Gülay Öztürk yazıları

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #25 : 23 Aralık 2009, 21:27:14 »
insanoglu  daima iyi,doğru ve daha iyi gerçek gelişim için,var güçüyle çalışmalıdır..
"beni daha iyi hale getirebilecek dünyadaki tek kişi benim " demelidir..
insan yaşadığı çevre ,aile,dost,ve işyeri ve kısaca toplum etkiler..
fakat daha iyi olma veya olmama seçimini sadece kendisi yapar...
her nedense biz ,hep başkalarını daha iyi hale getirmek için
çaba harcıyoruz...
bu tür gayretler sadece faydasız olmakla kalmayıp,aynı zamanda diğer
insanlarda aramızdaki ilişkileri de zedeliyor..
elbette değişik şekillerle başkalarına destek olmalıyız..
ama önce kafamızdaki düşünce,davraniş ve kusurlarımızı görüp düzeltmeliyiz..
"hep başkalarını "denetlemenin faydasız olduğunu ve kendimize çeki düzen
vermemiz gerektiğini anlattığımız zaman,artık ne yapacağımızı gayet
iyi biliyoruz demek...
Peki insanlar neden hep böyle "başkaları" için konuşmaya başlıyor??
Galiba insan kendi nefsini mahiyetindeki tabii işleyişe esir olunca,böyle durumlar ortaya çıkıyor...
Bu sebeple insan,hep "başkalarına" der ve hep başkalarını mücrim görür,
hep başkalarını nasihate muhtaç zaneder...
Tabiki yapılacak çok şeylerimiz vardır,anlatılması gereken hakikatler var,
ancak bu hakikatlere herkesten çok muhtacız...
Elbette insanın eğitimi zordur..
nefislerin terbiyesi güçtür...
hele hedefimiz ahlaki erdemler kazanmış sağlam karakterli şahsiyetler olmak,
çok uzun ve zahmetli bir süreç gerektirir...
İnsanın dogumdan ölümüne kadar devam edeceği gibi,hiç bir devreyi bir diğerine,
yani bebekliği çocukluğa veya gençliği tercih hakkı da yoktur..
neresinde oduğunu bilmediğimiz bir hayatın herhangi bir dilimini önemli
önemsiz sayma lüksüne de sahip değiliz..
onun her anı şimdiki anımız kadar değerlidir..
bir baska ifadeyle,hayatın kıymeti bizim onu değerlendirebildiğimiz kadarıdr..

Allaha emanet olun..

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #26 : 23 Aralık 2009, 21:27:54 »
Yüce Allah'a giden yol iman ve ümitle başlar..
Mü'min şüphesiz Yüce Allah'a inanan ve güvenen kimsedir..
Mü'min,Mevlasına imanla,ümitle ve amel ile yaklaşır..


Amel olmadan kimse imanın hakikatini anlayamaz,ve onun ilahi tadını tadamaz..
Dinimizde Yüce Rabbimiz Rahmetine güvenmek farzdır..
O'nun c.c.,Rahmetinden ümit kesmek haramdır..


İnsan günahlarını ,kusurlarını bakarak ,"benden artık hayır gelmez,ben kesin adam
olamam,benim yerim cehennemdir" demek yanlıştır..


Bize düşen ,daima ümitle yaşamak,Allah'ın Rahmetine güvenmek ve kalbi uyanık tutmaktır..
Kul Rabbini nasıl düşünür ve O'ndan ne beklerse,Allah kendisine öyle muamele eder...
Allah kusurları ,günahları affetmez diye düşünen affolmaz..


Allah herkesi cezalandırır düşünen,sıkıntıdan kahrolur..
O'nu c.c. çok merhametli bilip merhamet isteyen merhamet edilir..


Rabbim Kerim dir ,kusurları açmaz,diye düşünen ve inanan ,
kusurları gizlenir...


O c.c. ,tevbeleri kabul eder deyip,tevbe edenin tevbesini kabul edilir..
Allah çok cömerttir,Kendisine açılan eli boş çevirmez diye inanan ve yalvaran
kimseye,düşündüğünden fazlası verilir..


""De ki: Ey günah işlemede haddi aşan kullarım!!Allah'ın Rahmetinden  ümit kesmeyin.
Çünkü Allah bütün günahlar bağışlar.""(ZÜMER,53) Ayeti ,bütün günahkarlara
tevbe için büyük bir cesaret ve müjde veriyor...


Allah Rasulü s.a.v.,bu Ayeti okunduğunda:
"O c.c.,günahın çokluğuna aldırış etmez,dilediğini affeder"buyurmuştu..


Bazı insanlar " Allah'ın merhameti boldur,nasıl olsa beni affeder" diyerek
günah işlemekten geri kalmiyorlar..
Bu boş bir bekleyiştir..
Şeytanın aldatmasıdır..


Allah Rasulü s.a.v.,güzel işleri ileride yapayım diyenlerin pişman olacakları
uyarısında bulunmuştur..


"Akılı kimse,nefsine hakim olup ölümden sonrası için amel edendir.Aciz ve ahmak kimse ise,
nefsinin keyfine göre yaşayıp,Allah'tan güzel şeyler bekleyendir.(Hadis)


Rahmetine güvenerek Yüce Allah'a elini açıp bir şeyi isteyen kimse,
duasında samimi,isteğinde azimli,sonucundan ümitli olmalıdır..


Gafil bir kalp ive isteksiz bir dille yapılan dualar,kulun boğazından yukarıya yükselmez..


selam ve dua ile
 

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #27 : 23 Aralık 2009, 21:28:24 »
Ruhumuzun susuzluğunu giderebilmek için hayatı ve hayatın her
karesini yudum yudum içebilmek...


Hayatı "an'ı" içinde yaşayabilmek...


İlerleyen her dakikayı hayatın bir basamağı olarak görüp ,her bir
basamakla hayatın bütünlüğünü yakalayabilmek...


Çiçeklerle benzenmiş cenneti hissetiren bir bahçedeki her bir çiçekte
bütün çiçekleri görebilmek...


Ulu bir dağda bir arada bulunan çam ağaçlarının muhteşem bütünlüğünü,
tek bir ağaç olarak temaşa edebilmek...


Bu çam ağaçlarının tatlı bir eşintiyle hep birlikte çıkardıkları uğultudaki zikrin
yankısına şahit olabilmek...


Bir bağdan kopardığımız bir üzüm salkımındaki tek bir taneden sonsuzluğun
lezzetini tadabilmek...


Merdivenin basamaklarını tırmanıyor olmak,sürekli yenilenmek demektir..
İnsan merdivendeki her adımını ile bir öncekini geride bırakmıştır..


Her bir basamak,ruhumuzda açılacak yeni ve temiz bir sayfa demektir..
Ancak hayatımızın bu yeni karesinin,öncekilerin izini taşıyacağını da
unutmamalıyız..


Bir üst basamak ,önceki hataların giderilmesi,iyiliklerin çoğaltılması,
basiretin artması,mükemmele doğru gidiyor olduğumuzun idrak edilmeye
başlanması anlamına gelir..


Mirac,merdiven demektir...


Mirac,Rasulüllah (s.a.v.)Efendimiz'in ,mekansızlık alemine götürüldüğü
gecenin adıdır..


Bu mübarek gecenin hediyesi olan namazımız,ruh miracımızın merdiven
değil midir.?


Namaz için okunan her ezan,kılınan her namaz,namazın her bir rekatı,
okunan her bir sure,surelerdeki her bir ayet,ayetin her bir kelimesi,
bizleri sonsuzluğa yükseltecek Mirac merdivenimizin
bir basamağıdır..


selam ve dua ile

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #28 : 23 Aralık 2009, 21:28:57 »
insanı insan yapan hasletlerin başinda sevgi gelir.
sevgi,varlığın özü,sebebi ve birbirine bağlayan güçüdür..


Cenab-Hak,kainatı,mevcudata olan muhabbetinden dolayı yaratmıştır..
Muhabbetin mihvabi hz.Muhammed (s.a.v.) Efendimiz'dir..


O'na ve O'nunla Allah'a yönelmeyen sevgi,sevgi değildir..
Sevilen şeyi ucunda ancak Allah ve Rasulü varsa,o sevgide bir kıymet
ve derinlik vardır..


Ruhu insani semalara yükselten işte bu sevgidir..
Bunun ötesindeki bütün muhabbetler ya bütünüyle nefsanidir,veya
nefsin heva ve arzuları karışmıştır...


Tamamen nefsani olan sevgiler,insanı aşağıların aşağısına indirmekten başka bir
şeyi yaramazlar...
sevgiden mahrum sineleri yüzlerce sene yaşasalar dahi,hakiki olgunluk adına
bir adım yol alamazlar...


Kin ve nefretle kavrulur ,yapayalnız mahvolup giderler...
İnanmiş her gönül ,derinleşmesine sevmeyi bin can ile arzu eder........


Fakat çoğu zaman buna muvaffak olamaz..
Çünkü Allah ve Peygamber sevgisini tahsil etmek için "seviyorum "
demek ya da kitaplardan sevgi okumak kafi gelmez..


Önce aşk boyasıyla boyayacak ustanın önüne varıp,mahviyetle yününü
yere koymak gerek...


Sonra da onu ölesiye sevmek........
Allah'ı seveni,Allah'ı sever.....
Bu bir kanundur..
Ateşe atılan siyah kömür nasıl ateş rengini alırsa,Allah dostunun muhabbetiyle
yanan gönül de sevgisinin rengi alır..


Evliyanın yüzüne akseden Nur,görüldüğü yerde Allah'ı hatırlatır...
Fakat muhabbetten habersiz olanlar için ,o sırf bir cisimden ibarettir..
Evet,muhabbet ateşi bir tutuşmayagörsün...


Düştüğü yeri yakar....
Şems'ini arayan Mevlana gibi,insanı kararsız bırakıp yollara salar...
Sevgilinin hayalınden başka bir hayalin ,ondan başka bir rüyanın gözüne
girmesine asla izin vermez...


Sevgiliyi her anışında ,Onu rabıtayla hayal ederken latifeleri yanmaya başlar..
Bazen olur ki,Onun suretinden başka bütün suretleri ,onun isminden başka
bütün isimleri unutur...


Tam bir gaybet hali zuhur eder...
Mecnun'a sordular :
--Adın ne ?
--Leyla ,dedi..


Çünkü kendi adı da dahil olmak üzere alemdeki bütün isimleri unutmuştu..
Bir tek adı biliyordu..


Oda Leyla'nın adı.......


selam ve dua ile

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #29 : 23 Aralık 2009, 21:29:26 »
Bir kimseyi sevince onu ancak Allah için seven kimse imanın tadını bulmuştur.” Hadis-i Şerif

Cenab-ı Hakk, Hz. Musa (a.s.)’a şöyle bildirmişti:
- Ya Musa! Benim için hiçbir amelin var mı? Benim için bir amel, bir yararlı, elverişli bir işin var mı?


H.z. Musa (a.s.) şöyle demişti:
- Yâ Rabbi! Senin için namaz kıldım ve namaz kılarım, oruç tuttum ver oruç tutarım. Sadaka verdim ve sadaka veririm. Senin için zikir ettim ve zikir ederim.

Cenab-ı Hakk şöyle buyurmuş:
- Yâ Musa! Namaz senin için bir delildir. Sadaka senin koruyucundur. Oruç senin için cehennemden bir perdedir (kalkandır). Zikir senin için bir nurdur. Şu halde bunların faydası hep senin içindir. Benim için işlediğin amel nedir?

Hz. Musa:
- Yâ Rabbi! Beni bir amele delâlet eyle ki, o amelim ancak senin için olsun. diye yalvarır.

Cenab-ı Hakk, Hz. Musa’ya vahyeder:

- Yâ Musa! Benim rızam için hiçbir dost sevmedin mi? Benim için hiçbir mümin kardeşini sevmedin mi? Muhabbet eylemedin mi? buyurur.

Hz. Musa (a.s.), Cenab-ı Hakk’ın bu vahyi ile bilmiş, öğrenmiş ki, amellerin en sevgilisi Allah için sevmek ve Allah için sevmemek (buğzetmek)tir.