Yeşil Domates (24 Eylül,2008,Çarşamba)
Diğer sebzeler gibidir domatesin öyküsü de.Önce çiçek açar , sonra baş gösterir, yeşillenir, sevinçlenir yaşamak adına, beslenir toprakla savaşır yine yaşamak adına...Ta ki olgunlaşana kadar...İnsan gibi.Kırmızılaşana kadar...İnsan gibi.
Gelin ondan dinleyelim öyküsünü;
"Merhabalar...
Benim adım Domates.Ne çok seveniniz vardır beni ya da sevmeyeniniz...Her ne ise.Bir önemi var mı sevip sevmediğimizin nefsimiz için olduktan sonra? ...
Muhtemelen siz bunu okurken ben çoktan hakkın rahmetine kavuşmuş olacağım...gülmeyin acıyor sözcüklerim bunu hatırladıkça..bunu sizlere anlattıkça bıraktıkça...
Çiçek olarak hayat buldum koyu yeşil yaprakların arasında , misler gibi kokuyordum...Herkes çevremde dönüyordu..binbir türlü canlı hissediyordum...ama en heybetli olanları insan denen varlıklardı...Bana özen gösteriyorlardı.El bebek gül bebektim.İnsanların küçüğüne de bebek denirmiş biliyor muydunuz?Onlarda çok sevilirmiş...Kısacası onlar gibi seviliyordum, çok seviliyordum...
Zaman geçti büyüdüm.Çiçeğimi beğenmez oldum attım üzerimden.Çevremde benim gibi olan ama daha güzel görünen domatesler vardı.Onlar gibi olmak istiyordum bende...
Büyümek istiyordum.Onlar gibi kızarmak al al olmak.Kocaman olmak istiyordum...bu yüzden daha çok beslenmeye başladım.topraktan ne bulsam alıyordum.Yeri geliyor hakkımdan fazlasını ç/alıyordum.İnsan dediklerim her gün beni kontrol ediyordu.İlgiden memnundum.Daha ne olsundu...
Sonra bir gün o benzemek istediğim domateslerden bir kaçı ortadan kayboldu.Şaşırmış ama meydan bana kaldi diyede sevinmiyor değildim hani.ama kayboluşlar arttıkça korku sarmaya başlamıştı beni,merak kemiriyordu içimi...
Ve sordum...
Cevabı duymaz olaydım...Meğer olgunlaşmak ölüm sebebinmiş domates isen.Benzemek istediğim o domatesler insan denen varlıkların besin maddesiymiş.Ölümleri böyle oluyormuş...
Ama üzülmedim, o insanların bana olan ilgi sebeblerini öğrenmiş oldum böylece.Mutlu oldum.Hala yeşildim... Demekki beslenmezsem yeşil kalabilirdim...Mutluydum...
Beslenmedikçe güçsüz düşüp toprağa eğilmeye başladım...Uzun zamandır inmemeiştim aşağılara...Ve bir zamanlar büyümek hevesine sömürdüğüm toprağı gördüm...Konuşmuyordu benimle küs gibiyi sanki...Yaptıklarım aklıma geldi üzüldüm...
Üzüldükçe bir başka hatam ,sonra da daha başka hevelerim geldi aklıma...Utanmaya başladım...Utandıkça kızarmaya...Kızardıkça korkmaya...Ben kızarmak, o çıkarcı insanlara besin olmak istemiyordum...Beslenmiyordum ama yaptıklarım kızartıyordu beni...
Ve büyüyordum...
Şu günlerde gidişim yakındır.Pişmanım yaptıklarıma .Ama yapraktan ne gelir.Olgun ,kırmızı,büyümüş bir domatesim şimdi...
Çiçek olduğum günlere o kadar çok dönmek istiyorum ki...Çiçeğime o kadar sıkı sarılmak istiyorum ki...Ne yazk ki benim için çok geç.Size tavsiyem çiçekliğinizin kıymetini bilin...
Ölmeden önce tek dileğim, baktığınızdan ibret almayı bilin.Kimseden üstün görmeyin kendinizi.Çevrenizin farkında olun...
Kırmızı Domates."
Evet işte böyle Domatesimizin öyküsü...
Şimdi oturup düşünün içimizde bir yerler de bir yeşil domates var mıydı yok muydu?
Sağlıcakla kalın...
Elam Mnelam / Bir 'şaşkın'ın notları