Yaşamımızı paylaştığımız kişiler, üç bölüme ayrılırlar.
Onlar ya bir "nedenle" ya bir "mevsimlik" ya da bir "yaşamboyu" bizimle birliktedirler.
Yaşamımızı paylaştığımız bu kişilerin hangi bölümde yer aldıklarını görebilirsek,
onlara karşı nasıl davranmamız gerektiğini de bilebiliriz.
Yaşamımızda bir "nedenle" yer alan kişler, genellikle bir gereksinimimiz için yanımızdadırlar.
Fiziksel, ruhsal ya da duygusal açıdan hep yanımızda olan bu kişiler,
zorluklardan geçerken bize yardımcı olurlar, bize yol gösterirler, destek verirler… Onlar, bizim oluşturduğumuz bir "neden"den ötürü ve sınırlarını bizim belirlediğimiz gereksinimimiz ölçüsünde bizimledirler.
Ve bu gereksinimimiz karşılandığında ise, onları göremeyiz çevremizde.
Yaşamımızdaki "mevsimlik" kişiler ise, paylaşma, gelişme ya da öğrenme sırası bize geldiği için yanımızdadırlar.
Onlar bize, daha önce hiç duymadığımız bir konuyu öğretmek için gelmiş olabilirler,
bir barış deneyimi yaşatabilir, bizi yaşamımızda hiç gülmediğimiz ölçüde güldürebilirler.
Bize inanılmaz boyutta neşe sunarlar ve içimizde büyük coşkular oluşturabilirler ama…
Onlar yalnızca, "mevsimlik"tirler. Onların yerlerini bir başka mevsimde, başka kişiler alırlar.
Yaşamımızdaki "yaşamboyu" kişiler ise, bizle ilişkilerini yaşamları boyunca sürdüren kişilerdir.
Onlar bize, yaşamımız boyunca kullanacağımız öğretiler sunarlar.
Onlar bu öğretileriyle kendimizi yeniden keşfetmemizi sağlarlar, bize kendimizi tanıtırlar.
Onların bize verdikleri dersi, yaşamımız süresince bir yaşam biçimi olarak özümseriz ve öğretileri
önce kendimize uygularız, sonra da bunlarla, çevremizdeki dostlarımıza,
hatta çocuklarımıza ve torunlarımıza örnek oluştururuz.
Bedensel varlıklarıyla olmasa da, bilgileri, görüşleri, terbiyeleri ve davranışlarıyla
yaşamboyu bizimle birlikte olan bu kişiler, gerçekte yaşamımızın bir parçası olurlar.
Yaşamımızda, yaşamboyu bizle birlikte olan bu "yaşamboyu" kişilere, yaşamboyu hepimiz,
teşekkür borçlanırız ve...
Yaşamımız boyunca ancak onlara, "dost" deriz.