin..
Onu bilmeyenlere ,merhametiyle Onu bulmalarını nasıp eylesin..amin..
sevgili dostlar bugün ben kendimden bahsetmek istedim..
gerçi sevgialemi sayfamın Arsivi den İSLAM DAN ÖNCE VE SONRASI başlıklı 9 bölümlük yazilarım da
benden bahşetmiştim..isteyen ,merak eden Arsiv de bulabilecek..
sevgili dostlar,biraz uzun bir yazi olacak ama sabırla sonunda kadar okumanızı isterim mümkünse..
ben hristiyan dinden islama giren bir kardeşiniz.
16 yaşımda geldiğim istanbula,duyduğum ezan sesinde etkileyek,insanların sıcaklık memnun kalarak,
islamı nasıl bir din olduğunu merak ederek araştırmalar yaptım..


önce işaretlerle,sonra öğrendiğim az da olsa türkçem ile insanlardan islamı bana anlatmalarına rıca ettim..
ne yazık ki olumlu ,tatmin edici bir cevab bulamadım..
Buna hem üzüldüm hemde merak ettim..

müslümanlar oldukları halde dinlerini gerekli gibi bilmeyen bu insanların dini nasıl bir din di aceba..


koyu bir hristiyan olan rahmetli annem,Allah ve İsa Peygamberi sevgisi bizlere öğreti daha biz küçüken..
Rabbime çok seviyordum.baska bir seyi bilmiyordum.yani yaradiliş gayesinden..
hristiyan dinden pek birseyi bilmiyordum çünkü baz seyleri bana ders geliyordu..
hayatım ilgili yazdığım kitabında bunlardan bahsetmiştim..

evet,islamı nasıl bir dini olduğunu merak etmiştim..
bir sene için de okumayi ve türkçe yazmayı ,konuşmayı öğrendim..


Yüce Kuran'ımızdan ,Evliyalarımızın kitablarından islamı öğreniyordum..
öğrendikçe de diğer kardeşlerimle paylaşmayı gayret ettim..

isterim ki,bilmediklerini öğrensinler..Rabbimin rızasını kazansinlar..
her gün ,moralfm,özelfm,marmarafm,ve istanbulda dört yorel radyolarda mektuplarım ,fakslarım okundu..

Böylece sayısız dostlarım oldu..müslüman olduğum için beni terkeden ailem karşılık Mevlam sayısız kardeşlerim verdi..


sayısız musibetler beni buldu..

ama Mevlamın sevgisini o kadar derin duyuyorum ki,hiç bir sıkıntı,musibet beni yıkmadı..
Rabbim sayısız kapılar açtı..
burda Rabbim buyuruyu aklımıza geliyor..

"Benim yolumda mucadele edenlere ben yollarına açarım,kolaylaştırırım,kuluma yardım ederim."

sevgili dostlar,nefsi şerrinden,kendime övmekten Mevlama sığınırım..

insanoğlu neden övsun ki kendisi.neyimiş bizim ki gurur yapalım..

her seyin Rabbim e ait..nefesimiz kesildi bir an düşünün..
Rabbim den baska kim bizlere yardım edebilir ki..
işte ben bunu anladıktan beri,dünya gözümde hiç bir değer yoktur..
her sabah okuduğum yüze Kuran dan ne yapmam lazim öğreniyorum..

bu yolda bana yardım eden değerli hocalarım ,yazar,eğitimci Vehbi vakkasoğlu,Nihat hatipoğlu
ve 3 sene evvel ani bir kalb grizi den vefat eden can dostum hocam Hasan nail canat hocam sonsuz tesekkürler..

sevgili dostlar,müslüman kardeşlerim islamı gerekli gibi yasamadığı için çok üzgünüm..
Rabbim bizlere hayvanlardan ayırdı ,değeri biçilmez hazine AKIL verdi bizlere..
neden düşünüp ibret almıyoruz.?
Büyük gerçek ölümden neden ibret alıp kendimizi düzelmiyoruz?


ben bunu bir türlü anlayamiyorum..

Almanyada yaşayan dört kardeşlerim var..onların hayatı bakıp ,ben ne kadar sanslı olduğumu farkediyorum ve Allaha şükrediyorum..
onların para ,mal var..ama mutlu değiler.stres ve mutsuzluk için de yaşiyorlar..
benim hiç bir seyim yok ama ben mutluyum..
mevlam  benimle..her darda düştüğüm zaman yardım eline uzatiyor..
müslüman olmama nasıp etti..daha ne isteyeyim ?
sabah kalkınca,"Rabbim hayırlı bir gün geçmesini nasıp et"diye günümü başlarım..
onume bir parça ekmek gelince şükrederim ..neden baskaları gibi zengin bir sofram yok düşünmem.
oldu zamanda zaden üzülürüm,olmayanlar aklıma gelince..açlıktan ölenlere gözüm önüne gelince..

Biz bu dünyada sadece yemek içmek ve keyfi yapmak için gelmedik ki..
"sizden önce gelen ümmedlerin başına gelen musibetlerin,sizin başiniza gelmeden cennete mi
gireceğiniz saniyorsunuz?" buyuruyor Rabbim..
işte,bu dünya bir imtihandir..
Mevlamıza ve Onun Rasulüne çok sevelim..sevdikçe kendiliğinden tüm kötü huylarımızı yok olduğunu göreceksiniz..
insan sevdiğini üzmez dimi.?
bir hata yaptiğim zaman aklım gider..Mevlam bana kızdı..ben Onu üzdüm diye...
otururum çocuk gibi ağlarım..bağışlamasını isterim..
sevgili dostlar..söylenecek o kadar çok seyi var ki sayfalar yetmez..
zaden sayfalarıma eklediğim yazilardan düşündüğüm ve inandığım her seyi öğrenebilirsiniz.
inanmadığım hiç bir seyi yazmam..dünyalar versinler yine yazmam..

sevgili dostlar,bildiğiniz gibi sevgialemi den hariç bir kaç sayfalarım daha var..
emin olun be 2 sayfa fazla açmadım..

diğer sayfalarım blogcu arkadaşların hediyesidir..kıramadım aldım..yolarıma açan Rabbim
vardır buna da bir hayır değip aldım.ve böylece daha çok insanlara ulaşabiliyorum..


Beni en çok sevindiren seyi,sayfalarım açtığım zaman yorumda  kardeşlerimizin ,
"senin sayende kapandim..senin yardımın ile doğru yolu buldum..ailece nette girebiliyoruz.."
demelerini beni çok mutlu ediyor..

sevgialemi sayfama daha çok sevgiden yazarim..sevgisiz geçen bir günüm benim için boş bir gün..

Mevlamın Peygamberimin ve sizlere karşı sevgim ile dolu yüreğim..

 beni tanıyan herkes samimiyetimi biliyorlar..gözü kapalı bana güvenirler..
bu bence en buyük zenginlik...güvenilir olmak..
evet uzun bir yazi oldu..hakkınızı helal edin lütfen..
dilerim Mevlam dan daha çok yıllar beraber olmamıza...
sizi Allah için seviyorum.
Mevlam bizlere doğru yoldan ayırmazsın..
cennetin de Canım Efendimize komsu eylesin..amin

Gülay Öztürk

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #66 : 23 Aralık 2009, 22:33:13 »
Yaratılmişlar olarak hepimiz,Yüce Rahman'ın "en güzel şekil "üzere yarattığı varlıklarız..

üstünlüğümüzün,mal,beden,ırk ve cinsiyetlerimize göre değil,iman ve amellerimize göre belirleneceği ebedi yurtlarımıza hazırlık yaptığımız şu dünyada,insanlar ön yargı ve kötü muameleyle küçük görüyor,dışliyoruz...
Büyüklerimizi "rüyadayız,Ahirette uyanacağız !"dediklerini dünya hayatında sahip olduğumuz neyin gerçek sahibiyiz ?
Hiç bir insanın iç alemi,göremediğimiz için,dış görünüsü gibi değildir..

Her insan ,alemleri içinde taşıyan üstün bir varlıktır..

Ama görmesini bilene...

Mü'min ,mü'min kardesinin kusurlarını görmemeli..Görse de onun için dua etmeli...

İnsan ,Rabbine seversa ,herkese sever..Bu sevgiden tüm yaratılmışlar için merhamet duymayı sağlar...
Mü'min,din kardesine daima güler yüzle ve içten gelen bir samimiyet ile davranmalı...
Ondan gelen eziyetler ve sıkıntılara dahi sabırla katlanmalı,onun islahıni için dua etmeli...
Mü'minler kötülüğe karşı iyilikle cevap verdiğinde ,şeytan üzündüsünden kahrolur....
Merhamet ,mü'minin kalbinde sönmeyen bir ateş gibidir...

mü'min bilir ki,insanlara yardımcı olmak,onların rezalet çukurlarına ve küfür karanlıklarına düşmemeleri için gayret göştermek,dünya ve Ahirette kulu Cenab-i Hakk'a yaklaştıran en hayırlı vazifelerin başında gelir...

Allaha emanet olun...

Gülay öztürk...

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #67 : 23 Aralık 2009, 22:34:37 »
Çevremize baktigimiz zaman, her seyin sevgi üzerine yaratildigim, sevgi düsünüp sevgi konustugunu görürüz. Sevgi, varolusun sebebidir. Hersey sevgiden dogmus, sevgiyle varolmus, sevgiyle varligini sürdürmektedir.

Sevgi, sevenle sevilen arasinda meydana getirilen bir ittifaktir.

Sevgi, kalpte bulunan, sevgilinin arzu ve isteklerinin disinda kalan her seyi yakan bir atestir.

Sevgi, bütün benliginle sevilene yönelme olayidir.

Sevgi, kökü son derece saglam, dallari göklere yükselmis, meyveleri gönülde, dilde ve uzuvlarda görülen hos bir agaçtir. Disa akseden bu belirtiler, dumanin atese, meyvenin agaca isareti gibi kalp ve uzuvlarda etkisini göstererek sevgiye isaret eder.

Yüce Rabbimiz Bakara Suresinin 208. ayet-i kerimesinde, “Ey iman edenler! Hepiniz birden barisa girin. Seytanin adimlarini takip etmeyin, çünkü o, sizin için apaçik bir düsmandir.” buyurmaktadir.

Sevgili Peygamberimiz (sallAllahu aleyhi vessellem.) ise; “Iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe gerçekten iman etmis olamazsiniz.”  “Sizden biriniz kendisi için sevip istedigini, kardesi için de sevip istemedikçe gerçek mü'min sayilmaz.”  buyurarak, sevgi ve kardesligi ögütlemektedir.

Yunusumuz; “Gelin tanis olalim, sevelim sevilelim.” diyor, insanlik bu bilince eristigi gün; geceleri gündüzleri kadar aydinlik, gündüzleri de cennet bahçeleri kadar huzurlu olacaktir. Fizik aleminde yerçekimi kanunu ne ise, insanlik aleminde sevgi de öyledir. Sevgi birlestirir, kin ayirir.

 

Fazilet bahçesinde, insani degerlerle olgunlasan sevgi güllerini, özenle toplayip, susamis gönüllere dostluk pinarlarindan kana kana sundugumuz gün, topyekün insanlarin bayrami olacaktir.

 

Ahlak duygusunun çiçekler gibi açtigi, hosgörünün bayraklastigi, adaletin tug'lastigi ve yediden yetmise bütün insanlarin dostluk içerisinde kucaklastigi ortami hazirladigimiz gün, hepimizin bayrami olacaktir. Böylece hem özledigimiz sevgi dünyasi kurulacak, hem de bütün insanlik huzur bulacaktir.

Mevlana'nin ifade ettigi gibi sevgi; aciyi tatliya, topragi altina, hastaligi sifaya, zindani saraya, belayi nimete ve kahri rahmete dönüstürür. Demiri yumusatan, tasi eriten, ölüyü dirilten sevgidir.

Bu evrende her sey, ama her sey sevgi düsünür, sevgi konusur, sevgi va'deder. Bu itibarla, kainata bir sevgi yumagi gözüyle bakilabilir. Ayri ayri ses ve soluklar, tek ve çift bütün nagmeler öyle bir ritim içinde akip gider ki, bunu görmemek ve anlamamak mümkün degildir. Bütün bunlar gösteriyor ki kainatta hersey sevmek içindir ve hayat sevgiden ibarettir.

Kur'an'in tarif ettigi Müslüman, ask ve sevgi insanidir. Maide Suresinin 54. ayetinde “Allah onlari, onlar da Allah'i sever.” buyurulmakla, sevginin ve askin Müslümanda bulunmasi gerektigi, bunlar Müslümanda bulundugu takdirde Yüce Allah'in mutlaka karsilik verecegi belirtilmektedir.

 

 Biz bu özelligi tasiyan insana “mü'min-i kamil” diyoruz. Mü'min-i kamil, bir merhamet, sefkat ve sevgi sembolüdür. Kur'an-i Kerim mü'min-i kamili; “Iman edip salih ameller isleyenlere gelince; halkin en hayirlisi da onlardir. Onlarin Rableri katindaki mükafatlari, zemininden irmaklar akan, içinde devamli olarak kalacaklari Adn cennetleridir. Allah kendilerinden hosnut olmus, onlar da Allah'tan hosnut olmuslardir...” diye tarif etmektedir.

Kisaca özetlemek gerekirse, insanin kendini bilmesi, kendi benligine kavusmasi, aslî benligi olan Rabbine ulasabilmesi için tek çikar yol vardir, o da sevmek ve sevilmekten geçmektedir. Insan, sevgiyle gerçek aska ve nihaî gaye olan Rabbine ulasir.

Sevmek vazife, sevilmek imtiyazdir.

sevgimle kalın...

Gülay Öztürk

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #68 : 23 Aralık 2009, 22:35:09 »
Kâinatın yaratılışını varlığına borçlu olduğumuz..
Çöle inen nur..
Sevgili…
En sevgili…
Allah'ın sevgilisi..


O…s.a.v.
Hira dağında tek başına titreyen ve tek başına davetin destanını
yazan…Taşlanan, yuhalanan, hakarete ve küfre maruz kalan, yalanlanan…Ama hiç
yılmayan, hiç yıkılmayan…


O…s.a.v.

Uğruna candan vazgeçilen, anadan, babadan, yardan geçilen… Uğruna çile
çekilen, hicret edilen, göz yaşı dökülen..Adil, cömert, merhametli, barışçı,
cesaretli ve "el emin"..


O..s.a.v.
Sevilen, karanlıklara ışık getiren.. Paslı yüreklerin pasını silen,
taşlaşmış ruhları hoşgörüyle yoğurup imanla eriten, başlı başına bir destan,
örnek bir yaşam ve müjde…
O…s.a.v.
Davasını sevdamız olarak kabul ettiğimiz için zorbalarla karşılaşmışlığımız,
sevdamızı yaşatmak üzere karşılaştığımız, karşılaştığımız zorbaları alt
etmek için Ebabil kuşlarını beklemişliğimiz, sevilmemişliğimiz,
itilmişliğimiz, yok sayılmışlığımız, varlığımız, bütün varlığımızla
sevdiğimiz..


O..s.a.v.
Kâinatın yaratılışını varlığına borçlu olduğumuz…
Çöle inen nur..
Sevgili..
En sevgili..
Allah'ın sevgilisi…

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #69 : 23 Aralık 2009, 22:36:05 »
‘De ki: Sabahın Rabbine sığınırım.' (Felak Suresi, 113)

"Bereket sabah başlar." Gün ortasında uyanmak, neredeyse günü bitirmek, zamanı tüketmek demektir. Tüm canlılar sabahın ilk ışıklarında uyanıp yiyecek aramaya, yani çalışmaya başlarlar. İnsanların da rızıklarını kazanmak için, erken kalkma zorunlulukları vardır. Aksi takdirde bereketsiz ve şevksiz bir hayat sürmeleri kaçınılmazdır.

Geceyi eğlence alemlerinde geçirip günü yarım yaşayanların, yaradılışa aykırı olan bu tavır ve davranışlarından ötürü, tüm hayatlarında bir bereketsizlik hakim olur. Ayrıca toplumun büyük çoğunluğunun yaşadığı olayları ve haberleri de, hep geriden takip ederler.

“O sabahı yarıp çıkarandır. Geceyi bir sükun (dinlenme), güneş ve ay'ı bir hesap (ile) kıldı. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen Allah'ın takdiridir.” (En'am Suresi, 96)

Yüce Allah, yarattığı tüm varlıkları ve kainatı, ayetin ifadesiyle, bir sistem, hesap ve düzen içinde tertiplemiştir. Geceyi dinlenme, gündüzü çalışma olarak, insanları da bu sisteme uygun şekilde yaratmıştır. Günün ilk saatleri olan sabahı uykuda geçirerek yaradılışa aykırı davranıldığında, her şeyde olduğu gibi, burada da bir çok olumsuzlukları beraberinde getirmektedir.


Erken kalkıp günü en başından yaşamak, hem daha zinde olmamızı sağlar, hem de verimli çalışarak gün içinde yapılacak işlerin bir çoğunu, henüz gün yarılanmadan bitirmemize sebep olur.

“Doğrusu gece neşesi (gece ibadeti, insanın iç dünyasında uyandırdığı) etki bakımından daha kuvvetli, okumak bakımından daha sağlamdır. Çünkü gündüz, senin için uzun uğraşılar vardır.” (Müzzemmil Suresi, 6-7)


Ayette Yüce Allah, ibadetleri, sessizliğin ve konsantrasyonun yoğun olduğu zaman olan, gece yapılmasının daha makbul olacağını bildirmektedir. Dolayısıyla geceleri uyku ve ibadetle geçirmemizi tavsiye etmektedir. Daha sonra “gündüz için uzun uğraşlar vardır” ifadesiyle, insan yaradılışına en uygun olan bu durumu bildirmektedir.


‘"…Yarattığı şeylerin şerrinden, Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden' (Felak Suresi, 113)

Yukarıdaki ayette, “gecenin şerrinden Sana sığınırım” bilgisi, buradan gece yaşantısının insanın yaradılışına uygun olmayan bir zaman olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu zaman diliminin uykuda ve ibadetle geçmesi, insanlar için en hayırlı olanıdır. (Kuşkusuz en doğrusunu Allah bilir.)

Bir başka ayette ise, “Ve nefes almaya başladığı zaman, sabaha;” (Tekvir Suresi, 18) ifadesiyle sabahın sağlık açısından da önemine dikkat çekilmektedir. Bilindiği gibi oksijenin en bol olduğu saatler sabah saatleridir. Tüm yeşil bitkiler, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kendi besinlerini üretmek üzere, karbondioksiti alarak oksijeni havaya vermeye başlarlar.

 Güneş battıktan sonra ise, tıpkı bizler gibi solunum yapmaya, yani oksijeni alıp karbondioksiti dışarı vermeye başlarlar. Görüldüğü gibi Yüce Allah, bir lütuf olarak sabah saatlerinin çalışmaya başlamak için en uygun zaman olduğunu ayetler doğrultusunda haber vermiştir. Bu durumun daha bilmediğimiz sayısız hikmetleri olduğu da bir gerçek.

Erken kalkmak tüm yaratılmışlarla beraber uyanmaktır. Ayette dediği gibi “nefes alan sabahı” yakalamaktır...
 
Güneşin muhteşem doğuşunu, izleyerek güne başlamak, bu heyecanı ve şevki yaşamakla beraber, insanları bekleyen ışıl, ışıl yeni günü müjdelemektedir.

Bu durumu alışkanlık haline getirip, yaşam boyu hayata geçirip yaşayanlar, genç ve dinç yaşlanarak, moralleri daima yüksek olup, yaşamlarına huzur ve bereket hakim olur.

Gülay Öztürk