ESKİ DOSTLARA
Eski dostlar ey!
Hatırlar mısınız cihat dolu günlerimizi
Çok da candan severdik birbirimizi Canımızı verirdik davamız adlı çiçeğe
Umut dolu bakardık, mutlaka geleceğe
Cihat ederdik ya hani, ayaklarımız yere değmeyerek
Tutardık yakasından çağdaş karanlığın
Gözlerinden öperdik, nurlu aydınlığın
Ahh o günler neydi öyle, ruhlarımız coşardı
Hatalarımız vardı, ama samimiyetimiz de vardı.
Yola devam derdik, yeminler ederek
Düşmana dost, dosta düşman görünmeyerek
Kah ağlayarak kah umutla gülerek
Asla eğilmeyerek, bükülmeyerek
Aslanlar gibiydik, yüreklerimiz devdi
Dava aşkına bize, ölüm bile güzeldi
Keskin taşlı yollar da koşar koşardık hani
Pembe aşklı günlerde coşar coşardık hani
Şimdi o yürek yakan günleri bilmem hatırlar mısınız?
Hani yürüyüşler yapardık.
Allah’u Ekber diyerek
İnancımızdan beslendik, canımızı on’a bölerek
Yerleri gökleri inleterek
Canımızdan zaten geçerek
Bir can incitmeyerek
Hakk’a Hakk için boyun eğerek
Gönüllü ama bazen de hata ederek
Keskin taşlı yollar da, koşar koşardık hani
Pembe umutlarla coşar coşardık hani
Bilmem hatırlar mısınız?
Bazen örtümüze küfrederdi, meşrebi bilinmezler
Öyle sabrederdik ki, o sabır gelse dağları deler.
Hakareti meslek, nefreti yöntem bilirlerdi
Ama biz dev fikirle çıkınca erirlerdi
Bazen kahrımızdan gözyaşı da dökerdik
Ahh biz ne çileler çekerdik
Nelerle bu günlere geldik
Ama acımızı da severdik
Ne yaralar aldık, ne canlar kaybettik
Ne basın adam yerine koyardı yürüyüşlerimizi
Ne de biz onlara endekslerdik kendimizi
Şimdi sizleri göremiyorum neden?
“Eski dostlar” şarkısını mı hatırlamalıyım ben
Ey dostlar! Bu aleme aynı çağda geldik
Bir gün içinde çok mevsim yaşardık
Rüzgarla yarışır dağlar aşardık
Koşar koşardık hani
Coşar coşardık hani
Şimdi o, bize uzaktan bakan günleri
Bilmem hatırlar mısınız?
Neydi o altın sarısı nurlu günler
Hiç kaybolmadılar hep gözümün önündeler
Hatırladıkça burnumun direği sızlıyor
Unutmaya çalışsam bile ruhum sizi anıyor
Anmakla kalmıyor, alev alev yanıyor
Yürüyüşler yapardık baba caddeler de
Ahh o can günlerdeki yolcular nerede?
Ölümüne temiz direnişler yapardık
Orman yakmazdık, lastik yakmazdık.
Yokuşlara tırmanmakla geçerdi ömrümüz
İlimsiz geçmezdi birtek günümüz.
İlim irfan yolunda koşar koşardık hani
Bir bilgi öğrenince coşar coşardık hani
Fırtına olduğumuz o günleri
Bilmem hatırlar mısınız?
Neydi o altın sarısı nurlu günler
Hiç kaybolmadılar hep gözümün önündeler
Hatırladıkça burnumun direği sızlıyor
Unutmaya çalışsam bile ruhum sizi anıyor
Anmakla kalmıyor, alev alev yanıyor
Ahh o cennet günler ve özlemlerim
Nerdesiniz ey dostlar sizi arıyor gözlerim
Nerdesiniz canlar yiğit mücahitler
Sizi beklerken baharlar gelip gittiler
Hani sözleşmiştik, kimse gecikmeyecekti?
Buluşma vaktimiz çoktan gelip geçti.
Hani bir söz vardı aramızda
Bilmem hatırlar mısınız?
Hala gelmiyorsunuz hayatta değil misiniz?
Yaşıyorsanız o demleri özlemez misiniz?
Neden görünmüyorsunuz hiçbir yerde?
Sesinizi seçemiyorum, gelen seslerde
Hatırlayın!
Hani ölene dek cihadımız sürecekti?
Nefesler bile birleşecekti?
Neredesiniz ey eski dostlar?
Neredesiniz siz?!
Birbirini özledi gözlerimiz
Sizi davet eden bu eski dostunuzu
Bilmem hatırlar mısınız?
Emine Şenlikoğlu
05/06/2009 - 15:34