Günlerden bir gün yiğidin biri Fırat’ın karşı yakasında bulunan bir dilbere sevdalanmiş.
Tabii dilber de az çok bizim yiğide gönul vermiş.
Bizim yiğid yüzerek Fırat’ın karşı tarafına geçer sevdiğiyle buluşurmuş.
Bu durum aylarca böylece devam edermiş.
Günlerden birgün bizim yiğid yine sevdiği dilberle buluştuktan sonra ayrılma vakti gelmiş.
İşte tam bu esnada bizim yiğid dilbere bakarak:”senin bir gözünde leke var.”demiş.
Dilber delikanlıya dönerek:”sakın ola bugun Fırat’a girme.” demiş.
Durumdan habersiz olan yiğidimiz Fırat’ın karşi tarafına geçmek için suya girmiş;
ancak bir iki metre öteye gitmeden suda boğulup ölmüş.
Meğer sonradan anlaşilir ki;bizim delikanli yüzme falan bilmiyormuş.
Onun Firat’ın karşı tarafına geçmesine vesile olan yegane unsur dilbere duyduğu derin aşkiymiş.
O derin,saf ve katıksız aşk bitince yiğidimiz de ulu-orta biçare kalmiş…
(yahu yiğidim insan hiç sevdiğinde kusur bulur mu? Bilmez misin ki o zaman aşk da biter meşk de…!!!!)
Değerli dostlar:
Aşk emektir,zahmettir.Aşk saflıktır,duruluktur,masumiyetin adi;hayanın üst perdesidir.
Aşk sevgilinin gönderdiği mektubu titrek ellerle açmaktır.
Aşk üzerine su serpildikçe alevlenen duyguydu.Aşk sevgilinin ismi anıldığında kalbin tir tir titremesiydi.
Aşk sevgilinin her nazında gönülde büyüyen ateşti.
Aşk sevenin varmak istediği sılaydı.Aşk aşığın utana bezene aman kimse görmesin deyip maşuğuna edeple bakışıydı.
Aşk zarifliğin,zerafetin,nezaketin simgesiydi.
Aşk acı çekerken sevinmekti.Hüznün hamurunda yoğrulmaktı.
Aşk gönül kumaşında bir nakıştı.Aşk bülbülün güle medhiyeler okuyuşuydu.
Aşk neylerde ağlayan ahenkti.
Aşk aydınlık gecenin dolunayıydı.
Aşk,maşuku ne fiziksel güzelliği ne boyu-posu ve ne de şanı-şöhreti için sevmekti.Buna mukabil aşk; maşuku sadece ve sadece güzel
ahlakı için sevmekti.
Aşk yunusça:
İşitin ey yarenler!
Kıymetli nesnedir aşk
Değmelere bitinmez
Hürmetli nesnedir aşk…
Süleyman Çelebice:
Bu gelen aşkına devr eyler felek
Gözüne müştakdur ins-ü melek
Fuzulice:
Suya versin bağban gülzarı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün teg verse bin gülzare su
Faruk Nafız Çamlıbelce:
Dolaşır gül gibi elden ele peymane gönül,
Dökülür sonra senin gölgene mestane gönül
demekti….
Aşk kemale erme noktasında yanıp tutuşmaktı.
Aşk sevgilinin ayak bastığı yere yüzünü sürmek için suyun divane bir şekilde başını taştan taşa vurmasıydı.
Aşk sussuz sahralarda solmayan gülün adıydı;toprağın hasretle yağmuru bekleyişiydi.
Aşk cennet emelinden uzaklaşıp cemale erme peşinde emekleyerek dikenler arasında yürümekti.
Aşk ulvi merdivenlerin şahikasıydı.Aşk muhabbetullah yolunun kılavuzuydu.
Aşk mana-i alemi idrak etmekti.
Aşk habib-i kibriyanın çağrısına lebbeyk demekti.Aşk gecenin karanlığın uykunun en tatlı olduğu bir vakitte kalkıp insanlık için gözlerden katre-i matem dökmekti.