-F-
fa’âl (A) [ فعال ] hareketli, çalışkan
fa’âliyyet (A) [ فعاليت ] hareketlilik, çalışma
fâcia (A) [ 1 [ فاجعه acıklı olay 2felaket 3dram
fâciât (A) [ 1 [ فاجعات acıklı olaylar, facialar 2felaketler
fâcir (A) [ 1 [ فاجر günah işleyen 2karşı cinse düşkün olan
fağfur (F) [ فغفور ] Çin imparatoru
fağfûrî (F) [ فغفوری ] çini
fahâmet (A) [ 1 [ فخامت yücelik, ululuk 2kıymet
fahhâr (A) [ فخار ] övüngen
fâhir (A) [ 1 [ فاخر değerli 2şerefli, onurlu
fâhiş (A) [ 1 [ فاحش aşırı 2büyük çirkin, kötü
fâhişe (A) [ فاحشه ] fuhuş yapan kadın
fâhişehane (A-F) [ فاحشه خانه ] genelev
fahr (A) [ فخر ] övünç, kıvanç
fahrî (A) [ 1 [ فخری onursal 2ücret almadan, kendi isteğiyle
fahşâ (A) [ فحشا ] fuhuş
fâhte (A) [ فاخته ] güvercin, yaban güvercini
fahûr (A) [ فخور ] övüngen
fâide (A) [ فائده ] yarar, kazanç, fayda
fâidebahş (A-F) [ فائده بخش ] yararlı, faydalı
fâik (A) [ فائق ] üstün
fâikiyyet (A) [ فائقيت ] üstünlük
fâil (A) [ 1 [ فاعل yapan 2özne 3etkili
fâiliyyet (A) [ فاعليت ] etkenlik, aktivite
fâiz (A) [ 1 [ فائض taşan 2faiz, paradan elde edilen kazanç
fâka (A) [ فاقه ] yoksulluk
fakâhet (A) [ فقاهت ] fıkıhçılık
fakat (A) [ فقط ] ancak, yalnız
fakd (A) [ فقد ] yokluk, yoksunluk
fakîd (A) [ فقيد ] eşi az bulunur
fakîh (A) [ فقيه ] islam hukukçusu, fakih
fâkiha (A) [ فاکهه ] meyva
fakîr (A) [ 1 [ فقير yoksul 2bendeniz 3dilenci 4derviş
fakirhâne (A-F) [ فقيرخانه ] bendenizin evi
fakr (A) [ فقر ] yoksulluk
fâl (F) [ فال ] fal
falaka (A) [ فلقه ] falaka, ayağa sopa atarak acı çektirmek için hazırlanan
düzenek
fâlic (A) [ فلج ] felç
fâlnâme (F) [ فالنامه ] fal kitabı
fâm (F) [ فام ] renk
fânî (A) [ 1 [ فانی ölümlü 2yok olucu 3geçici
fânûs (A) [ فانئس ] fener
fâr (A) [ فار ] fare
farazâ (A) [ فرضا ] diyelim ki
faraziyye (A) [ فرضيه ] varsayım
fârıka (A) [ فارقه ] ayırıcı
fâriğ (A) [ 1 [ فارغ boş 2rahat, huzurlu 3vazgeçen
fâris (A) [ فارس ] atlı
fârisî (F) [ 1 [ فارسی Farsça 2Fars, İranlı
farîza (A) [ 1 [ فریضه farz 2borç
fark (A) [ فرق ] ayrıcalık, ayrılık
fart (A) [ فرط ] aşırı, aşırılık
farz (A) [ 1 [ فرض Tanrı emri 2borç, ödev 3zorunlu
farz edilmek sayılmak, tutulmak, tasavvur edilmek
farz etmek saymak, tutmak, tasavvur etmek
farz olunmak 1tasavvur edilmek 2Tanrı tarafından yapılması zorunlu kılınmak
farzâ (A) [ فرضا ] tut ki, diyelim ki
farziyye (A) [ فرضيه ] varsayım
fâsık (A) [ فاسق ] kötülük düşünen
fâsıla (A) [ 1 [ فاصله ara 2aralayıcı 3uzaklık
fâsid (A) [ فاسد ] bozulmuş, bozuk
fasîh (A) [ فصيح ] güzel konuşan
fasîle (A) [ فصيله ] aile
fasl (A) [ 1 [ فصل mevsim 2bölüm 3çözümleme
fassâd (A) [ فصاد ] hacamat yapan
fâş (F) [ فاش ] ifşa olmuş, aşikar olmuş
fâtih (A) [ فاتح ] fetheden
fatin (A) [ فطين ] zeki, kavrayışlı
fayda (A) [ فایده ] yarar, fayda, kazanç
fâzıl (A) [ فاضل ] erdemli
fazîha (A) [ فضيحه ] rezillik, skandal
fazîlet (A) [ فضيلت ] erdem
faziletkâr (A-F) [ فضيلتکار ] erdemli
faziletperest (A-F) [ فضيلت پرست ] erdem yanlısı
fazl (A) [ 1 [ فضل erdem 2üstünlük
fazla (A) [ 1 [ فضله çok 2artık
fecâ’at (A) [ فجاعت ] feci durum
fecere (A) [ 1 [ فجره günahkarlar 2kötü insanlar
fecî’ (A) [ فجيع ] çok kötü, korkunç
fecî’a (A) [ فجيعه ] facia, felaket
fecir (A) [ فجر ] tan ağartısı
fecr (A) [ فجر ] tan ağartısı
fecr -i kâzib [ فجرکاذب ] gerçek tan ağartısından önceki geçici aydınlık
fecr -i sâdık [ فجر صادق ] tan ağartısı, şafak sökmesi
fedâ (A) [ 1 [ فدا yoluna can koyma 2kurban 3uğruna verme
fedâ edilmek 1uğruna harcanmak 2kurban edilmek
fedâ etmek 1uğruna harcamak 2kurban etmek
fedâ’î (A) [ فدائی ] yoluna canını hiçe sayan
fedâkâr (A-F) [ فداکار ] özverili
fedâkârâne (A-F) [ فداکارانه ] özveri ile, özverili
fedâkârî (A-F) [ فداکاری ] özveri
fehâris (A) [ فهارس ] fihristler
fehîm (A) [ فهيم ] anlayışlı
fehm (A) [ فهم ] anlama
fehm eylemek anlamak
fehvâ (A) [ فحوا ] içerik
fekâhet (A) [ فکاحت ] şakacılık, muziplik
fekk (A) [ 1 [ فک çene 2ayırma
felâh (A) [ فلاح ] kurtulma, rahata erme
felâket (A) [ فلاکت ] büyük bela, musibet
felâketzede (A-F) [ فلاکت زده ] felakete uğrayan
felâsife (A) [ فلاسفه ] filozoflar, felsefeciler
felc (A) [ فلج ] inme, felç
felek (A) [ 1 [ فلک gökyüzü 2talih 3kader
felekiyyât (A) [ فلکيات ] astronomi
felekzede (A-F) [ فلک زده ] kader kurbanı, felek vurgunu
fellâh (A) [ فلاح ] çiftçi
felsefî (A) [ فلسفی ] felsefe ile ilgili
fem (A) [ فم ] ağız
fenâ (A) [ 1 [ فنا yokluk 2kötü
fenâpezîr (A-F) [ فناپذیر ] yok olucu, fani
fend (F) [ فند ] hile
fenn (A) [ 1 [ فن bilim 2tür 3teknik
fennen (A) [ فنا ] teknik açıdan
fennî (A) [ فنی ] teknik
fenniyyât (A) [ فنيات ] teknoloji
fer (F) [ فر ] parlaklık
fer’ (A) [ 1 [ فرع yan 2dal
fer’î (A) [ فرعی ] yan dal, tâli, ikincil
ferâgat (A) [ 1 [ فراغت bırakma, terketme 2rahatlık 3zenginlik
ferâğ (A) [ 1 [ فراغ bırakma, terk etme, vazgeçme 2boş durma
ferâğ etmek bırakmak
ferah (A) [ فرح ] sevinç
ferâh (F) [ فراخ ] geniş
ferahbahş (A-F) [ فرح بخش ] ferahlık veren, iç açıcı
ferâine (A) [ فراعنه ] firavunlar
ferâiz (A) [ 1 [ فرائض farzlar 2ödevler
ferâmîn (A<F) [ فرامين ] fermanlar
ferâmûş (F) [ فراموش ] unutma
ferâmuş etmek unutmak
ferâset (A) [ فراست ] sezgi
ferbih (F) [ فربه ] semiz
ferc (A) [ 1 [ فرج yarık 2vajina
fercâm (F) [ فرجام ] son, akıbet
ferd (A) [ 1 [ فرد tek 2birey
ferdâ (F) [ فردا ] yarın
ferdî (A) [ فردی ] kişisel
ferdiyyet (A) [ فردیت ] bireylik
ferec (A) [ فرج ] rahatlama
feres (A) [ فرس ] at
ferhân (A) [ فرحان ] sevinçli, neşeli
ferheng (F) [ 1 [ فرهنگ kültür 2sözlük
ferhunde (F) [ فرخنده ] kutlu
ferîd (A) [ فرید ] biricik, tek
ferikân (A-F) [ فریقان ] tüm veya korgeneraller
ferîk-i evvel (A-F) [ فریق اول ] korgeneral
ferîk-i sânî (A-F) [ فریق ثانی ] tümgeneral
ferişte (F) [ فرشته ] melek
fermân (F) [ فرمان ] buyruk
fermandih (F) [ فرمان ده ] komutan
fermânfermâ (F) [ 1 [ فرمان فرما padişah 2komutan 3buyrukçu, buyruk veren
fermâyiş (F) [ فرمایش ] buyruk
ferrâş (A) [ 1 [ فراش döşemeci 2hizmetkâr
ferruh (F) [ فرخ ] kutlu
fersûde (F) [ 1 [ فرسوده solgun 2yıpranmış 3eprimiş
ferş (A) [ 1 [ فرش döşeme 2yaygı
fertût (F) [ فرتوت ] bunamış ihtiyar
ferverdîn (F) [ فروردین ] İran takvimine göre baharın ilk ayı
feryâd (F) [ 1 [ فریاد bağırma, çığlık 2imdat isteme
feryâd etmek bağırmak, çığlık atmak
feryâdres (F) [ فریادرس ] imdada koşan
ferzâne (F) [ فرزانه ] bilge
ferzend (F) [ فرزند ] evlat
fesâd (A) [ 1 [ فساد fesat, bozukluk 2kötülük
fesahat (A) [ فصاحت ] fasihlik, dilde düzgünlük
fesâne (F) [ فسانه ] efsane, masal
fesat (A) [ فساد ] bozukluk, kötülük
fesh (A) [ فسخ ] iptal etme, kaldırma, bozma
fetâ (A) [ 1 [ فتی genç 2cömert
fetâvâ (A) [ فتاوی ] fetvalar
feth (A) [ 1 [ فتح fetih, tamamen ele geçirme 2açma 3açılma
fetîle (A) [ فتيله ] fitil
fetret (A) [ 1 [ فترت duraklama 2iki olay arasındaki zaman
fettâh (A) [ 1 [ فتاح fetheden 2açan 3Tanrı
fettan (A) [ 1 [ فتان işveli, oynak, cilveli 2fitne koparan
fetvâ (A) [ فتوی ] kadının verdiği şer’î karar
fevâhiş (A) [ فواحش ] fahişeler
fevâid (A) [ فوائد ] yararlar, faydalar, kazançlar
fevâkih (A) [ 1 [ فواکه meyvalar 2yemişler
fevâris (A) [ فوارس ] atlılar
fevc (A) [ 1 [ فوج grup, cemaat, zümre 2bölük, takım
feverân (A) [ 1 [ فوران fışkırma 2kaynama
feverân etmek fışkırmak
fevk (A) [ فوق ] üst, üstü
fevkalâde (A) [ فوق العاده ] olağanüstü, olağan dışı, alışılmışın ötesinde
fevkalbeşer (A) [ فوق البشر ] insan üstü
fevkalferd (A) [ فوق الفرد ] birey üstü
fevkalhad (A) [ فوق الحد ] haddinden fazla
fevkânî (A) [ فوقانی ] üstteki, yukarıdaki
fevkattabîa (A) [ فوق الطبيعه ] doğa üstü
fevren (A) [ فورا ] hemen, derhal, çarçabuk
fevrî (A) [ فوری ] âni
fevt (A) [ 1 [ فوت geçip gitme 2ölüm
fevvâre (A) [ فواره ] fıskiye
feyezân (A) [ فيضان ] taşkın
feyiz (A) [ 1 [ فيض bereket, bolluk 2ilim
feylesof (A) [ فيلسوف ] filozof, felsefeci
feyyâz (A) [ 1 [ فياض verimli, bereketli 2Tanrı
feyz (A) [ 1 [ فيض bereket, bolluk 2ilim
feyzbahş (A-F) [ 1 [ فيض بخش verimli, bereketli 2feyiz veren
fezâ (A) [ 1 [ فضا uzay 2geniş düzlük
fezâil (A) [ فضائل ] erdemler
fezleke (A) [ 1 [ فذلکه soruşturma özeti 2özet
fıdda (A) [ فضه ] gümüş
fıkarât (A) [ 1 [ فقرات fıkralar 2bölümler 3omurlar
fıkdân (A) [ فقدان ] yoksunluk, bulunmama, yokluk
fıkh (A) [ فقه ] islam hukuku, fıkıh
fıkra (A) [ 1 [ فقره fıkra 2bölüm 3omur
fırak (A) [ 1 [ فرق fırkalar, partiler 2bölükler 3zümreler
fırka (A) [ 1 [ فرقه parti 2bölük 3zümre
fırsat (A) [ فرصت ] uygun an, fırsat
fısk (A) [ 1 [ فسق kötülük, sefihlik 2dinsizlik 3Tanrı’ya karşı isyan
fıskiyye (A) [ فسقيه ] fıskiye
fıtnat (A) [ فطنت ] kavrayış, zekîlik
fıtra (A) [ 1 [ فطره fitre 2kuru üzüm
fıtrat (A) [ فطرت ] yaratılış
fıtraten (A) [ فطرتا ] yaratılıştan
fıtrî (A) [ فطری ] yaratılıştan gelen
fî (A) [ فی ] fiyat, değer, kıymet, eder
fi’l (A) [ 1 [ فعل hareket, davranış, eylem 2fiil
fi’len (A) [ فعلا ] yaparak, işleyerek, bilfiil
fi’liyyât (A) [ فعليات ] eyleme dökülen işler
fîât (A) [ 1 [ فيئات fiyat 2fiyatlar
figân (F) [ فغان ] feryat etme, ah çekme
figân eylemek bağırmak, feryat etmek, inlemek
fihris (A) [ 1 [ فهرس içindekiler 2indeks, dizin