Seven, sevdiğinin yolunda olur
İnsanın, inanmak, sevmek, korkmak, kalbindedir.
İtikad eden, yani iman eden ve kafir olan, kalbdir.
Kalbi temiz olan, İslamiyet’e uyar, kötü olan ise İslamiyet’ten uzaklaşır.
Güzel, iyi ahlakın ve kötü huyların yeri kalbdir. Kalb, yürekte bulunan bir kuvvettir ki, buna gönül denir. Bedendeki bütün organlar, kalbin emrindedir.
Bir kimseyi sevmek için, onun yolunda olmak, onun sevdiklerini sevmek lazımdır. Bu sebeple her müminin, Resulullah efendimizi çok sevmesi lazımdır. Onu çok seven, Onu çok anar, çok söyler, çok över. Hadis-i şerifte; (Bir şeyi çok seven, onu çok anar) buyuruldu.
Resulullah efendimizi çok sevmek lazım olduğunu bütün İslam alimleri uzun yazmışlar, bildirmişlerdir. Hadis-i şerifte; (Bir kimse, beni çocuğundan ve babasından ve herkesten daha çok sevmedikçe, iman etmiş olmaz) buyuruldu. Yani imanı olgun olmaz.
Allahü teâlâyı sevenin, Onun Resulünü de sevmesi vacibdir ve salih kulları da sevmesi lazımdır.
İslam ilimleri ve İslam alimleri ile alay etmek küfür olur.
İslam alimine söven, kötüleyenin imanı gider.
Fısk ve bid’at sebebi ile sevmemek, lazım olur ise de,
dünya işleri sebebi ile sevmemek, günah olur.
Salihleri sevmemek de böyledir.
Hadis-i şerifte; (Üç şey imanın lezzetini artırır:
Allahü teâlâyı ve Resulünü her şeyden çok sevmek,
kendisini sevmeyen Müslümanı Allah rızası için sevmek,
Allahü teâlânın düşmanlarını sevmemek) buyuruldu.
İbadeti çok olan mümin, ibadeti az olandan daha çok sevilir.
İsyanı daha çok olan, küfrü ve fuhşu yayan kâfirleri daha çok sevmemek lazımdır.
Hadis-i şerifte; (Allahü teâlânın bazı kulları vardır. Bunlar, Peygamber değildir. Peygamberler ve şehitler, kıyamet günü bunlara imrenirler. Bunlar, birbirini tanımayan, uzak yerlerde yaşayan, Allah için birbirini seven müminlerdir) buyuruldu.
Allah için düşmanlık edilmesi lazım gelenlerin başında, insanın kendi nefsi gelir. Sevmek demek, onların yolunda bulunmak demektir. İmanın alameti de, “Hubb-i fillah ve buğd-i fillah”tır.
Peygamber efendimiz; (İbadetlerin en kıymetlisi, hubb-i fillah ve buğd-i fillahtır) buyurmuştur.
Allahü teâlâ, dinleri, Peygamberleri, kalbi temizlemek için göndermiştir. Kalbi temiz olan, herkese iyilik eder, dünyada, rahat, huzur içinde yaşar ve ahirette de, sonsuz saadete kavuşur.
Ehl-i sünnet alimlerinin kitaplarını okuyup, öğrenip de, öğretmeye çalışan ana, baba, evladı için büyük nimettir. Böyle olan kitap, dergi, gazete, radyo ve televizyonlar da, bütün millet için büyük bir nimettir. Etiketi ne olursa olsun,
Ehl-i sünnet alimlerinin kitaplarını okumamış,
okusa da anlayamamış olan bir kimsenin, İslamiyet hakkındaki sözleri, yazıları, kıymetsizdir.
İnsan, dinine ve emanetine güvendiği salih kimselerle arkadaşlık etmelidir.
Yahudiler ve Hıristiyanlar, Peygamberlerini sevdiklerini söylüyorlar ise de, onların yolunda olmadıkları için, ahirette Peygamberlerinin yanında olmayacaklardır.
Yüksek ruhlar, sevdikleri ruhları yukarı çekerler.
Alçak ruhlar da, aşağı çeker. İnsan, öldükten sonra, ruhunun nereye gideceğini, dünyada sevdiklerinin halinden anlamalıdır.
Netice olarak insan, bir başkasını, tabiatı gereği, akıl icabı yahut kendisine yaptığı iyilikler sebebiyle veya Allahü teâlânın rızası için sever.
Seven, sevdiğinin yolunda bulunmazsa, sevgisi sahih olmaz.
Sevmenin en kuvvetli alameti, sevdiğinin sevdiklerini sevmek, sevmediklerini sevmemektir.
Dünyada birbirini seven kimselerin ruhları birbirlerini cezbettiği gibi, kıyamette de birbirlerini cezbederler. İnkâr edenleri seven, onlarla birlikte Cehenneme gider.
Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(İnsan, dünyada kimi seviyorsa, ahirette onun yanında olacaktır.)
Gülay Öztürk