KARDELEN
Bu bendeki bir dert ki, anlatamam kimseye,
Kulak verip de beni dinler misin kardelen ?
Sardı tüm benliğimi, mecalim yok gülmeye,
Sende benimle ağlayıp, inler misin kardelen?
Mis gibi sıla kokan eş, dost mektuplarında,
Taze güller yeşerir eski anılarında,
Hatıralarla dolu gurbet akşamlarında,
Hasret denen türküyü söyler misin kardelen?
Bütün duyguları bir deftere yazmanın,
Dertlerini duymayan duvara anlatmanın,
İçinde ne var ise hep içine atmanın,
Ne demek olduğunu bilir misin kardelen?
Dostu oldum kaç defa sabahsız gecelerin,
Defterimde yeri yok, anlamsız hecelerin,
Çözemedim bir türlü bu zor bilmecelerin,
Cevabını sen bana çözer misin kardelen?
Ne kadar tatırsa da ayrılık acısını,
Unutamazsın yine onun hatırasını,
Bir kenara bırakıp acısı, tatlısını,
Hepsini bir kalemde siler misin kardelen?
Anlat sende içini, dök dışına ne varsa,
Hiç düşünme kalbimi, bırak yansın yanarsa,
Bu derdi sen benimle paylaşır mısın, yoksa,
Bakıp bakıp halime güler misin kardelen?
Bilirim ben yerini, sormam sana nerdesin?
Senin yurdun dağlarda, sen hep yükseklerdesin,
Nasıl gelsem yanına, sen hep yükseklerdesin,
Eğilip de elimden tutar mısın kardelen?
Ah gurbet, sen içimde dinmeyen bir sancısın,
Bazen iyisin amma çoğu zaman acısın,
Ey kardelen! Sen bana neden çok yabancısın,
Çaldım işte kapını, açar mısın kardelen?
Senin de gözlerin yaşlı, ağlamışsın besbelli,
Yoksa sen de benim gibi naçar mısın kardelen?
Bu topraktan çıkıp da karları delmişsin ya,
Mevsimin gelmeyince açar mısın kardelen?
Derdimi de dinledin, sana ağır gelirse,
Yine toprak altına kaçar mısın kardelen?
Ya ölüm günü gelip de alırlarsa ruhumu,
Benimle gökyüzüne uçar mısın kardelen?
Hayrullah Paşalıoğlu