Elam Mnelam

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Elam Mnelam
« Yanıtla #30 : 06 Eylül 2009, 13:13:56 »





İnsan ne ederse etsin. Hep kendine ediyor. Hep kendine ediyor.
Düşünüyor taşınıyor, hal ve gidişten sıfır alıp evine dönüyor.
Azar yiyor kendi içinde, neden yaptım diye.
Kendisine küsüyor.
Barışacaklardır elbet bir gün.

Hayat böyle işte. Verirsiniz karşılığınız sizin verdiğinizi görmez.
Çıkarcılık değil söylediğim sadece birazcık dikkat.
Neden insan yardım etmez? Neden bildiğini söylemez?
Bilgin sende kaldıkça o bilgi bilgi olur mu?

Ben yine bildiğim yoldan devam edeceğim.
Daha az önemseyeceğim.
Kimseden bir şey beklemeyeceğim.

Çünkü insanoğluyuz benciliz.

Herkesin kendi sorunları, kendi sıkıntıları var.
Onlar size açmadan bunu bilemezsiniz. Bilmelerinide bekleyemeyiz.

Kahin değiliz.

İnsanları tanıdığımı sanırdım.
Meğer hiç öyle sandığım gibi değilmiş. İnsan çok yanılırmış.
Bende yanı/ılı/yorum.

Neden herkes birbirini önemsemiyor.
Kardeşimdir arkadaşımdır deyip, elinden gelenin en iyisini yapmıyor.
Hayır yapsa incileri mi dökülür?
Şu iki cümleciği düşünmek ömründen ömrü mü götürür?

Bilmiyorum arkadaşlarım.
İnanın bilmiyorum.

Ya herkes anlaştı ve beni böylesi bir yazıyı yazmaya ittiler.
Ya da benim hatam varda bu yüzden böyle düşünüyorum.
İkiside olabilir.

Hatam varsa söyleyin. Yok yoksa ...

Öyle işte...

Sağlıcakla kalın, duanızda banada yer ayırın inşAllah.

Bir küskün Elam...

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Elam Mnelam
« Yanıtla #31 : 10 Eylül 2009, 10:53:13 »
Beni Bıraktın...

“Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,


Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın.” (*)

Ömrünü sırtına sarmış bebe niyetine bir ana gibi şefkat kucağı… Boş. Yük değil, asla değil sadece biraz ağırlık omuzlarda taşınan. Taşımaya heveslendiğince güzel.
   

Taşımaya başladıkça altında ezen… Yürümeye takat kalmamış gibi ayaklarda, bir zorlanışın hâkimiyeti dudaklarda. Titreyen sözcükler gibi, yakan heyecanı gibi aşkın.

Gözlerin aynalık ettiği gerçek. Görünmeyen. Ama hep görüle/bile/n… Kapatılan kapısından kalbin, son anda sızmayı başaran çocuk misali, umulmadık anda yüzüstü insanı yakalayan. Alnından öperken kimi zaman, kimi zaman da sırtından vuran.

Yumulunca gözler karanlığa, kendi filmini oynatan. Simsiyah… Hayaller beyaz. Karanlığı bürünmüş olsa da görülen siyahta. Farklı renklerin hükmünden uzakken yine de rengârenk bir film sunan. Yaşadığınca, yaşadıklarınca seni anlatan.

Hep ihanete maruz kalan. Aldatıldığını anlamayanlara inat, anında esen rüzgârla tepeden tırnağa insanı sarsan… Pişmanlık, hüzün, mutluluk, umut en çokta özlem…

Ne olursa olsun, adı geçince iç geçirten. Bir fotoğrafta, bir mendilde, mendildeki işleme de, bir kitapta, kitaba düşülen notta, bir mektupta, bir örtüde, bir giyside, bir ağacın altında, bir bankta, bir deniz kıyısında, evin girişinde, arabadan dışarı attığın ilk adımda, bir şarkıda, bir vitrinde, bir filmde, bir duada, bir tespihin tanesinde, belki de en sonda imamesinde…

Saklanan her minik saniyede…

Kendini gurur duysak da duymasak da gösteren gururlu geçmişim/iz.

Gitmediğini biliyorum, biliyoruz…

Ama gün o gün oldu ki;

“Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı,
Beni sensiz bıraktın…”(*)

Yersiz, yurtsuz, kimliksiz…

“Beni bensiz bıraktın…”(*)

Ben’den ederek bedenimi…
Parçalayıp tozla kaplayana dek benliğimi…

Elam E. Doğan

 

(*) Timur Selçuk / Beni kör kuyularda


You are not allowed to view links. Register or Login