Halife, Harun Reşid (r.a.) idi. Naklederler ki, bir gece Harun Reşid, eşi Zübeyde ile bir hususta tartışmaya girmişti. Zübeyde, Harun’a
–– Ey cehennemlik, demiş. Harun da,
–– Eğer ben cehennemliksem sen benden boş ol, demiş ve bu suretle birbirinden ayrılmışlardı. Harun, Zübeyde’yi son derece fazla seviyordu, canından kopan ah vah sesleri semayı tuttu. Bir dellala, Bağdat ulemasının toplanıp bu meselenin fetvasını vermeleri için ilan vermesini emretti. Bu meselinin cevabını hiç kimse veremedi., “Harun cennetlik mi, yoksa cehennemlik midir? Bunu ancak Allah bilir”, dediler Topluluğun arasında ayağa kalkan bir oğlan,
Bunun cevabını ben veririm, deyince halk taaccüb etti, ve,
Galiba bu oğlan delidir, bu kadar ulu ulemanın aciz kaldığı bir meselede, onun söz söylemede ne mecali olur? Dediler. Sonra Harun ile Zubeyde’yi çağırıp,
Cevap ver, ya Harun! Senin mi bana ihtiyacın var benim mi sana? diye sordu. Halife,
Benim sana ihtiyacım var, dedi.İmam-ı Şafii,
O halde tahttan aşağıya in, çünkü ulemanın mevkii yüksektir, dedi. Bunun üzerine Halife aşağı inip onu tahta oturttu, sonra Şafii
Önce ben sana bir mesele soracağım, sen bana cevap verirsen, ben de senin meseleni cevaplandıracağım, dedi. Halife,
Sualin neyse sor? Dedi. Şafii,
Senin hiç elinde günah işleme imkanı varken o günahtan vazgeçtiğin oldu mu? Diye sordu. Halife,
Evet, vAllahi böyle bir hadise başımdan geçmişti. (Gençliğimde, hoşuma giden bir kadınla baş başa kalmıştık, dilediğimi yapmaya kadirdim. Allah’tan korktuğum için kadına ilişmedim) dedi. Bunun üzerine Şafii,
Ben senin cennet ehlinden olduğuna hükmediyorum, deyince ulema seslerin yükseltti.
Hangi delil ve hüccete dayanıyorsun? Dediler. Şafii dedi ki:
Kur’an’a dayanıyorum. Zira Hak Teala buyurur ki:
“Rabbinin makamından korkup da nefsini günah işlemekten vazgeçirenin yurdu cennettir.
(Naziat 79/40)
O, bunu söyleyince, bütün ulema feryadı yükseltti: “O daha oğlanken böyle! Genç olunca nasıl olur?”