ne kadar ona benziyoruz ??
Ceviz.
Gecikmişti, Hiç bu kadar gecikmezdi, her kes camide onun gelmesini bekliyordu.
Acaba bişey mi oldu?
Daha fazla beklemeden gidip bakalım en iyisi, neden bu kadar geciksin ki?
Caminin hemen yan sokağında onu gördüler, daracık bir sokakta çocuklarla oynuyordu, o deve olmuştu çocuklar da onun sırtına biniyor, gülüp oynuyorlardı.
Aman efendim, siz ne yapıyorsunuz? Herkes camide saf tutmuş sizi bekliyor.
Çocuklara baktı; Çocuklar devenizi kaç cevizle değiştirirsiniz?
10 tane, yok 15 tane yok yok 20 tane.
Hadi şimdi gidin de ceviz getirip beni alın.
Çocuklar da gülüyordu Peygamber de.
ggüüll
Hurma.
Efendim şu çocuğa bişey söyleyin; sabah akşama kadar neredeyse hurmadan başka bişey yemiyor, siz bişey söyleyin, biz ne yaptıysak söz geçiremedik.
Yarın gelin.
Efendim uzak yoldan geliyoruz, mümkünse bugün. Lütfen.
Az önce Hurma yediğim halde nasıl çocuğa hurma yeme diyebilirim?
Çocuk onun gözlerine bakıyor gülümsüyordu.
Çocuk gülüyordu, Peygamber de.
ggüüll
Namaz.
Öğlen namazındaydım, kaçıncı rekat olduğunu hatırlamıyorum, secdedeydik, çok uzadı, bir türlü bitmiyordu, hiç bu kadar uzatmazdı, en sonunda dayanamadım ve secdeden kalktım, Hasanla Hüseyin Peygamberin sırtına binmiş oynuyorlardı, onların inmesini bekledi, onlar indikten sonra secdeden kalktı.
Namazda herkesi gözetirdi, bir çocuğun ağlama sesini duyduğunda, namazı kısa keserdi.
Önce Çocuklar.
Hep önce çocuklara selam verirdi, “Benden sonra böyle devam etsin isterim” derdi.
ggüüll
Kız Çocuğu.
Ayağa kalkardı, kızların diri diri gömüldüğü dönemde, kızları olduğu için utanan Arapların döneminde kızı içeri girdiğinde onun ayağına kalkardı.
Kızınız oldu denildiğinde ise yüzünü sevinç kaplardı, Çiçektir, Güldür derdi.
Peygamberin dört kızı vardı, bir de annesi; Fatime.
Esselatü vesselamu aleyke ya ResûlaAllah...