Peygamberimizin(s.a.v.) Vefat Yıldönümü - Cuma Hutbesi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı kardelen

  • *****
  • Join Date: Nis 2008
  • Yer: Hatay / İskenderun
  • 3198
  • +238/-0
  • Cinsiyet: Bay
Hutbe konusu :Peygamberimizin(s.a.v.) Vefat Yıldönümü Münasebetiyle

Değerli müminler!
Bu va'zımızda alemlere rahmet olarak gönderilen son Peygamber HzMuhammed Mustafa SallAllahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin bu fani alemden ebedi aleme intikaline rastlayan 8 Haziran 1999 ölüm yıldönümü münasebetiyle vefatından bahsedeceğiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor:
"Her Canlı ölümü tadacaktır Sonunda bize döndürüleceksiniz"1

Her canlı gibi canlıların en üstünü olan insan hayatı da sınırlıdır Başı da sonu da bellidir Çünkü Cenab-ı Hak herkese belli bir yaşama süresi vermiştir Bu süreyi yaşayan insan ölecektir Bu kuraldan hiç kimse ayrı tutulmamıştır Ayet-i Kerime bu gerçeği ifade etmektedir Eğer dünyada bir kimse için ölümsüzlük olsaydı her halde bu kimse Peygamberimiz olurdu Halbuki o da ölmüştür Nitekim Mekkeli müşrikler kendilerini şu sözlerle teselli etmek istiyorlardı : HzMuhammed, yakında ölecek! Ve böylece davası bitecektir Onların bu sözleri üzerine şu ayet-i kerime, sadece Peygamber değil, siz de öleceksiniz, diyordu Ayet Şöyle:

''(Ey Muhammed!) Senden önce hiçbir insana ebedi hayat vermedik, Sen ölürsen, onlar bâki mi kalacaklar?
(Onlar da öleceklerdir)''2

Ayet-i Kerime, Peygamberimiz de dahil olmak üzere hiç kimseye dünyada ebedi hayat verilmediğini ifade etmektedir
Cenab-ı Hakk'ın bu değişmeyen kuralı gereği Peygamberimiz de bu dünyadaki yaşama süresini tamamladıktan sonra dünyaya veda ederek ebedi aleme ahirete intikal etmiştir
Peygamberimiz ilk ve son haccı olan veda haccında Peygamberlik görevini tamamladığı ve ahirete intikalinin yaklaştığı ile ilgili işaretlerde bulunmuştur.

Arafat'ta hacılara yaptığı ve çok önemli konulara değindiği konuşmasının sonunda şöyle diyordu:
“Ey İnsanlar, size ben sorulacağım, ne diyeceksiniz?” dinleyenler:
– Peygamberliğini tebliğ ettin, görevini yaptın, diyeceğiz, dediler Bunun üzerine Peygamberimiz, şahadet parmağını yukarıya kaldırıp insanlara işaret ederek üç defa:
– Şahit ol ya Rab, buyurdu3
Peygamberimiz Peygamberliğinin sona erdiğini ilan ediyorken şu ayet-i kerime nazil oluyordu:
"Bugün size dininizi ikmal ettim Üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâmı beğendim"4

Peygamberimiz bu Ayet-i Kerime'yi tebliğ edince, HzEbu Bekir, Peygamberimizin görevinin sona erdiğini ve vefatının yaklaştığını sezerek ağlamıştı Gerçekten bundan sonra Peygamberimiz 81 veya 82 gün yaşamıştır

Ayrıca Peygamberimiz:
''Haccın menasikini benden öğreniniz Bilmiyorum, belki bundan sonra bir daha hac yapamam"5 buyurmuş ve bu haccın son haccı olduğuna işaret etmiştir
Peygamberimiz veda haccında bütün müslümanlarla görüşmek istemiş ve müslümanlara öğütlerde bulunmuştur
Bu görüşme bir bakıma veda etme anlamı taşıyordu Bu, sadece hayatta olanlarla değil, ölmüş olanların da mezarlarını ziyaretle onlara dua ediyor ve vedalaşıyordu Nitekim hac dönüşü Uhut şehitlerini ziyaretle onlara dua etmişti
Sonra da okuduğu bir hutbede şöyle demişti:

''Ben sizin Kevser Havuzuna ilk erişeniniz olacağım Sizin İslâma hizmetlerinize şahadet edeceğim VAllahi şu anda Havzımı görüyorum Yine şu anda bana yer hazinelerinin anahtarları yahut yerin anahtarları verildi VAllahi ben vefatımdan sonra sizin Allah'a ortak koşmanızdan endişe etmiyorum Yalnız sizin (dünyaya olan ihtirasınız sebebiyle) dünya hakkında yarışacağınızdan korkuyorum"6

Peygamberimiz bir gece yarısı da Medine-i Münevvere'deki "Cennetü'l-Baki" mezarlığına giderek orada yatanları da hatırlayarak dua ettiği rivayet edilmektedir Bütün bunlar, o büyük Peygamberin herkesle vedalaştığını ve ayrılığının yaklaştığını bildiriyordu
Peygamberimiz Medine mezarlığını ziyaretten döndüğü zaman hastalandı O geceyi muhterem eşi HzMeymune'nin yanında geçirecekti Çünkü sıra onda idi Günlerden Çarşamba idi
Peygamberimiz rahatsızlığına rağmen eşlerine eşit davranmayı hatırından çıkarmadı Rahatsızlığımın ilk beş gününü onların yanında geçirdi Pazartesi günü hastalığı iyice ağırlaşınca HzAişe'nin yanında kalmak için diğer eşlerinden izin istedi Yalnız hiç kimsenin hatırını kırmak da istemiyordu
Hz Aişe'nin yanında kalmak istediğini açık bir şekilde söylememiş, ''yarın nerede kalacağım'' demiş,
Pazartesi olduğu ve Pazartesi günlerini Hz Aişe'nin yanında geçirdiği için kendisine, ''istediğiniz yerde kalabilirsiniz'' denilmişti Peygamberimizin hastalığı humma hastalığı idi.
Bu hastalığında son derece zayıflamıştı, yalnız başına yürüyemiyordu
Bunun için Hz Ali ile Hz Abbas koluna girerek kendisini zorlukla Hz Aişe'nin odasına götürdüler
Hastalığının son sekiz günü burada geçti Peygamberimiz sağlığı müsaade ettiği sürece imamlık görevini yapmaya devam ediyordu Son kıldırdığı namaz akşam namazı idi7

Yatsı namazının vakti girince, namazın kılınıp kılınmadığını sormuş, kılınmadığı, cemaatın kendisini beklediği haber verilince, yıkanarak ayağa kalkmaya çalışmış fakat bayılarak düşmüştü Ayıldığında yine namazı sormuş, aynı cevabı alınca tekrar yıkanmış, namaza gitmeye çalışmış fakat yine bayılıp düşmüştüAyıldığında aynı soruyu sormuş ve aynı cevabı almıştı Tekrar yıkanmış fakat yine bayılmış namaza gitme imkanı bulamamıştı Dördüncü defa ayıldığı zaman:
– Ebû Bekir'e söyleyin, namazı kıldırsın, buyurmuştu Hz Aişe, babasının yumuşak kalpli olduğunu, Kur'an okurken ağladığını, makamınıza geçip duramıyacağını, bir başkasının namazı kıldırmasını emredin, demesi üzerine, Peygamberimizin:
– Ebû Bekir Cemaate namaz kıldırsın, buyurmuştu Bunun üzerine Hz Ebû Bekir de birkaç gün namaz kıldırmıştı8

Peygamberimiz vefatından 5 gün önce Perşembe günü sabahı hastalığı ağırlaştı Yanındakilere:
– Bana yazı yazacak bir şey getirin; Size, benden sonra sapıklığa düşmemeniz için vasiyetimi yazdırayım, buyurduOrada bulunanlar bu konuda ayrılığa düştüler Bir kısmı:
– Resûlullah'ın hastalığı ağırlaşmıştır Yanımızda ise Allah'ın kitabı var, o bize yeter, dediler ve Peygamberimizin o anda bir şey yazmasını istemediler, daha sonra yazılsın dediler Bazıları ise:
– Hayır, şimdi yazılsın, deyip, bu görüşe karşı çıkarak tartışmaya başladılar Bunun üzerine Peygamberimiz yanında bu şekilde davranılmasını hoş görmeyerek;
– Hiçbir Peygamberin yanında tartışma doğru değildir (Haydi yanımdan çıkın) Benim şu içinde bulunduğum hal, sizin beni meşgul etmek istediğiniz şeyden hayırlıdır, buyurdu ve vefatı esnasında üç şey vasiyet etti
1) Müşrikleri Arabistan'dan çıkarınız
2) Gelecek elçilere benim yaptığım gibi ikramda bulununuz Olayı anlatan İbn Abbas, üçüncü vasiyeti hatırlayamıyorum, demiştir9
Peygamberimiz aynı gün öğle üzeri biraz iyileşince yedi tulum suyun vücuduna dökülmesini emretmişti Sonra da HzAli ve HzAbbas'ın yardımı ile mescide gelmiş, fakat Hz Ebû Bekir namazı kıldırmaya başlamıştı Peygamberimizin geldiğini hissedince imamlıktan çekilmek istemiş, ancak Peygamberimiz, yerinde kalması için işarette bulunmuş ve Hz Ebû Bekir'in yanında oturmuştu Hz Ebû Bekir Peygamberimize, cemaat da Hz Ebû Bekir'e uyarak namazı kılmışlardı
Namazın sonunda Peygamberimiz cemaate bir konuşma yaptı Bu O'nun cemaate yaptığı son konuşma idi Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurdu:
''Allah Teâlâ kulunu dünya hayatı ile âhiret nimetleri arasında serbest bıraktı (bunlardan birini seçmesini istedi)Allah'ın kulu da âhiret nimetlerini tercih etti, buyurdu Hz Ebû Bekir bu sözleri işittiği zaman ağlamış, herkes onun ağlamasına hayret etmişti Fakat Peygamberin sadık dostu ve mağara arkadaşı O'nun bu sözlerle neyi anlatmak istediğini çok iyi anlamıştı

Peygamberimiz daha sonra sözlerine şöyle devam etti:
"Arkadaşlığına ve malına en çok minnet duyduğum insan Ebû Bekir'dir Ümmetimden bir kimseyi bu dünyada dost edinmem gerekse hiç şüphe yok ki bu dost, Ebû Bekir olurdu Fakat İslam bağı hepimizi kardeş yapmıştır Ebû Bekir'in mescide bakan penceresi açık kalsın diğer pencereler kapansın (Sizden evvelki milletler Peygamberlerin ve evliyanın mezarlarını birer ibadethane edinmişlerdi Sizi böyle bir şey yapmaktan men ederim)10
Peygamberimiz konuşmasını bitirdikten sonra tekrar HzAişe'nin odasına döndü
Peygamberimiz cemaate yaptığı bu son konuşmasında iki önemli hususa dikkat çekmiştir
Birincisi, İslam kardeşliğinin önemine işaret buyurmuş, bunun her türlü dostluktan üstün olduğunu ifade etmiştir
İkincisi, mezarının namazgâh edinilmemesidir Çünkü geçmişte böyle yapanlar, Peygamberlerinin mezarlarına aşırı derecede hürmet edenler putperestliğe düşmüşlerdi Halbuki İslamiyet, birinci hedef olarak putperestliği yıkmıştırBunun için Peygamberimiz ölümü ile sonuçlanan bu hastalığında da bu noktaya dikkat çekmiştir Bu konuda şu hadis-i şerifi hatırlamak yeterlidir Peygamberimiz buyuruyor:

''Allah Yahudi ve Hıristiyanlara gazap etsin ki, onlar Peygamberlerinin mezarlarını mescid edindiler”11
Pazartesi günü gün ilerliyorken Peygamberimiz peşpeşe birkaç baygınlık geçirmişti Hz Fatıma biricik babasının çektiği sıkıntıdan üzülerek:
Vay babamın sıkıntısına diye (ağlamaya başladı) Peygamberimiz:
“Kızım bugünden sonra baban hiç sıkıntı çekmeyecek,buyurdu12

Nihayet, insanlık şerefine yaratılmış olan yüce Peygamber 8 Haziran 632 Pazartesi sabahı elini kaldırdı, üç kere parmağı ile işaret etti: “Refik-i âlâya- en yüce dosta'' dedi ve bu son kelimelerle eli düştü Aziz ruhu uçarak Rabbine kavuşmuş oldu13
Allah'ım O'na O'nun âl ve ashabına çok çok rahmet eyle
Hz Aişe Validemiz Peygamberimizin 63 yaşında vefat ettiğini söylemiştir14

Peygamberimizin vefat haberi hemen yayıldı: Bunu duyan herkes şaşırdı kaldı Medine'nin üstünü derin bir matem havası kapladı O'nun biricik kızı Hz Fâtıma'nın şu sözleri bu münasebetle söylenmiştir:
“O gün gökyüzünün ufukları bozardı Günün ortasında güneşin aydınlığı köreldi İkindi vaktinde kâinatı karanlık içinde bıraktı Peygamberin vefatından sonra yeryüzü O'na üzüntüsünden bir kum yığını haline geldi Artık şimdi doğunun batının şehirleri O'na ağlasın Mudar ve Yemen'in bütün kabileleri matem tutsun''15

Evet bu acı haberi duyanlar şaşırmışlardı Bazıları bu habere inanmak istemiyordu Bunların başında Hz Ömer de vardı Peygambere olan aşırı derecedeki sevgi ve saygısı sebebiyle O'nun öldüğüne inanmak istemiyor:
“Her kim Muhammed öldü derse boynunu vururum", diyordu
Hz Ebû Bekir haberi öğrenir öğrenmez hemen koştu Mescide geldi Orada olanların Peygamberin ölümü konusunda ayrılığa düştüklerini görünce bir konuşma yaptı ve şöyle dedi:
''Kim Muhammed'e tapıyorsa bilsin ki Muhammed ölmüştür Kim Allah'a tapıyorsa bilsin ki, Allah daim ve bâkidir" dedi ve sonra şu Ayet-i Kerime'yi okudu:
''Muhammed ancak bir Peygamberdir Ondan önce de Peygamberler gelmiş geçmiştir Şimdi o ölür ya da öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz Kim geri dönerse Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır Allah şükredenleri ödüllendirecektir"16

Şaşkınlık içinde olan müslümanlar bu âyet-i duyunca sanki ilk defa duymuş gibi oldular
Hz Ebû Bekir'in bu konuşmasından sonra herkes kendine geldi17

Ayet-i Kerime, Peygamberin kendisinden önceki Peygamberler gibi öleceğini haber veriyor ve O'nun getirdiği mesaja sımsıkı sarılmanın gerektiğine işaret ediyordu
Peygamberimiz Pazartesi günü vefat etmiş, vefatının ikinci günü olan Salı günü yıkanmış ve namazı kılınmıştır
Peygamberimizi Hz Ali yıkadı, amcası Abbas (ra) ile oğulları Abdullah, Fazl ve Kusem (ra) yardımcı olmuşlardı
Peygamberimiz vefat ettiği odada yıkandı ve mübarek cesedi bir sedir üzerine kondu Burada cemaatle değil, herkes içeriye girip cenaze namazını kıldı Bu sebeple namaz akşama kadar devam etti Sonra vefat ettiği bu odaya defnedildi
Evet Peygamberimiz vefat etti ama O'nun getirdiği din dünya durdukça yaşayacak ve O'nun getirdiği kitap Kur'an-ı Kerim insanlığı aydınlatmaya devam edecektir

Allahım, bizi o yüce Peygamberin yolundan ayırma ve kıyamet günü şefaatinden mahrum etme Amin...


DİPNOTLAR
1 Ankebût, 57
2 Enbiyâ, 34
3 Müslim, Kitabu'l-Hac, 19
4 Mâide, 3
5 Müslim, Hac, 51
6 Buhari, Cenâiz, 73; Müslim, Fedâil, 9
7 Buhari, Salât, 98
8 Buhari, Salât, 46
9 Buhari, Kitabu'I-İlim, 39
10 Buhari, Kitabu's-Salât, 80; Müslim, Kitabu'I-Mesâcid, 3
11 Buhari, Cenâiz, 62; Müslim, Mesâcid, 3
12 Buhari, Meğazî, 83
13 Buhari, Meğazi, 83
14 Buhari, Meğazi, 85
15 Kâmil Miras,Sahih-i Buhari Tecrîd-i Sarih Tercemesi, c XI, V, XXV, XXVI
16 Al-i İmran, 144
17 Buhari, Meğazî, 83[/b]