Gülistan'a doğru
Düşünceler düştü zihnimin en kuytu yerlerine filizlenmek için, tomurcuk olup renk renk çiçekler açmak için…
Gül düşünmek lazımdı gülistana girmek için, gülistan olabilmek için. Elinde dikenle sevgiliye gidilmiyordu, zihninde dikenlerle sevgilinin adını anmak bile kızartıyordu yüzümü.
Sevenin tek dikeni olurmuş oda kalbine durmadan batan, kanatan ayrılık. Gülistan yolunda gidenlerin canını yakmayan bir diken.
Güller dermeye zihin başlarmış önce, ilk ders düşünceyi doğrultmakmış, yürek doğru yolda doğar düşünceler onu yolundan edermiş. Allah korusun yüreğin saptığı yoldan sapmalardan, böyle sapmanın tek ilacı Rahman ve Rahim olan Rabbimiz’de o Şafi sıfatıyla şifa verirse doğrulur yürek.
Düşünceyi doğrultmak için Yaradan gerekli her şeyi sunmuş aciz ellerimize; ilk önce irade. Düşününce her olayın güzellikler demeti olduğunu görenler, görebilenler söylemiş: “Narın da hoş nurun da hoş”,”Kahrın da hoş lütfun da hoş” diye. Onlar görmüş ki kahır yok nar yok Allah kuluna her şeyin güzelini, özelini veriyor.
Ailede de aynı şeyler geçerli değil mi? Eşinin sözlerini yasak görüp yuva dağıtanlar, babasının annesinin sözleri yüreğine batıp evden kaçan evlatlar… Oysa yuva huzur demektir, yuva sevgi demektir, aile bütün demektir. “Akşam 7’de evde ol ….” cümlesini;
-Eşim hep böyle kuralcı yasakçı. Diyen biriyle
-Allah razı olsun eşimden her zaman üstüme titrer gece sokakta olmamdan korkuyor. Diye algılayan iki insandan hangisi daha mutlu olur hangisi daha mutlu eder?
Günde 5 vakit namazı –her gün 5 kere namaz kılıyorum- diye algılayanla –Rabbim bizi öyle seviyor ki her gün 5 kere huzuruna davet ediyor ne mutlu bize ki Sevgililerin En Büyüğünün huzuruna en az 5 defa gidebiliyorum- düşüncesi nasıl farklar oluşturur gül düşünen zihinlerinize bırakılmış küçük bir soru olarak kalsın..
Efe S. Akar
0 Yanıt
3161 Gösterim