Selam olsun ahir zaman kutllularına

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Selam olsun ahir zaman kutllularına
« : 25 Mart 2009, 15:51:25 »
Selam olsun ahir zaman kutllularına,

Erlerine, hemşirelerine. Onlar yeniden doğuşun, ''bas-ü badel mevtimizin'' müjdecisi oldular.
Her taraftan ümidin kesik olduğu, karanlığın kol gezdiği bir anda, Edirne'de küçük ama içine dünyalar sığan tahta bir kulübeden parladı iman nuru. Ne de güzel diyordu bu Nur: ''Gidiniz! Allah aşkına gidiniz. Eğer siz gitmezseniz başkaları gidecek. Ne olur gidiniz..!'' Ardında üç-beş kişi, gidiniz diyordu minberden yükselen sesiyle; gidiniz.

Gittiler. Önden gitme şerefine nail olanlar, gün geldi şairin kaleminde ''Önden Giden Atlılar'' oldu. Kimdi bu Atlılar? Kimdi bu anasından-babasından, eşinden çoçuğundan, yerinden yurdundan, uğruna yaşlar dökülen, kanlar dökülen, ''İslam'ın son karakolu'' Anadolu'sundan kopmayı göze alan hicret erleri; hemşireler? Kürsüden gelen sese ''Amenna ve saddakna'' diyerek ümit tohumlarını yüreğimize eken bu isimsiz kahramalar kim?

Hz.Dıhye gibi ilk tebliğcidirler onlar. Mus'ab Bin Umeyr gibi ilk öğretmendir onlar. Cafer-i Tayyar gibi iki kolunu kaybettikten sonra boynunu uzatıp ''al, bir bu kaldı'' diyecek kadar civanmerttirler onlar. Hubeyb Bin Adiyy gibi son nefesinde dahi ''O'nun(SAV) bir zülüfüne zarar gelmektense benim gibi binlerce Hubeyb feda olsun'' diyecek kadar adanmıştırlar onlar. Hacı Kemal Erimez'dirler onlar ve en nihayetinde Adem Tatlı Gibi ölüme gülerek gidenlerdir onlar. Osmanlı'nın akıncılarında ki önden gitme tutkusu onların pusulası olmuştur adeta. Hep en öndeydiler. ''Hizmette önde ücrette arkada'' çıkmışlardır bir kere yola. Çıkmışlardı ya; Önden gitmenin verdiği sıkıntıları göze almış; ''Hakiki imanı elde eden adam kainata meydan okuyabilir'' sözünü evrad edinmişlerdi kendilerine. Adanmış olmanın verdiği samimiyetle gittikleri yerlerde ''biz buraya dönmeye gelmedik'' diyecek kadar kararlıydı onlar.Gittikleri yerlere iman adına bir tohum atmaktı niyetleri. Ufacık da olsa O'na(SAV) dair bir tohum. Kürsüdeki ses ''gün gelecek bu tohumlar neşv-ü nema bularak baharın kalbinde gülşenler oluşturacak'' diyordu. Bahçevan ağlıyor; güller ağlıyordu.

Nasıl olacaktı pekibu gülşen? ''Nereden geliyordu bu değirmenin suyu?'' Onca ihtiyarsızlık, olağanca sıkıntı, tanıdık bir çehre olmayışı. Onu da bir kenara koyalım; rehberinde bir tane bile müslüman ismi olmayan bir ülkede nasıl yaşanacaktı bu bahar sevinci? Onlar, sırtlarını güçlülerin en hayırlısına dayamışlardı bir kere. Kalpleri evirip çeviren Allah, onları Anadolu'nun vefalı halkınasevdirdiği gibi, gittikleri yerlerde de ilginç tevafuklarla onlara sürprizler hazırlayacaktı. Kimi, bindiği uçakta gittiği ülkenin eğitim bakanıyla karşılaşacak; kimi ne yaparım diye düşünürken hiç tanımadığı biri elinden tutacak; kimi de ''daha önce neden gelmediniz?'' diye tatlı bir sitemle karşılanacaktı.

Gittiler bir tatlı vedayla. Arkalarında onca ağlayan. Anadolu ağlıyor. Onlar ağlıyor. Hüzünlü Gurbet'te yar ağlıyor. Dedim ya adnmış ruhlar diye. Dönmediler. Şehitlik makamı onları hicretteyken de yakaladı. Kimisi biricik talebesini kurtarmak için girdiği azgın Tuna'ya yenildi, kimisi trafik kazası sonucu şegitlik şerbetini içti. Gün geldi okulun korkuluklarından düşerek ölen çoçuğu görünce ''elhamdülillah benim olummuş'' dediler. Gün geldi analarının ölüm haberiyle sarsıldılar gurbette; ama ''yapılacak çok iş var'' deyip gidemediler analarının cenazesine.

Neydi bu insanların derdi? Neydi ki böyle,Sibirya'nın -40 derece soğuğuna rağmen buza yazı yazar gibi oraya O'nun(SAV) namını yazmaya gittiler? Yazın sineklerden, başına bir şey örtmeden yürüme imkanının olmadığı yerlerde Rıza-i İlahiyi aradılar? Haritada yerini gösteremeyeceğimiz, adını bile bilemeyeceğimiz ülkere gittiler? Onlar, son nebinin kutlu beyanıyla ''Gün gelecek benim adım dünyanın her yerinde duyulacak.Güneşin doğup battığı heryerde Ezan-ı Muhammedi şehbal açacak'' müjdesini bir emir telakki edip, 'acaba iyi-kötü tutturabilir miyiz Nam-ı Celil-i Muhammedi'yi' diyerek hicret ettiler. Amellerinde, cenneti bile değil, sadece O'nun rızasını gözetleyerek muvaffak oldular; olacaklardır inşaAllah.

Rabb'im onların şefaatlerinden bizleri mahrum eylemesin; onların yolunda olanlardan;
O'na(SAV) talip olanlardan eylesin.

Şafak BAY

Çevrimdışı Leb-i Damla

  • La taknetû..!
  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: Sadabad
  • 2529
  • +270/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • UMUT Dünyası mı, UNUT Dünyası mı?
    • Uyanan Gençlik
Selam olsun ahir zaman kutllularına
« Yanıtla #1 : 25 Mart 2009, 18:59:05 »
Rabb'im onların şefaatlerinden bizleri mahrum eylemesin; onların yolunda olanlardan;
O'na(SAV) talip olanlardan eylesin.

Aminnn...