Dua almaya bakın!
Vaktiyle bir ateşperest, oğlunu evlendirmektedir.
Düğün günü çok koyun ve inek kesilir.
Et kokuları mahalleyi sarar.
Ancak evin bitişiğinde, müslüman,
dul bir kadın, dört yetimiyle yaşamaktadır.
Hepsi de günlerdir açtırlar.
Kadıncağız, düğün evinin kapısını çalıp, 'ateş' ister.
Ancak maksadı başkadır.
'Belki yemek verirler' diye gitmiştir.
Adam, kadının niyetini anlasa da, birşey vermez.
Kadıncağız, bir daha gidip 'ateş' ister.
Yine eli boş döner.
Üçüncüde yine öyle.
Ama ne olur bilinmez, bu defa acır kadına.
Hallerini anlamak için dehlize iner ve
dayar kulağını bitişik evin duvarına ve dinler.
Yetimcik, annesine yalvarıyor:
- Anneciğim, ne olur bir daha git.
Belki bu sefer birşey verirler.
Kadın ağlamaklıdır:
- Üç defa gittim yavrum! Artık utanıyorum.
Adam bunu duyar. Kalbi sızlar.
güzel bir 'Sofra' hazırlatıp, gönderir evlerine.
Ve dehlize inip, dinler yine.
Yetimlerin en küçüğü duâ ediyor:
- Yâ Rabbî! O nasıl bize ikram ettiyse,
sen de ona ikram et!
Onu îmanla şereflendir!
Ardından;
- Âmiiiin! sesleri yükselir.
O anda, kalbi döner ateşperestin.
Ve 'Şehâdet'i getirip îmanla şereflenir.
Nitekim;
Sadaka, belâyı önler.
Ama duâ, kaderi değiştirir!
buyurmuştur büyüklerimiz
'Düşüncelerine dikkat et;
Sözlere dönüşüyorlar,
Sözlerine dikkat et;
Eyleme dönüşüyorlar,
Eylemlerine dikkat et;
Alışkanlıklarına dönüşüyorlar,
Alışkanlıklarına dikkat et;
Kişiliğine dönüşüyorlar,
Kişiliğine dikkat et;
*Kişiliğin kaderin oluyor.
Ya Rab! Bize halim bir ahlak, salim bir kalp, zarif bir huy,
Gayur bir ilim, Salih bir amel, abid bir karakter,
Muttaki bir gayret, Muhsin bir suret ver. Âmin…
Ya Rab! Kalpler senin kudretinde evirilip çevrilirken
Bizim kalbimizi dinin üzere sabit kıl.
Âmin